HIGHBROW || JJK ✔

| 8 |

  Şu çocuk bir yerde de karşıma çıkmasa olmaz mı ya! Hayır yani ilk okulda karşılaştığımızda ukalalık yaptı. Durup durup beni bir yerlere sıkıştırıyor. Arada bir öpmesi rutin haline geldi zaten. Aynı evde yaşıyoruz. Birde aynı yerde mi çalışcaz şimdi. Acaba beni mi takip ediyo ki? Ne uyduruyorum ben ya.

  Ben bunları düşünürken kafeye girmiş Jungkook'un bana attığı bakışları görmezden gelerek önlüğümün iplerini bağlamıştım bile. Ardından kafeye müşterinin gelip masaların birine oturmasıyla biraz bekleyip yanına gittim. Uzaktan tam göremediğim için yanına gittiğimde cidden çok yakışıklı olduğunu fark ettim.

  "Hoş geldiniz efendim. Ne arzu edersiniz?"
   "Pizza menü. Yanında da kola olsun." Deyip gülümsedi. Çocuk cidden çok yakışıklı. Cennete mi düştüm ben!
   "Peki. Ardından tatlı olarak birşey ister misiniz?"
    "Sen olabilirsin tatlı kız." Dedikten sonra göz kırpınca iyice afallamıştım. Gülümsedikten sonra afiyet olsun deyip yanında ayrıldım. Çocuğun bakışlarını üzerimde hissediyordum. Başka müşteri gelmeyince telefonda oyun oynamaya başladım. Beş dakika sonra aşçının yemeğin hazır olduğunu belli etmek için çaldığı zili duyunca siparişleri alıp bana karşı olan  davranışları ne kadar tuhaf olsa da tip olarak cennetten düşmüş olan çocuğun yanına gidip tepsiyi önüne koydum. Eğilip afiyet olsun dedikten sonra müşterilerin artmasıyla onlarla ilgilenmeye başladım.

~~Jungkook'un ağzından
 
  Kafeye gelen çocuk iyice sinirimi bozmaya başlamıştı. Nedenini bende bilmiyorum ama yemek yerken Mi Cha'ya bakıp duruyordu ve bu beni ciddi anlamda sinirlendiriyordu. İşin tuhaf yanı ara sıra Mi Cha da ona bakıyordu. Her hareketini incelemeye devam ettikçe benimde sinir kat sayım artıyordu. Çocuğun buradan sağ çıkabilmesi için bir an önce ikilemesi lazım.

  Ondan sonra gelen müşteriler bile ondan önce gidiyorlardı. Ama bu lanet çocuk gitmiyordu. En sonunda kalkıp kasaya gelince rahatlamıştım. Parayı ödedikten sonra ben onun kapıya yönelmesini beklerken o Mi Cha'nın yanına gitti. Ben onları dikkatle izlerken onlar kapıdan çıkmıştı bile.

  Birkaç dakika bekledim. Ama gelmeyince endişelenip bende dışarı çıktım. Köşeyi dönünce gördüğüm manzara ile donup kaldım. Adını bile bilmek istemediğim piç Mi Cha'yı öpüyordu. Mi Cha onu itmeye çalışıyordu. Ne kadar güçlü olduğunu biliyorum ama onu itemiyordu. En sonunda kendime gelip adamın kolundan tutup büktüm. Dizinin arkasına tekme atınca dizlerinin üstüne düştü. Mi Cha'yı çömelmiş ağlarken görünce iyice sinirlenip adama hem sövüp aynı zamanda dövmeye başladım. Mi Cha'nın dokunmasıyla kendime gelip ayağa kalktım. Mi Cha'nın kolundan tutup içeri götürdüm. Önlüğünü çıkardıktan sonra ikimizinde eşyalarını alıp arabama doğru gitmeye başladım. Mi Cha'nın arka koltuğa geçmesine yardım edip bende sürücü koltuğuna geçtim. Eve olan yol uzun olunca Mi Cha arabanın da sallanmasıyla çok çabuk uyumuştu.

  Evin önüne gelince Mi Cha'yı uyandırmadan yavaşça kucağıma alıp odasına götürdüm. Yatağa yatırıp üstüne ince birşeyler örttüm. Aşağı inince koltuğa bıraktım kendimi. Kim bilir daha neler yapmıştı kıza şerefsiz.

  Mi Cha uyanınca acıkabileceği için mutfağa geçip yemek yapmaya başladım. Aklıma mutfakta Mi Cha ile olan anı gelince gülümsemeden edemedim.

~~Mi Cha'nın ağzından

  Uyandığımda yatağımdaydım. Kafedeki çocuğun yaptıkları ve söyledikleri aklıma gelince yatakta oturur hale gelip dizlerimi kendime çektim. Sessizce ağlarken bunlar hıçkırılarımla birleşip sesim odayı doldurcak hale getirmişti. Jungkook duymuş olacak ki kapıyı tıklatmıştı. Cevap vermeye halim olmadığından sessiz kaldım. Jungkook kapıyı hafif araladıktan sonra müsait olup olmadığımı sordu. Hıçkırıklarımdan vakit bulabildiğim sırada evet dedim. O da usulca içeri girdi. Yatağın ucuna oturup bana bakmaya başladı. O baktıkça daha da ağlayasım geliyordu. Dayanamayıp göz yaşlarımı serbest bıraktım. Jungkook iyice sokulup sarılınca bende kollarımı onun boynuna sardım. Kafamı boyun girintisine gömüp bir süre onun kokusuyla mest oldum.  Ama herşeyin bir sonunun olduğu gibi bununda bir sonu vardı. Benden ayrılıp muhtemelen ağlamaktan kızarmış gözlerima bakarak

   "Hadi aşağı inelim. Yemek ye birazcık." Dedi.
  
  Kafamı olumlu anlamda sallayıp yataktan çıktım. Elimi yüzümü yıkayıp mutfağa indim. Kokusu merdivenlerin başından duyulan yemekler önümde duruyordu. Ve ben cidden acıkmıştım. Yemekler gözüme altın gözükmeye başlamadan yesem iyi olacaktı. Daha fazla beklemeden masayı silip süpürmeye başlamıştım. Arada Jungkook'a baktığımda bana gözlerini büyüterek baktığını gördüm.

   "Ne var ya?"
   "Yok bişey. Genelde kızlar senin kilonda olabilmek için dünya kadar diyet yapıyorlar. Sen de böyle yiyince..."

  Bu şimdi bana iltifat mı etti yoksa çok yediğimi mi ima etmeye çalışıyor.

   "Napıyım çok acıkmışım." Jungkook ellerini teslim olmuş gibi kaldırarak
   "Tamam. Çok konuşma da ye hadi."

  Gülümseyip önüme döndüm tam kaşığımı doldurmuş ağzıma götürcekken Jungkook beni durdurdu. Elimden tutup yukarıya sürüklemeye başladı. Ben ona şaşkın şaşkın bakarken lavabonun önüne gelmiştik. Musluğu açıp ellerini ıslattıktan sonra dudaklarımı yıkamaya başladı. Biraz ovaladıktan sonra sabunla tekrar ovuşturdu. Onun yüzünü incelediğimi aynada göz göze gelmesek fark etmiycektim. Ağzımdaki sabunu duruladıktan sonra havluyla kuruladı. Sonra beni kendine döndürüp gözlerime bakmaya başladı. Gözleri yavaş yavaş gözlerimden dudaklarına inince öpmek istediğini anladım. O da çok geçmeden dudaklarıma o güzel dudaklarını bastırdı. Nefes almak için ayrılınca kendimi boşlukta hissettim.

   "O dudakları benden başka öpemez."

Bildiğiniz üzere bu kafedeki kişiyi Seungri yapmıştım ama yaptığı şerefsizliklerden sonra değiştirmeye karar verdim. Aslında karakteriyle hikayedeki kişilik uyuşuyordu ama yanlış anlaşılmalar olsun istemedim. Teşekkürler (:

               
 

Olayları biraz arttırsak mı? Eklememi istediğiniz üye varsa yorum ya da mesaj atın. Sadece BTS'ten değil başka gruplardan varsa onları da ekleyebilirim.