Kırıntılar

8 3 0
                                    

Mutluluktan uyuyamadığın akşamlarda, ben sensizliğin havasını çekiyordum içime.
Gecenin bilmem kaçı demeden kimlesin, nerdesin, kimin teninde can buluyorsun diye düşünmeden gözlüyordum yollarını.
Kimin nefesi olduğunu sorgulamadan sadece yaşamanı diliyordum,bilmedn.
Umudum vardı işte,
nasıl olduğunu nerden geldiğini düşünmeden büyütüyordum bir bebek gibi, küçücükde olsa hayallerimi..
Gözlerinin başkalarının gözlerinde can bulmasını önemsemiyordum artık sevgili.
Mutluluk kırıntılarını bana armağan etmesende olurdu.
Zaten ulaşamadığımız mutlu günlerin neyini armağan edebilirdinki ?
Sahi?
Sanki kalbindeki hapisanede tek mahkümdum.
Ben sana tutsaktım sevgili.
Ne olduğunu, napacağımı, nasıl davranacağımı bilmeden ben sende tutuklu kalmıştım bilmeden.
Anlıktı?
ya da saniyelik?
belki saliselerde kaybolmuştu?
Bilmiyorum.
Ama farklıydı sevgili.
Aniden gelip hiç yok edemeyeceğimiz bir anı gibiydi.
Anlayamıyordum.
Sanki binlerce yıldızın kalbime Aynı anda hücum etmesi gibiydi.
Değişikti.
Tanımlayamayacağım kadar anlam yüklemiştim bir anda benliğime.
Ben yoktum sevgili.
Aklımda sadece sen vardın, biz vardık.
Sensiz bir ben aklımı hiç meşgul etmemişti.
Herşeyde biraz sen biraz kokun kalmıştı.
Ya da artık ben öyle anımsamaya başlamıştım.
Çok birşeyim yoktu aslında.
Pencere kenarında kurumuş çiceklerim, bir de duvar kenarında unutulmuş bir kanepem vardı elimde avucumda.
Sana sunucak önemli şeylerim yoktu sevgili.
Gökyüzünü ağlatan bir sevgim, mahallemizin yavru kedilerine verdiğim bir kase sütüm vardı.
Önemli olan çokça şey yoktu ki başucumda?
Hiç pislenmemiş bir paspasım durur kapı önünde belki hatırlarsın.
Sanki ben oydum sevgili.
Yerini rahatlığını önemsemeden, yolunu gözleyen karanlıktan korkmayan !!
Kapı önüne koyulmuş, kaç yıl geçsede ARDINDAN pislenmeyen bir paspas gibiydim.
Unutulmuştum.
Kimsenin aklının köşesinden geçmeyen bir zilim dururdu orada.
Kullanılmamaktan bozulmuş, çok açılıp kapanmadığı için paslanmış bir kapım.
Yalnızdım işte sevgili.
Evim, bana ait olan eşyalarım, herşeyim!
Bana ne kadar yalnız olduğumu tekrar tekrar hatırlatıyordu.
Ağlarkende kimsem yoktu sevgili!
Ne varlığın ne de sığına bileceğim bir omuzun yoktu yanımda.
İçim acısada duvarlarım vardı.
Artık tek dayanağımdı sırtımı yasladığım duvar kenarları.
Tek güvencemdi..
Ayak sesinden bile tanırdım seni.
Her gün her gece  tertemiz bir umutla gelmeni beklerdim artık BENİM OLMAYAN SENİ...
İşte sevgili ben o kanepeden, kuruyan çiceklerden, kapı önünde ardından hiç kirlenmemiş paspastan ibarettim.
Ben senin bana bıraktıklarından ibarettim..
Senin bana uygun gördüklerinden...
Bu kadardım ben sevgili.
Merak etmesende, geride bıraktığın kişi sadece bunlara sahipti.

SolgunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin