Berk Ulus
Kendimi suç üstü yakalanmış gibi hissediyordum, aslında bu kız hep böyle hissetmeme sebep oluyordu. Soruyu sorduğu an gerçekten bir pişmanlık hissetmiştim ama neye olduğuna emin değildim, mahvetmekten neyi kast ettiğine de emin değildim. Hiç bir suçu yokken adının çıkmasında istemesem de bir payım vardı ama bundan bahsettiğini sanmıyordum. Cenk'le olan ilişkisinin bitişi şu an taktığı en son şey bile değildi onu da biliyordum. Geriye, tek bir şey kalıyordu. Bunu da bana aşık olduğunu bilmemden gelen bir cesaretle düşünüyordum ki, ona Cenk'le ilgili gerçeği başından anlatsam, böylece her olayda ikizimin sevgilisi diye adlandırmak zorunda kalmasam, kısaca aramızda bir engel olmamış olsa ya da onun güvenini kırmamış olsam, ne olurdu? Evet, onun merak ettiği buydu. Daha doğrusu onun merak ettiği bunun cevabını benim de düşünüp düşünmediğimdi.
Ben pek düşüncelerle intihar eden bir tip değildim.
Bir yerden başlamak gerek diye düşünüp, az önce Derin'e sulanan erkeklerin tek tek hesabını dürmeye gittim. Sonuçta masumdu, kimseyi aldatmamıştı. Üstelik kandırılmıştı. Bunu hak etmiyordu.
Derin Özer
Eve vardığımda kimseye gözükmeden hızla odama çıkıp kapıyı sertçe kapatmıştım. Gürültünün etkisiyle Mert yatağımdan hızla kalkmıştı. Burada ne işi vardı? Sordum. "Mert, ne yapıyorsun burada?" Kafasını hafif hafif sallayarak yanıma geldi. "Evinde olmamı bu kadar ilginç bulacağını bilseydim gelmezdim Derin." Çantamı koltuğa fırlattım. "Bir kaç gündür adam akıllı görüşemedik, bu gün olanlar..." Boğazını temizledi. "Bundan sonra da görüşmeyiz." Gözlerimi kısarak idraak etmeye çalışıyordum. "Merve seninle görüşmemi istemiyor." Demesiyle daha da sinir olmuştum. Yanımdaki rafa uzanıp bana doğum günü hediyesi olarak aldığı kar küresini sallamaya başladı. "Ha ciddi ciddi birliktesiniz demek! Sende minik bir köpek gibi onun dediklerini mi yapıyorsun yani Mert?" Sinirle hediyemi yere çarpmasıyla paramparça olmuştu. "Laflarına dikkat et Derin." Parçalara uzanıp toparlamaya çalışmıştım. O hediye benim için çok anlamlıydı. "Sen kendinde misin Mert? Çok saçma davranıyorsun." Demiştim sakince ona dönmeden. Gözlerimin dolduğunu görmesini istemiyordum. Beni dirseğimden kavrayıp ayağa kaldırdı. "Berk'ten uzak dur demiştim." Gözlerimi görmüştü, sinirinin sebebi anlaşılmıştı, ama bu kadarına hakkı yoktu. "Onun, hayatımın aşkı olduğunu söylemiştim." Kendime şaşırarak hala emin konuşuyordum. "Tamam Cenk'i sevmediğini biliyorum ama onu aldatman şart mıydı Derin? İnsan gibi ayrılıp sonra istediğin boku yiyemez miydin?" Sinirden saçlarımı çekiştiriyordum. "Sen! Sen bana sormadın bile Allah'ın cezası! Gerçek mi bu demedin bile!" Ağzını açıp kapadı, kolumu bıraktı, ceketini aldı. "Kendine iyi bak Derin." Dedi ve 'sende' dememi beklemeden kapıyı çekip çıkmıştı.
Bu rüzgar neydi böyle? Ulus kardeşleri çok rahat (Berk acı veriyordu) hayatımdan çıkarabilirdim ama Mert? Beni asla başka birine tercih etmezdi, beni asla seçimlerim için yargılamazdı. O bu güne kadar hep beni seçmişti. Hiç benden gitmemişti. Mutlu olmama yüzyıllar varmış gibi hissediyordum. O kadar yaşamazdım. Bunu, atlatmalıydım. Sonra elbet her şey düzelecekti.
Biraz dinlenip aşağı indiğimde annem Tugay Amca ve Berkay film izliyordu. Rahatsız etmemek için sessizce Berkay'ın yanına kuruldum. Bana doğru eğildi. "Mert çok sinirliydi." Cevap vermeyip kafamı sallamakla yetindim. Berkay, o gece olanları hatırlamıyordu çünkü aksini iddia eden hiç bir harekette bulunmamıştı. Sürekli iyi olup olmadığımı sorması dışında her şey normaldi. En son "Berkay, gerçekten iyiyim." diyerek gözlerine baktım inanması için.
Sahiden iyi değildim. Mutlu olamıyordum. Yani olsam bile bunlar anlık oluyordu. Ben mutlu kalamıyordum. Tüm mesele buydu.
Üç Gün Sonra
ŞİMDİ OKUDUĞUN
| DERİN |
Teen Fiction"Kaybetmeye sıfırdan başladın ufaklık, eksilere düşüyorsun." *** Acı çekiyordum, anlam veremiyordum ve derin bir boşluktaydım. Ama ne boşluk... Yine bir anda, boşluktan düştüğüm bir an da, sanki beni bir kara delikten kurtarır gibi aralamıştı kapıyı...