🎶 Suzy- I Love You Boy
4.Bölüm
Müzik odasındaki eğlenceleri bittikten sonra ders zilinin çaldığını fark ettiler. Hemen ayaklanıp Jackson'ı da kaldırdılar.
"Neden kalktık?"
"Derse gireceğiz."
"Ya! Ben gelmiyorum siz ne yaparsanız yapın."
"İtiraz yok Jackson. Geliyorsun."
Jackson ne kadar direnirse dirensin onu zorla müzik odasından çıkarmış ve sınıfına götürmüşlerdi. Sabah geldiklerinde derslere girme konusunda müdürden izin almayı ihmal etmemişlerdi tabii.
Jackson istemeye istemeye sınıfına girerken sınıf arkadaşları şaşkın bir şekilde onları izliyordu. Kimisi Jackson'ın arkasındaki bu altı harika erkeğe bakıyor, kimisi de Jackson'ın derse girmesine şaşırıyordu. Çoktan kızların ilgi odağı olan bu yedili, tüm havalılıkları ile kendilerini bir yer bulmakta sorun yaşamamışlardı. Çünkü bütün kızlar onlara yer vermeye çalışmıştı. Isabella hariç.
Isabella'nın yanındaki kız da yer vermek için kalkmış ve Isabella'yı da kaldırmaya çalışmıştı fakat Isabella kaşlarını çatarak bakmış ve umursamayarak önüne dönmüştü.
Çocuklar boşlukları doldururken tek boş yer Isabella'nın yanıydı. Ayakta kalan Jackson hiç mi hiç oturmak istemiyordu Isabella'nın yanına. Arkadaşları otur dercesine bakıyorlardı.
"O zaman Young Jae sen geç oraya Jackson benim yanıma gelsin," diyerek Young Jae'ye Isabella'nın yerini gösterdi Jae Bum. Jackson'ın oturmak istemediğinin farkındaydı. Young Jae Isabella'yı görünce tanıdığı birisi olduğundan kabul etmiş ve ayaklanmıştı fakat Jackson onu durdurmuştu.
"Tamam ben oraya otururum sen burada kal," diyerek Isabella'nın yanına geçmiş ve "Neden Young Jae sanki?" diye de mırıldanmıştı bir an.
Isabella, Jackson'ın yanına oturduğunu görünce fazlasıyla gerilmişti. Çünkü günü onun yüzünden kötü geçiyordu. Sabahtan beri morali bozuktu. Jackson'a da fazlasıyla sinirliydi. Hiçbir şey demeden önüne döndü ve hocayı dinlemeye koyduldu.
Jackson ise hocayı dinlemiyordu ya da dinleyemiyordu. Çünkü fazlasıyla midesi bulanıyordu. Gündüz çocukların zoruyla yediği tost etkisini gösteriyordu yine. Kusmak üzereydi ve acilen sınıftan çıkması gerekiyordu. Bu yüzden yerinde biraz kıpırdandı. Yanında bir gariplik hisseden Isabella dönüp Jackson'a baktığında eliyle karnını tuttuğunu gördü. Yüzü de hiç iyi gözükmüyordu.
O sırada Jackson hiçbir şey belli etmeden kalkmış ve hocadan lavabo izni isteyip gitmişti. Isabella içi içini yerken daha fazla duramamıştı. Bayan hoca olduğu için özel bir durumu olduğunu söyleyerek oradan hızla çıkmış ve erkekler tuvaletine koşmuştu. Başlarda girmekte tereddüt etmişti. Etrafa baktığında koridorun boş olduğunu gördü ve hızlıca içeri girdi. İçeri girdiği an öksürük ve öğürme seslerini işitmişti. Hızla kapısı kapalı olan kabine gitti ve kapıyı açmaya çalıştı fakat kapalıydı.
Jackson, kapıyı birinin zorlamasıyla duraksamıştı fakat bunu umursayabilecek kadar iyi değildi. Hafiften gözleri de kararıyordu. İçindeki her şeyi çıkarttıktan sonra kabinden dışarı atmıştı kendini ve Isabella ile karşılaşmıştı. Buranın erkekler tuvaleti olduğunu ve bu kızın burada ne işi olduğunu sorgulayacakken Isabella'nın davranışıyla daha da şaşırmıştı.
Isabella Jackson'ın çıktığını görünce endişelenmişti. Teni çok solgundu. Çok kötü görünüyordu. Elindeki peçete ile Jackson'ın alnından, boynuna doğru süzülen terleri sildi yavaşça. Jackson tepki vermeden ona bakıyordu. Isabella ise bunu yaptığı için utanıyor ve çekiniyordu. Ona hala kızgındı fakat şimdilik bunu erteleyecekti.
"Neden kustun? Yediğin bir şey mi dokundu? En son ne yedin? Hasta mısın?"
Arka arkaya dizilen sorular Jackson'ın elini kolunu daha çok bağlamıştı sanki. Şuan ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Kendisinin iyi olmadığını fark etmiş ve dersten çıkıp erkekler tuvaletine girmişti. Şimdi de terini siliyor, onun için endişeleniyordu. Tiksinmiyordu. Sabahki tartışmalarına rağmen hala yanındaydı. Neden? Bu soruyu sormaktan bıkmıştı Jackson. Ama hala anlayamıyordu. Sadece iyi niyetinden dolayı yaptığı bir şey olabilirdi ya da çok daha fazlası. Bilmiyordu.
En sonunda Isabella'nın ellerini tutup uzaklaştırdı yüzünden. Isabella yine kendinden uzaklaştırdığı için içten içe Jackson'a kızmakla meşguldü.
"Ne işin var burada? Erkekler tuvaletinde olduğunun farkında mısın?"
"Farkındayım. Ders sırasında kötü olduğunu fark ettim. Hiçbir şey belli etmemeye çalışıyordun ve o an arkadaşlarının bilmesini istemediğini düşündüm. Bu yüzden ben gelip sana bakmak istedim. Bunu hem sınıf arkadaşın olduğum için hem de bir insan olduğum için yaptım. Belki de annemden gelen bir huy. Annem bir doktor ve bende onun gibi insanlara yardım etmeye meraklıyım sanırım... "
En azından Jackson neden diye sorduğu sorulardan birine cevap bulmuş sayılırdı. Sadece yardımsever bir insandı belki. Bu kadar abartmaya gerek yoktu diye düşündü. Yine de onun yardımını istemiyordu orası ayrı.
"Yardım etme isteğini anlıyorum diyelim, yine de buna bir son ver. Bundan da kimseye bahsetme. Doğru tahmin etmişsin. Kimse bilmesin. Sende bunu unut."
"Eğer bu normal bir kusma olsaydı birilerine söylemem seni rahatsız etmezdi. En yakın arkadaşlarından bile saklamazdın. Demek ki bu ciddi bir şey Jackson. Doktora görünmel-"
"Hala beni düşünüyorsun. Buna son vermeni söylerken bile beni düşünüyorsun. Sen... Her neyse. Daha fazla uzatmayalım. Uğraşmam gereken bir sürü sorun varken bir de seninle uğraşamam Isabella. Bu kadar yardım etmek istiyorsan git bir yetimhaneye ya da hasta insanlara yardım et. Beni kendimle ve sorunlarımla baş başa bırak."
Isabella, Jackson'ın gitmesinin ardından bir süre tek başına erkekler tuvaletinde dikilmişti. Yaşadığı bu duyu yoğunluğunun içinden çıktığında buradan da çıkması gerektiğini hatırlamış ve oradan hızla uzaklaşıp müzik odasına çıkmıştı. Boştu. Jackson sınıfa gitmişti büyük ihtimalle.
Baterinin yanına gidip tabureye oturdu ve elini baterinin üzerinde gezdirdi. Bir yandan Jackson'ın söylediklerini düşünüyordu. Ne derdi olduğunu deli gibi öğrenmek istiyordu. Uğraşması gereken şeyin sağlıkla alakalı olmasından korkuyordu. Jackson iyi gözükmüyordu ve onun hasta olma ihtimalinden korkuyordu.
Her sözüne rağmen yine onun yanında almıştı soluğu ve yine uzaklaştırılmıştı ondan. Bir daha nasıl bir yüzsüzlük yapıp kendisini istemeyen o kişinin yanına gidebilecekti bilmiyordu. Akışına bırakmak zorundaydı.
O sırada duvara asılı bir kılıf gördü. İçinde bagetler vardı. İki bageti de eline aldı. Bunlar Jackson'ın bageti olmalıydı. Bagetin tutma kısmında yer alan koyu harflerle yazılı isme baktı. Wang Rui Ji yazıyordu. 'Wang' diye mırıldandı Isabella. Fark etti ki bu soyad Jackson'a aitti fakat bu isim Jackson'a ait değildi. O sırada Jackson'ın söylediklerini hatırladı. Jackson babasının baterist olduğunu söylemişti. Muhtemelen bu isim babasına aitti. En azından öyle tahmin ediyordu. Onun için önemli olmalıydı. Baş parmağını yavaşça ismin üstünde gezdirdi. Gözlerini kapattı ve Jackson'ın acısını hissedebilmeyi diledi. Bir süre öylece bekledi. Aklında olabilecek olan her şeyi canlandırırken gözünden süzülen bir damla yaşın da, kendisini izleyen kişinin de farkında değildi.
Şunun güzelliğine bakar mısınız ya?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATERİST | Jackson Wang #wattys2020
Fanfiction#jacksonwang etiketinde #1 "İstersen dünyanın öbür ucuna git, istersen aylarca iletişim kurma, yine de senden ayrılmam. Ben artık istesem de senden kopamam. Benim içim dışım sen olmuşsun. Kokum sen, dudağımdaki tat sen, ellerimdeki sıcaklık sen, nef...