21. Bölüm

39 3 0
                                    

Herkese merhaba, uzun bir süreden beri elimdeki bir kitap biliyorsunuz. Artık bitirmek istiyorum. Sizle her aşamayı buradan paylaşmayı istiyorum. Ta ki son bölümlere kadar. Çünkü artık vakti geldi.  Bu yaz bomba gibi olacak. İşlerimde fırsat bulursam daha çok bölüm yayınlayacağım. Hepinizi kocaman öpüyorum; Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar. 📖❤

Media: Ceylan (Alexandra Beaton)

21. Bölüm

Hava serindi ve genç kadın kollarını bedenine doladı. Serin hava çıplak tenini okşuyordu. Üşümüyordu ama tüyleri diken diken olmuştu. Yanaklarındaki gözyaşlarını elindeki nemlenmiş ve buruşmuş kuru peçeteyle sildi ve derin bir nefes alıp verdi. Babasının sözleri kulaklarında çınlıyordu. İçinin daraldığını hissetti ve adımlarını hızlandırdı. Ayağındaki topuklular canını acıtıyordu ama bu acı kalbindeki acıdan daha katlanılabilecek türdendi. Önüne ilk çıkan bara girdi ve barmene yaklaşıp bir viski sipariş verdi.

Barmen viskiyi hazırladı ve karşısında oturan kızın yeşil gözlerini yakalamaya çalıştı. "Sanırım kötü bir gün."

Sasha başını salladı ve önüne konan içkiyi bir dikişte içti. "Bir tane daha."

Barmen bir viski daha hazırlayıp kızın önüne koydu. "Sevgilin mi kazık attı?"

Sasha göz devirdi. Asla bir adama minnet edecek bir kadın olmamıştı. Başını iki yana salladı ve önündeki içkiyi iki dikişte bitirdi. Sarhoş olmanın içinde bulunduğu duruma bir faydasının olmayacağını biliyordu ama kafasındaki düşüncelerden kurtulmaya çalışıyordu. "Yine."

Barmen hoşnutsuz bir şekilde kıza baktı. "Fazla hızlı gidiyorsun."

Sasha adama baktı. Esmerdi ve koyu kahve gözleri loş ışıkta parlıyordu. "Boşaldıkça doldur," dedi ve barmen onun dediğini yaptı. Bardak boşaldıkça adam yenisini dolduruyordu. Sasha iç geçirdi. Kalbi hızlı atıyordu ve başı dönüyordu. Çalan müziği artık duymuyordu.

"Sana bir kahve yapsam iyi olur," dedi barmen ve tezgahın diğer tarafına geçti.

Sasha gözlerinin bulanıklaştığını hissediyordu ve çok geçmeden hüngür hüngür ağlamaya başladı. Annesinden, babasından hatta bu iğren New York'tan nefret ediyordu. "Her şeyden nefret ediyorum," diye bağırdı ve başını bar masasına koydu.

Barın diğer tarafındaki merdivenlerden bir adam indi ve bara yaklaştı. Barmen onu görünce elindeki işi bırakıp hemen ona ilerledi. "Efendim ne alırsınız?"

"Bir tane bira Frank," diye yanıtladı ve yan taraftaki kıza baktı. Bar neredeyse boşalmıştı. Üç dört kişi anca vardı. Barmene bakıp "Bu ne olacak? Mekanımda bu tarz şeyleri istemediğimi biliyorsun," dedi sert bir tonla.

Barmen hazırladığı birayı patronunun önüne koyup kahveyi de kızın önüne koydu. Kızı kolundan dürttü. "Hadi kalk."

Sasha mırıldandı ama barmen hâlâ dürtmeye devam ediyordu. Başını zar zor kaldırdı ve başına giren ağrıyla yüzünü buruşturdu. Gözlerini tamamen açtığında biraz ayılmıştı ama hâlâ kanı kaynıyordu. Önündeki kahve bardağına baktı. Ayağa kalktığında sendeledi ve tam düşecekken güçlü kollar tarafından tutuldu. Başını kaldırıp onu tutan kişiye baktı.

Adam kaşlarını çattı bu kızı bir yerden tanıyordu ama tam olarak nerden tanıdığını kestiremiyordu. "İyi misin?"

Sasha başını iki yana salladı. "Hayır."

"Adın ne?"

Sasha bakışlarını adamdan ayırmadı. "Sasha."

Adam, Sasha'nın gözlerine baktı. "Seni taksiye bindirsem evine geçebilir misin?"

GECENİN ŞARKISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin