BÖLÜM 7 ∞ Delirmiş

522 25 1
                                    

Sabahın yedisinde ısrarla çalan alarmımı durduktan sonra yatakta doğruldum. Normal insanlar saçları dümdüz, yüzü tertemiz kalksa da ben hortlak gibi kalkmakla meşhurdum. Telefonuma baktığımda Julien'ın beni 2 defa aradığını gördüm.

"Günaydın pötibör bisküvim."

"Sen merelerdesin bakalım?" Dedi Julien ciddi bir şekilde.

"Uzun hikaye."

Neler olduğunu bilse çıldırırdı herhalde! Bu nedenle ona söyleyemezdim.

"Peki. Okula gelmeyi düşünüyor musun?"

Aslında bugün okula gitmekten korkuyordum. Çünkü bizi o lanet olası odaya sokan adam şuan dışarılarda bir yerde geziyordu ve bu beni korkutuyordu.

"Pek istediğim söylenemez."

"Aa.. Hadi ama Sue..."

"Israr etme Julien. Gerçekten halim yok."

"Tamam." Dedi bebek takliti yaparak.

Telefonu kapatırken ona öpücük attım.

Kahvaltı yapmak için mutfağa girdiğimde pencerenin sonuna kadar açık olduğunu ve perdenin rüzgardan dolayı sökülürcesine sallandığını farkettim.

Bu manzara ile karşılaşınca yüzüm bir anda değişti. Korkmuştum. Belki de arkamı döndüğümde beni elinde bıçak ile bekleyen bir adam olacaktı. Deliriyorsun Su.

Şüpheli bir ifade ile arkamı döndüğümde kimsenin olmadığını farkettim. Derin bir nefes vererek kendimi rahatlattım. Sonra kendime güzel bir kahvaltı hazırlayıp kendimi şaşırttım.

Kendime hazırladığım mükemmel kahvaltıyı yedikten sonra duşa girmek için ayaklandım. Aslında dürüst olmak gerekirse ilk başta 'Acaba banyoda biri mi var?' Diye düşündüm ama sonra bu düşünceyi kafamdan attım.

Bulaşıkları makineye attıktan sonra ellerimi ovuşturdum ve banyoya doğru ilerledim. Duş almak beni rahatlatıyordu. Fakat duş almanın en sevmediğim yanı da suyun altına girdiğinde bütün düşüncelerin bir anda meydana çıkmasıdır. Güzel düşüncelere sözüm yok ama nedense beni hep kötü düşünceler buluyor. 'Psikolojik herhalde' deyip geçiyorum hep.

Sıcacık banyomu yaptıktan sonra odama geçip üzerime güzel birşeyler giydim. Bugün üzerime pijamadan başka bir şey giymemiştim ama artık güzel bir şeyler giymem gerekiyordu.

Üzerime yaz için uygun olan 'Live Love Laugh' yazılı t-shirt'ümü ve altıma dar, siyah bir kot pantolon geçirdikten sonra siyah-beyaz Converse'lerimi ayağıma geçirdim. Ardından makyaj yapmak için aynanın karşısına geçtim. Aynada kendime bakarken arkamdaki kapıdan bir gölge geçtiğini gördüm. Bir insan gölgesi. Hızlı bir hamle yaparak arkamı döndüm fakat kimse yoktu.

Elime yatağımın altında sakladığım beyzbol sopasını elime aldım ve koridor boyunca yürüdüm. Bitün odaları tek tek gezerek evde gezen bir adam bulmaya çalıştım fakat kimse yoktu. Elimi başıma koydum ve gözlerimi kapadım. Kafamın içinde turlayan düşünceler beni deli ediyordu. Bu da delilik belirtilerinden bir tanesiydi işte.

Salondan gelen telefon sesi şle irkildim. Kolar adımlarla salona gittim ve telefonu kulağıma koydum.

"Alo?"

Karşı tarafta konuşan kişi bir şeyler söylemişti fakat ses çok cızırtılı geldiği için onu duyamamıştım. Bir süre sonra telefondan gelen cızırtı kesildi ve yerini sessizliğe bıraktı.

"Kimse var mı?" Diye sordum korkarak.

"Seni... Seni almaya geleceğim."

"Sen kims-" sözümü bitirmeden telefonu yüzüme kapatmıştı.

Bizi odaya tıkan o adam -eğer her kimse tabii- benim numaramı nasıl biliyordu? Benim hakkımda bu kadar çok şey bilmesi beni daha da meraklandırıyordu. Aynı zamanda heycanlatıyordu. Peki bizimle uğraşan pislik kimdi ve beni alıp ne yapacaktı?

Biliyorum bu bölüm biraz kısa oldu ama çok özürdilerim. Sınavlara çalışmaya başladım. Ama yinede yazabiliyorum, ona dua edelim. Neyse yazıp, göndermek benim, okuyup, yorumlamak sizin göreviniz. Hepinizi öpüyorum. İyi okumalar

Aşk Bizden Yana (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin