BÖLÜM 11 ∞ Dönüş

384 21 1
                                    

Hollywood'u bırakmak, tekrardan New York'a, OKULA dönme istemiyordum. Fakat artık zamanı gelmişti. Valizlerimizi arabanın bagajına koyarken gözlerimden iki damlanın süzüldüğünü hissettim.

"Hey, hey, hey... Yapma böyle. Yine geliriz."

"Ama ben gitmek istemiyorum." Dedim ve omzuna kafamı koydum. Gerçekten eve dönmek istemiyordum fakat eğer bu tatil uzarsa mezuniyet törenini kaçırırdım.

"Buradaki erkekler..." Upsss.. Yanlış kelime Sue! Paul'a baktığımda beni kötü bakışlarla karşılamıştı. Aman tanrım çok çekiciydi.

"Senin görebileceğin tek yakışıklı benim!" Dedi ve sonra dudaklarıma yapıştı. Doğru söylüyordu. Çok yakışıklıydı ama şimdi şurda bir Vini ya da Fransisco olsaydı ve bana dudaklarını uzatsalardı, ya ne bileyim. Neyse böyle düşününce bi kötü oluyorum.

"Sue!" Öyle bir bağırmıştı ki kısa süreli gördüğüm Vini-Fransisco temalı rüyamdan uyanmıştım.

"Özürdilerim. Dalmışım."

"Seni öptüm ve sonra dondun kaldın." Dedi gülerek.

"Ah. Afedersin." Dedim ve sonra bedenimi Paul'un kaslı göğüslerinden kurtararak arabaya bindim.

"Şimdi daha iyi misin?" Diye sordu Paul.

İyi olmadığımı bile bile bu soruyu sorması beni deli etmişti fakat onu kırmamak adına sadece kafamı sallamak ile yetindim.

Biraz sonra daldığım küçük şekerleme uykusundan uyandığımda kendimi arabanın içinde yalnız bulunca panikleyerek kalktım. Etrafa baktığımda arabamızın tarlanın ortasında olduğunu fark ettim.

"Paul?" Dedim endişeli bir şekilde. Daha sonra dışarıya çıkabilmek için kapıyı zorladım fakat kapı kilitliydi.

"Kahretsin!" Diye bağırdım.

En sonunda araba anahtarının üzerinde takılı olduğunu anlayınca kilidi açtım ve aşağıya indim.

Dışarısı çok sıcak ve kuraktı. Yeni uykudan uyanmış uykulu gözlerim ileriyi görmekte zorlanıyordu. Rüzgar kulaklarımda garip bir his uyandırıyordu.

"Lanet olsun Paul! Neredesin?" Artık çok sinirlenmiştim. Ve de korkuyordum. Peşimizde olan ve polislerden kaçan bir sapığımız vardı. Bu nedenle korkuyordum. Bizi yine kaçırıp işkence etmesinden korkuyordum.

Bu kötü düşünceleri aklımdan çıkarıp Paul'u aramaya koyuldum. Gözlerimi kısarak ileriye baktığımda, uzakta bir kulübenin olduğunu gördüm. Koşarak kulübeye gittim. Oraya vardığımda kulübenin kapısını açmaya korktum. Fakat sevgilimin içeride olduğunu varsayarak içeriye daldım.

Karşılaştığım manzara tüylerimi diken diken etmişti. Başım dönmeye başlamıştı. Midem bulanıyordu. Kan görmek beni kötü yapıyordu. Evet... Her taraf kan gölüne çevrilmişti.

Elimi ağzıma koyarak çığlık atmamı engelledim fakat daha fazla dayanamadım ve büyük bir çığlık attıktan sonra yere düşüp öylece bayıldım...

Merhaba arkadaşlar :)

Hikayemin yeni bölümü ile yine karşınızdayım. Umarım beğenmişsinizdir. Biraz kısa oldu çünkü bu aralar ben de bir üşengeçlik havası var. Ve bu hava hayalgücüme de etki yaratıyor. Okuduktan sonra lütfen vote'layın ve yorumunuzu esirgemeyin. Teşekkür ederim. :)

Aşk Bizden Yana (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin