| 13 |

4.2K 293 83
                                    

   Jackson Japonya'ya gideli dört gün olmuştu. Kook'a verdiğim söz sağolsun evde her gün masaj yaptırıp dizimde uyuyordu. Okulda da kantinden birşeyler isteyip kendi oturuyordu. Ne zaman 'yeter mi artık?' diye sorsam 'daha birşey yaptırmıyorum ki' diyordu. Ben de bu durumdan bıktığım dışardan görülecek derece sıkılmış bir şekilde dirseğimi masaya, çenemi de elime koymuş mal mal etrafı seyrediyordum.
   "Mi Cha?"
   "Ne var? Yine ne istiyorsun?"
   "Yah! Niye öyle diyorsun? Bugüne kadar ne istedim senden?"
   "Tabi canım senin ayak işlerin, yorgunluğunu atmak için masaj yaptırman ve bunun gibi binlercesi dışında hiçbir şey istemedin."
   "Tamam o zaman temayı değiştiriyorum. Ayak işlerimi değil ikimiz hakkında olan bir şey istediğimde onu yap."
   "Ne gibi?" Jungkook sandalyesinden kalkıp yanımdakine oturdu. Sol eliyle benim sandalyemin arkasını kavrayıp üstüme eğildi. Gözleri dudaklarıma odaklanınca istediği şeyi anlamış oldum.

   "Öpmek gibi.."
   "A-ayak işleriyle idare edebilirim sanırım."
   "Olmaz benim istediklerimi yapmak için söz verdin."
   "Lanet olsun verdiğim söze!"
   "Lanet okuma."
   "Bir gün ben senin canına okuyacağım da neyse."
   "Öperek oluyorsa kabul."
   "Senin aklın bir tek bunlara mı çalışıyor ya."
   "Öyle olsun ister misin?"
   "Aishh cidden seninle uğraşamayacağım."
   "Ben istiyorum ama.. fena mı sana olan sevgimi göstersem?"
   "Bu senin sevgi gösterilerinse beni sevdiğine cidden inandım şuan."
   "Uzatma da gel işte.. şuan canım seni öpmek istiyor."
   "Ama benim canım istemi-"

   Sizce de sözümü tamamlayamamam normal değil mi? Yani Kook gibi bir sevgilim varken.. normal bence. Çocuk öpmek istiyorum diyor gelip şuan olduğu gibi dudaklarıma kapanıyor. Düşüncelerimden ayıran da ona karşılık vermediğimden dudağımı dişlemesi oluyordu. Kendimi ondan uzaklaştırıp yakınmaya başladım.

   "Yah! Kook canım acıyor ya ısırmasana.."
   "Karşılık ver sende.."
   "İyi de durup durup öpüyorsun. Artık dur demenin zamanı geldi de geçiyor."
   "Mi Cha.. öyle bir şey.. yapmazsın değil mi?"
   "Ramak kaldı.."
   "Tamam tamam sen izin vermedikçe öpmem."

  Öpmem dedi demesine ama üzgün gözüküyordu. Kafasını eğmiş parmaklarıyla oynuyordu. Görüş açısına girip aegyo yapmaya başladım. Çaktırmadan gülümseyince dudak kıvrımından öpüp geri çekildim.

   "Üzülmeni istemiyorum. Biz sevgiliyiz istediğin zaman öpebilirsin ama şu sıralar fazla öpmeye başladın. O yüzden öyle dedim."
   "Peki. Neyse.. üstünü giyin de kafeye gitmemiz lazım."
   "Tamam.


                                                                      | Mİ CHA'NIN GİYDİKLERİ |

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                                                      | Mİ CHA'NIN GİYDİKLERİ |

| Beğenirseniz saçı da böyle düşünebilirsiniz. |

  Kafeye girdiğimizde Hye Jae midir nedir adı her neyse, o yoktu. Sanırım kafenin sahibinin aramızda yaşanan tatsızlıklardan haberi olmuştu ve kız ya kendi istifa etti ya da patron kovdu. Neyse ne kız gitti mi? Gitti. O zaman no problem.

  Kız gidince mecburen yerine başka birini almışlardı. Ahn Jin diye bir çocuktu. Sevimli bir yüzü vardı. Gözümün önüne giren sallanan iki elle göz odağımı değiştirip yanımdaki yakışıklıya baktım.

    "Yah! Mi Cha ne diye çocuğu inceliyorsun?! Ben varım burada!"
   "Yeni gelmiş ya o yüzden şey ettim ya ne kızıyorsun."
   "Peki. Öyle olsun." Jungkook önlüğünü bağlayıp mutfağa geçti. Kasaya Ahn Jin geçtiğinden Kook'la iş bölümü yapmıştık. Mesainin ilk yarısında ben, ikinci yarısında bulaşık işini o halledicekti. Birimiz bulaşıkları yıkarken diğeri garsonluk yapacaktı. Jungkook mutfağa geçince bende elime şu garsonların elinde olan defterlerden alıp önlüğün cebine koydum. Başlarda kafede fazla müşteri olmasa da sonralarda artmaya başlamıştı. Ben oradan oraya koşturup sipariş alırken Jungkook mutfakta tabaklarla cebelleşiyordu. Öğleye doğru insanlar acıkıp kafe yerine restoranları tercih ediyordu. Ahn Jin'in veda edip yemek arasına çıkmasıyla mutfaktan kırılma sesi geldi. Direk mutfağa koştum. Jungkook dizlerinin üzerine çökmüş bileğini tutuyordu. Gözünden yaş gelmesiyle dayanamayıp bağırdım.

   "JUNGKOOK!"
   "Dur Mi Cha! Gelme bir yerine batacak şimdi parçalar."
   "Yemişim batmasını. Kımıldama bir yere geliyorum."

  İlk yardım çantasını alıp Jungkook'un yanına koştum tekrar. Kırıkları ayağımla kenara itip kendime oturacak yer açtım. Jungkook'un bileğini göstermesi bekledim ama açmayınca gözümden firar eden yaşla beraber konuşmaya başladım

   "J-Jungkook şu kolunu göstersen mi artık? Hm?"
   "Kızmak yok ama?"
   "Tamam. Söz. Kızmayacağım. Ama çok kötüyse bilemem."
   "Göstermiyorum o zaman."
   "Jungkook! Sinirleniyorum. Çek şu elini."
   "Olmaz. Kızarım dedin."
   "Kendi kendine yap o zaman pansumanını." Kalkıp yerdekileri toplamaya başladım. Hem ağlayıp hem kırıkları topluyordum. Artık sinirden nasıl sıktıysam elimi kanamaya başlamıştı. Kırıkları çöpe atıp elimi yıkamaya başladım. Zaten ufacık bir yer çizilmişti. Hala Jungkook'un yanında duran ilk yardım çantasında yara bandı çıkardım Kook da o sırada elimi fark etmiş olacak ki gözlerini büyütmüş bana bakıyordu.

   "Ben sana demedim mi bir yerine batar diye? Niye dinlemiyorsun beni?"
   "Başta eline pansuman yaptırsaydın sinirlenmeyip elime batmayacaktı aptal!"
   "Benim pansumanımla ne alakası var?"
   "Sana yardım edemedin diye sinirden sıktım elimi cam varken. Şimdi çek elini de pansuman yapmam izin ver. Jeon Sakar Jungkook!"

   Bölüm nasıl olmuş? Jungkook'un bu halleri devam etsin mi yoksa bu öpücük olaylarını azaltıyım mı? Satır arası yorumları okuma mutluluğuna henüz erişemedin yardımcı olursunuz değil mi? ㅅ.ㅅ BTS'li günler~ 안녕!!


SINIR → 110 Okunma 35 Yorum

HIGHBROW || JJK ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin