2- Hayatımın Aşkı

758 27 0
                                    

"Ne çıkmaz sokaklar gördüm, ne diyarlar gezdim durdum kaybolmadım sendeki kadar..."


Salak bir gülümsemeyle gözlerine dalmıştım ki, Cenk gelip tüm ortamı dağıtmıştı. Zümrütler tarafından usulca ayağa kaldırıldım. Cenk' yan yana duruyorlardı, ne kadar çok benziyorlardı. "Derin iyi misin?" Kafamı salladım. "İyiyim." Birbirlerine baktılar. "İyi ki sen vardın yanında ikiz." dedi sırtını sıvazlayarak.

İkiz!?

Şaşkınlığımı yüksek sesle belirtmiş olmalıyım ki Cenk lafa atladı. "Evet Berk benim ikizim, sabah bahsetmiştim Almanya'dan henüz geldi diye dinlemiyor muydun yoksa?" dedi şakaya vururcasına ama gerçekten dinlemiyordum. 

Ee ne olacaktı şimdi?

Akşam içinki heyecanım Cenk'ten çok Berk içindi. Şu tuhaf his, hala geçmemişti. Sevgilisi olduğu gerçeği bile, hiçbir kaygı yaratmıyordu bende. Çok rahattım ve bu rahatlığı neye borçlu olduğumu bilemiyordum. Kısa yırtık kot şortumu giydim. Üzerime de bol düşük kol tişörtümü. Herşeyim hazır olduğunda Cenk'in beni almaya gelmesini beklerken Mert'i arayıp durumu anlattım.

"Hala umutlu çocuk sizden Derin. Bir bırakmıyorsun ki beni şunu iyice bir benzeteyim!" Tırnağımı ağzımdan çekip konuştum. "Saçmalama Mert, zaten çocuğa üzülüyorum bir de benim yüzümden dayak yesin istemem." Bir an beklemeden cevap verdi. "Zaten kötü hissedeceğini bildiğim için birşey yapmıyorum ya. Sen emin misin, gidecek misin?" Tabiki gidecektim, Berk'in onun hayatının aşkı olduğumu anlaması lazımdı. "Evet, eminim. Arkadaşça olduğunu Cenk kendisi söyledi zaten." Bu sefer cevap vermekte gecikmişti. "İstersen seni ben bırakayım Ha?" Sözüyle kapı çaldı. Tam zamanı! "Hayır Cenk geldi bile! Hadi kapıyorum portakalım." dedim ve cevabı beklemeden kapadım.

Kapıyı açtığımda Cenk'i değil de Berk'i görmüştüm ve tam arkasındaki arabadan bana tatlıca gülümseyip el sallayan cici ve bir o kadar yelloz kızı, kızın saçları omuzlarına geliyordu. Sarışındı, dudağının hemen yanında gamzesi vardı. Mini siyah eteği, beyaz askılı tişörtü ve siyah platformlu ayakkabılarıyla iğrenç olmuştu. Ah kimi kandırıyorum? Hatun taş gibiydi. Çok üzülerek söylüyorum ki Berke gayet yakışan bi kızdı.

Ama bu benim yine de umrumda olmamıştı. Sanki yıllardır aradığım ruh eşimi bulmuştum da, onun da bana şu hisleri hissedeceğinden emindim. Sonunda hayal kırıklığı olan bir hayali reddediyor gibiydim. Berk'le mutlu olmaktan başka bir ihtimalin düşüncesine dahi yer vermiyordu beynim. Bu çok çok tuhaftı.

Çantamı kaptığım gibi kapıyı çekip arabaya bindim."Merhaba ben Merve Berk'in sevgilisiyim." dedi ve 'onu ben kaptım sürtük' başlıklı gülüşünde tek tek kırmak istediğim otuz iki dişini öne serdi. Tebessüm ederek "Derin bende memnun oldum" dedim dişlerimin arasından. "Cenk'in sevgilisinin sanırım" Derin bir nefes aldım. Alnımda 'dikkat cenkin sevgilisidir' falan mı yazıyordu? "Eski, eski sevgilisiyim " dedim.

Yol boyunca kimse tek bir kelime etmedi. Eve geldiğimizi, Berk'in centilmenlik yapıp kapımı açmasıyla anlamıştım. O egoula bu centilmenliğe çok şaşırmıştım. Aşağı inip kapımı kapattım. Berk sevgilisiyle el ele tutuşmuş bir şekilde önden gitti. Bende sap gibi arkalarından yürüdüm.

Berk'in zile basmasıyla Cenk kapıyı açtı." Hoşgeldiniz " Berk Merve ile birlikte hemen koltuğa geçtiler. Cenk kapıyı kapattı ve bana döndü gözlerimin içine bakıyordu. Sessizce bana yaklaşıp yanağımdan öptü kulağıma fısıldayarak."Geldiğin için teşekkür ederim." Hiçbir şey söylemeden salondaki ikili koltuğa oturdum. Cenk'te hemen yanıma geçti.

| DERİN |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin