2. Bölüm: Yanlış Kişi.
❄️
"Kaçabileceğini mi sandın?" Diye ürkütücü bir tonda konuştuğunda tuttuğu kolumu hırsla çektim. Gözlerinde gördüğüm öfke hâlâ yerini koruyordu. Sokak ışığı çehresinin sadece sol tarafını aydınlatırken gözüme yeniden çarpan şey siyah, netliğin işlendiği gözleriydi.
Bakışlarımı çukurlaşmış yanağına indirdiğimde yeniden sesini duydum. "Sağır mısın? Bir şey dedim." Yutkunarak ellerimi sıkmayı bir kenara bırakıp cevap verdim. "Gitmek istiyorum."
"Gidemezsin." Dediği an içime saldığı ürkütücülük sürekli saklamaya çalıştığım korkumu yeniden gün yüzüne çıkarmıştı ona öfkeyle birlikte merakla baktım. "Ne demek gidemezsin? Kafayı mı yediniz siz?" Bakışları umursamazca üzerimde dolaşırken dudağının yan tarafı kıvrıldı.
"Nasıl bi şans ki ben seni bulmadan sen bana kendi ayağınla geldin." Ne? "Dua et elimde kalmadan sevgilin seni bulmak için ortaya çıksın." Sevgili mi?
"Ne saçmalıyorsun sen? Ne sevgilisi? Kim çıksın?" Dedim şaşkınlıkla. "Ya bugün şaka mıdır, ne? Ben seni tanımıyorum bile!" Sesimi yükseltmemle kolumu hırsla kavradı. Gözlerinde direkt bana karşı olmasa da büyük bir öfke vardı. "Onu yakında öğreneceğiz."
"Öğrenecek bir şey yok, seni tanımıyorum. Kimden bahsettiğin hakkında da en ufak bir fikrim yok. Ayrıca benim sevgilim bile yok!" Saçmalığına öfkeyle dolarken bana inanmamış gibiydi. Kafayı yiyecektim.
"Yarına kadar bir yere gidemezsin." Diyerek ilerlemeye başladı. "Dua et gerçekten de dediğin gibi olsun, aksi olmasını hiç istemezsin." Yutkunarak ona karmaşık bir bakış attığımda elini cebine atarak bir sigara paketini ardından çakmağını çıkardı.
Sigaranın gri dumanı sis gibi etrafa dağılıp yok olduğunda bir an önce kurtulmak için sadece bekliyordum. Beni sandığı kişi kimdi? Benimle ne alakası vardı? Ve ben tesadüfen girdiğim o barda nasıl bir şeye bulaşmıştım?
Hızlı adımlarıyla ilerleyip beni de peşinden sürüklerken bakışlarımı yere indirerek gözüme çarpan siyah ayakkabısına ardından pantolonuna ve giydiği beyaz gömleğe baktım, derin bir nefes almıştım. Tek isteğim saçma sapan bir evlilikten kaçmakken nasıl olmuştu da kendimi böyle bir şeyin içinde bulmuştum, bilmiyorum.
Karanlık sokakta dümdüz ilerlerken, "Ne oldu sana böyle?" diyerek dağılmış saçlarımı işaret ettiğinde kaşlarımı çattım. Saçlarım artık topuz değildi. "Konuşmak istemiyorum." Ağzımdan çıkan son harfle göz devirip ilerlemeye devam etti. İçimde başıma gelecek her şeyden dolayı bir korku vardı. Ve bu korku tetikte olmamdan başka bir işe yaramıyordu.
Korkuyordum, korkmaktan başka bir şey düşünemiyordum.
"Ben sizi tanımıyorum, tek isteğim.." Diye başladığım cümlemi kesti. "Hiç boşa nefesini yorma, kim olduğunu gayet iyi biliyorum." Kaşlarım anında çatıldı ve sesim sokakta yankılandı. "Bak, zaten derdim başımdan aşkın, bir de sizin saçma sapan yanlış anlamalarınızla uğraşamayacağım."
Ondan bağımsız geldiğim yöne ilerleyerek buradan gideceğim sırada kolumdan sıkıca kavrayarak gitmeme engel oldu. "Asıl sen bana bak kızım, tepemi attırma benim elimden bir kaza çıkacak şimdi!" Gürlemesiyle gözlerim irice açılmıştı. "Gitmek istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız
Teen Fiction"Dilini, dudağından uzak tut." Diyerek gözlerini yumup yeniden araladığında yanağımı dişleyeyim derken dudağımı dişlemiştim. İstemsiz yaptığım bu harekete yutkunarak karşılık verdiğinde hipnoz olmuş gibiydim. "Yapma şu hareketi anasını satayım, yapm...