Farkediş

8 3 0
                                    

Çekiyordun değilmi içine kendini?
Böyle sanki onun kokusunu bir daha içine çekemiyeceğini bile bile çekiyordun ard arda nefeslerini.
Eee ne de olsa nefesin yetmemişti onu ayakta tutmaya yavaş yavaş kendini sürüklüyordun bilmediğin bir sokağa.
Tabi düşünemiyordunda ?
Geleceği değil geçmişte yatıyordu kafan, düşüncelerin.
Sanki ağzından ve aklında geçen her kelime geçmişle alakalı oluyor,İleriye doğru bir atak yapamıyordun.
Nefesin yetmiyordu değil mi?
Nefessiz kalmıştın.
Biliyordun aslında. Olmuyordu,olmuyordu ama sende hiç zorlamıyordun.
Zaten o gideli bırakmıştın.
Yapacakta birşey bulamıyordun değil mi?
Anlamsız gibi duruyordun hayatın orta yerinde,Hayat sanki sana orta parmağını göstermiş gibi geliyordu tabi
Kafa yormuyor biraz daha vuruyordun kendini kadehlere.
Gecelere kavuşup sabahları bekliyordun değilmi?
Şuanda yaptığın gibi mesela.
Gecelere kavuştun ama yine sabah oldu.
Yine lanet güneş doğdu.
Kendini sabahlara yasaklamış gibiydin.
Çünkü sabahları uyandığında onsuzluğun kokusunu almak ağır geliyordu.
Çöküyordu işte içine lanet olasıca bir özlem,bir bok yapamıyordun.
Saklanamıyor ya da kaçamıyordun.
Acıktaydın çünkü.Güneş seni ve gercek olan herşeyi acığa çıkarıyordu.
Sığınıyordun gecelere, Çaresizliğini gün yüzüne çıkarmayı sevmiyordun.
O yüzden ewde perdeler hep örtülü duruyor değilmi?
İçeriye sızan bir güneş ışığı sanki kalbine sızmış gibi gerçekler uğruna söylediğin yalanları hissettiriyordu.
İnanmamak için yalanladığın gerçekleri açığa çıkarıp seni onlarla yalnız bırakıyordu ama farkında olmuyordun bazen çünkü o ara kendini yerde sızmış buluyordun.
Yapamıyordun değilmi?
Düşünmekten ve kendini tüketmekten başka bir işe yaramıyordun.
Yaramamışdında zaten değilmi?Yaramamışdında.
Sahi
Betonlarda yatıyordun artık.
Çünkü onun sıcaklığını hissetmediğinden soğuk fayanslara sığınıyordun.
Göz yaşlarının soğukluğuyla uyanmıyordun artık.
Zaten yeterince üşüyordun.
Sahi
Çaresizliği sezmiştin kirpiklerinin kenarlarında.
Yere damlayan her göz yaşın kirpiklerine ulaşıp orada veda ediyorlardı sana.Artık ne kadar zaman geçtiğini ne kadar veda kaldırdığını bile bilmediğinde kirpik uçların acımasını hissederdin.
Acıdan Ağlayamadığın o an çaresizliğin ortasında olurdun ama farkına varmazdın değilmi?
Ayak uçlarından parmak uçlarına kadar yalnızlık başlardı senin için.
Onsuzluğun dinmezdi.
Sıcaklığına alıştığın bedeni bulamazdın başucunda,onu hissetmediğin her saniye durmazdı içindeki bu ürperti diken diken olu verirdin her saniye.
Onsuzluğa kollarını açardın sanki.
Sarılırdın kollarına,aciz hissetmekten alı koyamazdın kendini.
Titremeye başladığın an  gücsüz olduğun için kızardın hep kendine,ama yinede engel olamazdın dizlerinin yerle buluşma isteğine,işte o zaman farkederdin yalnızlığı değilmi?
Seni ayağa kaldırıcak,kollarına sarıp ısıtıcak birileri olmadığını o zaman anlardın.
'Yalnızlık sana büyük gelirdi,bilirdin.
Ama vazgeçmezdin.
Çünkü sana yalnızlığı armağan edende o'ydu değil mi?'
Aslında biliyormusun onsuzluk heryerdeydi,ve sen heryerdin.

SolgunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin