FİNAL

3.4K 189 121
                                    

Kim Taehyung:

"Hyung!! Şaka yapıyor olmalısın. En sevdiğim kolyemi kaybettiğini söyleme bana." dedim. Hoseok hyung koltukta omuz silkerken "Nerede düşürdüğümü hatırlamıyorum Tae." dedi.

"Neden bu kadar sorumsuzsun." Kaşlarımı çattım ve ona doğru yürümeye başladım. Zaten şu aralar keyfim oldukça kaçıktı. Patron bugün ilişkimi öğrenmişti hatta tüm basın da öyle. Ama bu sorun olacağa benzemiyordu. Ufak bir basın toplantısıyla duyuracaktık ve herkes hayatına devam edecekti. Eun Ha'yı da bunun için çağırmıştık. Yine de tüm bu stres beni öldürüyordu. Bir de üstüne şans kolyem kaybolmuştu.

Aniden telefonumun kendine has melodisi odaya doldu. Ekranda gördüğüm ve tanımadığım numarayla yüzümü buruşturdum ardından telefonu açtım. Hattın ucundaki bir kadın sesi "İyi günler Taehyung bey ile mi görüşüyorum?" demişti. Yine bir hayran olduğunu düşünmüştüm ve uzun süre konuşmamıştım. Sadece dinlemiştim. Tam kapatacağım sırada kadın tekrar "Alo" dedi. "Beni duyabiliyor musunuz Taehyung bey? Sizi Kim Eun Ha için.." O sırada telefonun kapatma tuşuna çoktan basmıştım bile. Eun Ha'dan bahsetmişti. Telaşla son aramalar kısmından numarayı bulup aradım.

"Merhaba. Kim Eun Ha mı demiştiniz? Bir sorun mu var?" dedim. Hoseok hyung aniden oturduğu yerden ayağa kalktı ve yanıma geldi. Ne olduğunu anlamaya çalışırcasına yüzüme baktı. Bense kadının söyledikleri altında eziliyordum.

"Beyefendi Kim Eun Ha bu gece Seoul'e gelirken bir trafik kazası geçirmiş. Şu an bölge hastanemizde yoğun bakımda. Durumu oldukça kritik. Bu yüzden ulaşabildiğimiz kadar yakınına ulaşmaya çalışıyoruz."

Trafik kazası... Benim Eun Ha'm.. Bu sözler beynimin içinde yankılanıyor gittikçe büyüyordu. Telefonu yavaşça elimden bıraktım ve endişeyle bana bakan Hoseok hyung'a birşeyler söyledim.

"Hyung... Eun Ha... Beni ona götür..." Bacaklarım vücudumu taşıyamayacak hale gelmişti. Dolan gözlerimle etrafı görmek oldukça zordu. Yürürken sendeliyor bazen bir yerlere çarpıp eşyaları deviriyordum. En sonunda kendimi yere bırakmıştım.

"Tae?" dedi Hoseok hyung, birden yanımda belirmişti. Bana sesleniyordu. Sesi oldukça uzaktan gelmeye başlamıştı. Yüzünü görebiliyordum ama onu duymak zor olmuştu. Eun Ha'm... Aklım ondaydı ve kulaklarım da onun sesini duymak için çırpınıyor gibiydi. Hoseok hyung'un kolumdan tutup bana destek olmasıyla ayağa kalktım. Eun Ha beni bekliyordu. Onu bekletmek olmazdı.

"Beni ona götür" dedim tekrar. Odadan çıkıp asansöre yöneldik. Bu sırada Hoseok hyung telefonla konuşmuştu. "Hyung... Üyeleri topla ve sana birazdan söyleyeceğim adrese gel. Tae ile ilgili. Durum çok ciddi."

Arayan kadın da Eun Ha için durumu ciddi demişti. Ellerimle kulaklarımı kapattım ve başımı iki yana salladım. "Hayır Hayır."

Arabaya geldiğimizde Hoseok hyung koltuğa oturmama yardım etmişti. Bense gözyaşlarımı durduramıyordum. Tam herşey güzel olacakken benim Eun Ha'm bir kaza geçirmişti ve durumu ciddiydi öyle mi? Buna hayat mı deniliyordu?

Adresi sormasına karşın Hoseok hyunga gideceğimiz hastaneyi söyledim. Bana asırlardır yoldaymışız gibi gelen sürenin ardından araba durduğunda hızla indim ve koşmaya başladım. Arkamdan bağıran hyungumu dinlemiyordum. "Taehyung-ah! Yavaş ol."

Yoğun bakıma geldiğimde bir doktor bulup üzerindeki beyaz önlüğünün yakalarını sıkıca kavradım. Kaşlarımı çatmıştım ama akan gözyaşlarıma engel olamıyordum. "İçeri girmek istiyorum." dedim yüksek sesle. Adam kollarımdan tutarak yakalarını bırakmamı sağladı ve geri çekildi. Hemen sonra güvenlik görevlisi yanımızda bitmişti. "Maske, bone, eldiven ve önlük giyip girebilirsiniz." demişti doktor. Ardından güvenlik görevlisine gitmesinin işaret etmişti.

İ D O L |KTH| - Tamamlandı -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin