BÖLÜM 21 ∞ İlk Kıvılcım

281 14 7
                                    

"Bu ne tesadüf böyle?" Diye konuşmaya başladı George.

"Yaa... Ne tesadüf." Diyerek iç geçirdim.

Bu işte bir gariplik vardı. Paul ile bu adam ile ilgili kavga etmiştim ama galiba Paul haklıydı. Beni takip ediyordu...

"Burada ne işin var?" Diye sordum fakat konuşurken onunla göz temasına girmemeye özen gösteriyordum.

"Sadece biraz tatil için gelmiştim. İstanbul güzel bir yer..."

Kafamı sallayarak onayladım. Ne yani. Tatil yapmak için İstanbul'a mı gelecekti?

Bir anda sessizlik oldu. İkimiz de konuşmadık ve bu beni acayip derecede geriyordu.

"Neyse görüşmek üzere..." dedim sessizliği bozarak.

"Görüşeceğiz..." dedi ve yanımdan geçip gitti. Tanrım tüylerim ürepermişti. Neydi şimdi bu böyle?

Kendimi toparladım ve annemin oturduğu masaya doğru gittim.

"Kızım iyi misin? Senin rengin atmış?"

"Yok anne. Sana öyle gelmiştir." Diye yanıtladım merakla bana bakan annemin sorusunu.

Bir süre sonra yemeklerimiz geldi ve sonunda nefis yemeklerimizi yemeğe ve yanında da annemle sohbet etmeye başladık.

~

Bu sabah uyanmak çok zor olmuştu. Yeni işim için çok heyecanlıydım fakat erken kalkmak bana göre değildi. Odamadan çıktım ve tuvalete girdim. Aynaya baktığım anda bütün uykum kaçtı çünkü aynada iğrenç bir yaratığın yansıması vardı. Genelde sabahları hep böyle olurum. Avucumun içine suyu doldurup yüzüme vurup kendime geldikten sonra üzerime birşeyler giyip, biraz da kahvaltı edip hemen evden çıktım.

Sabahın erken saatleri olduğu için hava buz gibiydi. Ellerimi kollarıma sıkı sıkı sararak ısınmaya çalışsamda ısınamıyordum. Ama neyse ki sonunda lanet olası otobüs gelmişti.

Otobüsten içeriye girdiğim anda bomboş koltuklarla karşılaştım. Ama tabii ki sabahın erken saatlerine borçluydum bu boş koltukları. Bir tanesine oturdum ve cebimden kulaklıklarımı çıkararak en sevdiğim şarkıları dinlemeye başladım.

Sonunda iş yerine geldiğimde en yakın durakta indim ve iş yerime doğru ilerledim. En sonunda kapıya ulaştım ve içeriye girdim. Bu devasa yapıtın asilliğini seviyordum. İçerisi gerçekten inanılmaz güzel dizayn edilmişti.

Daha sonra asansöre binerek odama doğru çıktım. Odama girdiğimde mis gibi gül kokusunu içime çektim. Ve ofis koltuğuma oturarak bilgisayarımı açtım.

2 dakika sonra kapım çaldı ve içeriye çok yakışıklı bi beyefendi girdi. Elinde kalın ve siyah dosyalar vardı.

"Merhaba. Sen yeni mimarımız olmalısın."

Konuşması çok etkileyiciydi. Çok kararlı ve kendinden emin konuşuyordu. Sanki, bu iş yerinde çok iyi bir görevi vardı.

Sessizliği çok fazla uzatmamak adına cevap verdim.

"Evet. Buranın yeni mimarıyım." Dedim gülümseyerek.

Gözlerimin içine bakarak uzaklara dalmış gibi bir hali vardı ama bir anda kendini topladı ve elini uzattı.

"Demir Savaşan."

Elini tuttum ve tokalaştık.

"Su Collins." Dedim ve gülümsedim.

"Memnun oldum."

Birkaç saniyelik sessizlikten sonra ilk cümleyi Demir kurmuştu.

"Bu arada, bu dosyalar senin için. Bunları bilgisayara aktarman gerekiyor. Yarın yapılacak toplantı için gerekli."

Aşk Bizden Yana (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin