"Teğmen Yorgo'ya..."
Derin bir nefes...
"Teğmen Yorgo'ya..."
Yanakları ıslatan, iki kardeş gözyaşı...
"Teğmen Yorgo'ya..."
Ağır aksak bir adım...Genç kızın zihnini esir alan bu cümle, saniyeler içinde tüm vücudunu uyuşturmaya yetmişti.
"Nasıl olur?" diye sual ederken Vasili, aynı soruyu zihninde haykıran; lakin titreyen dudaklarından dökemeyen Diana, güç almak istercesine trabzanlara tutundu."Teğmen Yorgos hastanede Teğmen Hristo'nun gözetimi altındaydı, nasıl olur da bir çatışmada ölür?"
"Efendim, nöbetteki diğer asker bayıltılmış, Teğmen Hristo'nun Teğmen Yorgos ile yakın ahbaplığı mağlum, kendisinin Teğmen Yorgo'yu kaçırmaya teşebbüs ettiğinden şüphelenmekteyiz."
"Peki Hristo nerede?"
"Kaçmış veyahut çeteciler tarafından kaçırılmış olmalı."
Necdet, o an Yorgo'yu tanımadan kaybetmiş olmanın ve borcunu ödeyememenin hüznü bir yana, Diana'nın, acının hücum ettiği yüzünü santim santim inceliyordu. Genç kızın yüzü acıyla kasılıyor, dudakları bir şeyler söylemek istercesine titriyor ve gözlerinin nemi yüzüne karışıyordu. Titreyen eli kalbine gitti ürkekçe, hafif aralık dudaklarını birkaç saniye için birleştirdiğinde kuvvetli bir hıçkırık ve kesik bir nefesin ardından, ağlaması henüz sesli bir feryada dönüşemeden merdivenlerin önüne yığılıp kaldı genç kız. Bir hekim olmanın dürtüsünün, ona sebepsizce yakın olmak istemenin veyahut ta ciğerinden gelen, pek insanca yardım isteğinin peşinden koşup yere yığılan kızı kollarının arasına alan Necdet süratle içeri koştu.
"Odası nerede?" diye sual etti bir yandan.
Peşinden telaşla koşan Vasili merdivenleri işaret etti, "İkinci katta, sağdaki ilk oda."
Kızı geniş yatağa pek dikkatli bir vaziyette yatıran Necdet evvela Diana'nın nabzını, ardından nefesini kontrol ederek hemen yatağın yanındaki berjere oturdu. Bu esnada kopan gürültüye uyanan ev ahalisi telaş içerisinde Diana'nın odasına doluşurken, koşarak içeri ilk giren kişi Veronika olmuştu.
"Theé mou! Vasili, neler oluyor?"
Yatağın üzerinde hareketsizce uzanan kızını gören kadın telaşlı bir şekilde kızının yanına koştu, yatağının kenarına usulca oturarak elini olağanca şefkatiyle kızının alnına koyuverdi.
"Yorgos, hastanedeydi, kaçmış ve bir çatışmada öldürülmüş." dedi Vasili tek nefeste. Sanki onun tutuklanmasına vesile olmamış, idam hükmünün haklılığını savunmamış gibi titriyordu sesi. Şefkat ile zalimlik arasında bir yerlerde duran bu adam için ölüm, belki de tek başına üzülmeye yahut sevinmeye yetecek bir hal değildi.
Genç adamın hastanede olduğunu dahi bilmeyen Veronika ise hayretle ve derin bir kederle hırıltılı bir nefes verirken, kızının alnına bıraktığı eli yavaşça güneş saçlarını okşamaya koyulmuştu. Çocukluğundan beri tanıdığı, neredeyse kendi elleriyle büyüttüğü ve en acısı da, kızına belki de kendinden bile yakın olan bu genci kaybetmenin hüznü Veronika'yı da derinden sarmıştı; lakin onu daha ziyade hüzünlendiren şey, kızının kalbine düşen sızıydı.
"Ah..." dedi kadın ta ciğerinden, "Ne kadar harap olacak güzel kızım, ah!"
Yıllar boyu süren yasın ve intikam hırsının hediyesi olan yalnızlık ziyadesiyle yoruyordu Diana'yı; lakin genç kızı ittikleri bu karanlığın henüz ne Veronika farkındaydı ne de Vasili.
"Kendine gelene dek yalnız bırakmamız icap eder, nefes alması için. Oda ziyadesiyle kalabalık." dedi Necdet, bir yandan da ailesine odadan çıkmaları için işaret ediyordu. Bunun üzerine neler olacağını merak eden Yıldız sıkıntıyla öflerken odadan ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNA
Fanfic"Bugün, bu şehrin işgalinin masada imzalanan o anlaşmalardan hakikate taşındığı gün. Bugün, bu milletin esas direnişinin başlayacağı gün. Siz şimdi diyorsunuz ki biz, milletin sesi olan biz, o sesin avaz avaz çıkması gereken bu vakitlerde o sesi kes...