🎶 Jin - Gone
2.Bölüm
Birkaç gündür Isabella'nın yaptığı tek şey müzik odasına gidip Jackson'a bakmaktı. Öğle aralarında ve bazı teneffüslerde müzik odasına gidiyor, girmeye cesaret edemeden geri gidiyordu.
Jackson ise ilk başta umursamazken, neden bu kızın gelip durduğunu merak etmeye başlamıştı. Açıkçası biraz rahatsız edici gelmişti kendisine. Çünkü gözetleniyormuş hissi veriyordu. Bu durum az da olsa sinirine dokunmuştu. Eğer Isabella bugün de müzik odasına gelirse, Jackson onu öylece yollamayacaktı.
Isabella bundan habersiz, zilin çalması için dakika sayıyordu. Her seferinde oraya gitmesi ve içeri girmeden geri dönmesi fazla dikkat çekiyordu, farkındaydı. Ama bunu yapmaktan kendini alamıyordu. İçinde Jackson'ı yakından tanıma isteği vardı. Neden böyle olduğunu öğrenme isteği vardı. En önemlisi de içten içe ona yardım etmek istiyordu.
O derin düşüncelerin içindeyken zil çoktan çalmıştı. Kız arkadaşları ise onun yanında almışlardı soluğu. Çok yakın olmasalar da birbirlerine arkadaşlık edebiliyorlardı.
"Isabel, kafeteryaya iniyoruz. Sende gel."
Arkadaşları ona Isabel diye seslenmeyi tercih ediyordu. Biraz daha kısa ve güzel geliyordu kulaklarına. Isabella'da bu durumdan şikayetçi değildi.
"Benim bir işim var. Siz gidin," diyerek kızların bir şey söylemesine izin vermeden sınıftan çıkmıştı.
Arkadaşları, Isabella'daki bu değişimin farkındalardı. Ne zaman çağırsalar gelmeyeceğini söylüyor, pek fazla konuşmuyordu. Sürekli bir şeyler düşünüyor gibi gözüküyordu. Arkadaşları ona ne olduğunu fazlasıyla merak ediyordu.
Isabella hızlı adımlarla müzik odasına çıkmış ve yavaşça kapıyı açmıştı. Bu sefer içeri girmeye çalışacaktı. Öyle karar vermişti.
Kapının açılmasını bekleyen Jackson, duyduğu ses ile başını kaldırdı. Gelen kesinlikle o kızdı. Tahmini de doğruydu. Kızla göz göze geldiğinde çabuk davranıp seslendi.
"Hey! Buraya gel."
Isabella, Jackson'ın kendisine seslendiğini geç de olsa idrak edebilmişti. Şaşkınlıktan bir süre bakakalmıştı. Ardından Jackson'ın emrine uyup içeri girdi. Kapıyı kapatmayı ihmal etmemişti.
"Buna bir son ver. Gireceksen gir, girmeyeceksen hiç gelme. Beni rahatsız ediyorsun."
Isabella, duydukları karşısında çok fazla etkilenmemişti. Bu ruh halini anlayabiliyordu. Bir insan üzgünken, sinirliyken başkalarına karşı soğuk ve ters davranırdı. Jackson'da öyleydi. Geçen senelerde ne kadar güleç olduğunu az da olsa görmüştü. Eğer ona yardım etmek istiyorsa bu ters sözlerine alışmak zorunda kalacaktı.
"Kusura bakma. Girmeye çekindim... Çok güzel bateri çalıyordun bölmek istemedim."
Jackson, bu kızın kendisiyle dalga geçtiğini düşünüyordu. Bu kız kendisini gayet iyi tanıyor olmalıydı. Çünkü kendisi kızın yüzünü hatırlıyordu. Başından beri bu okulda olduğunu biliyordu. Hiçbir şey yokmuş gibi davranıyor olması biraz garip geliyordu. Çünkü diğer insanlar bilerek Jackson'a yanaşmıyor, onu rahatsız etmek istemiyordu. Ama her zaman yardımsever yaklaşıyorlardı. Gerektiği zaman iletişim kuruyorlardı. Daha fazlası değil. Genellikle de kızlar bu konuda öne çıkıyordu.
Jackson, annesi hastalanmadan önce JYP şirketinde stajyerdi fakat annesinin hastalığından ötürü Çin'e gelmek ve stajyerliğine ara vermek zorunda kalmıştı. Hem hayallerinden vazgeçmiş hem de yakın arkadaşları Jaebum, Jin Young, Bambam, Yugyeom, Mark ve Youngjae'den uzak kalmıştı. Fakat annesi için bunu yapması lazımdı. Bu sırada da kalan son yılını okumaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATERİST | Jackson Wang #wattys2020
Hayran Kurgu#jacksonwang etiketinde #1 "İstersen dünyanın öbür ucuna git, istersen aylarca iletişim kurma, yine de senden ayrılmam. Ben artık istesem de senden kopamam. Benim içim dışım sen olmuşsun. Kokum sen, dudağımdaki tat sen, ellerimdeki sıcaklık sen, nef...