"Ben de delirebilirdim, yoldan çıkabilirdim yapmadım, kıyamadım sana..."
Oradan kimseye görünmeden uzaklaştım. Eve gelip hazırlandıktan sonra annemin gözlerini ovuşturarak odasından çıktığını gördüm. Belli ki gece eve gelmediğimden dahi haberi olmamıştı. Olsun en azından hesap vermekten yırtmıştım. "Nasılsın kızım?" demesi, arayı soğutmamak için tekrarladığı bir cümleydi işte sadece. "İyi anne sen?" dedim cevap vermesini ve bir an önce bu evden çıkmayı istiyordum. "İyi. Kahvaltı yaptın mı?" diye sorduğunda çoktan kapının önüne gelmiştim. "Okulda yaparım" Diye cevapladım.
Çok tuhaf günler geçiriyordum. Yaşadıklarım herkesin başına gelebilecek şeyler değildi ve zordu. Geriye hiçbir şey kalmamıştı sanki. Hayata karşı bir kez daha yenilmiştim ve bunun bir telafisi yoktu. Nasıl sarhoş olana kadar içme hatasına düşmüştüm? Hemde tam Berk'ten olumlu bir atak hissetmişken...
Telefonumun zil sesi, düşüncelerime bir son vermişti. "Cenk" Hemen cevapladı. "Beni görmeden çıkmışsın, iyi misin Derin?" Boğazımı temizledim. "İyiyim, sadece okula geç kalmak istemedim." Diye aklıma gelen ilk şeyi söyledim. "Hatırlıyor musun bilmiyorum ama biz, dün," Hayır bunu bir kez daha duymak istemiyordum. "Evet, evet Cenk baksana ben okula geldim, sonra görüşürüz oldu mu kapatmam lazım."
Okulun önüne geldiğimde, gördüğüm ilk kişi Mert'ti sanırım beni bekliyordu ve bir anda her şeyin üstesinden gelebileceğime dair bir inanç oluşmuştu içimde. Direkt boynuna sarılıp kollarını belime dolamasını bekledim. Yeni dank etmişti, ona hiç haber vermemiştim. "Sen telefonu neden yanında taşıyorsun Derin? Kaç kere aradım seni haberin var mı?" Kaşlarımı büzerek mırıldandım. "Üzgünüm. Çok şey yaşandı." Yanağımı okşadı "Ne olmuş benim mıncırığıma?" Tam cevap verecekken Mert'i arkasında duran Berk'i fark etmem çok sürmemişti. Bizim hareketlerimize odaklanmış, sikici bakışlarıyla gözünü bile kırpmadan bizi izliyordu. Göz göze gelmemizin ardından, bakışları sadece bana odaklandı. Uzun uzun kesiştikten sonra Mert arkasına baktığımı fark etmiş olacak ki kafasını arkasına döndürdü. Berk'i baştan aşağı süzdükten sonra bana bakıp "Ne yani Cenk'ten bir tane daha mı?" Üzgün bir ifadeyle dudağımı büzerek kafamı salladım. "İkiziymiş. Almanya'dan yeni gelmiş." ikimizde arkamızı dönmüş Berk'i kesiyorduk. Bunu bize doğru geldiğinde fark etmiştim. Mert'i geçip benim yanımda durdu. Bunların hepsi okulun önünde gerçekleşiyordu, umarım birisi bir delilik yapmazdı. Berk'in elleri kotunun cebinde, baş parmaklarını çıkarmıştı. Ağırlığını tek ayağına vermiş, yeşil gözlerini fal taşı gibi açmıştı. "Bir sorun mu var?" dedi Mert. Berk'in bakışlarından rahatsız olmuştu. "Evet. Var. İkizimin sevgilisiyle böyle içli dışlı olamazsın!"
Cenk'te kıskanç biriydi ama Berk kıskanınca kendinden geçiyor gibiydi. Mert sorar bakışlarını bana yöneltti. "ikizimin sevgilisi" lafına takılmıştı. Mert'i çok iyi tanırdım. İmayla gülümsedim. "Biz, dün, Cenk'le barıştıkta.." Kaşlarını şaşkınlıkla kaldırıp kafasını salladı. Az sonra yanımıza Cenk'te geldi. Daha fazla bekletmeden Berk'e döndüm. "Cenk Mert'le aramdaki dostluğa karışmıyor, değil mi Cenk?" söylediklerimi doğrulaması gerektiğini anlayacağı bir bakış attım. Kafasını salladı. Berk'e baktı ve "Onlar arkadaşlar --bizi süzdü-- Çok iyi arkadaşlar." dudaklarından bunlar çıkıyordu ama içten içe kıskandığının farkındaydım. Mert'le çok yakın duruyorduk, Cenk ikimizi daha iyi süzme fırsatını bulmuştu. "Hoş geldin." dedi ve Mert'e küçük bir tebessüm ederek benim yanıma yaklaştı. Koluyla belimden kavradı ve beni kendine çekti. Artık Mert'le o kadar yakın durmuyorduk. Cenk elini belimden çekip omzuma attı. Bu durumda rahatsız olsam da, yapacak pek bir şeyim kalmamıştı.
Mert'le hiç durmadan dertleşmek istiyordum. Hiçbirşey yapmadan, sadece dertleşmek.. Bunları düşündükçe dayanamıyordum. Artık çok sıkılmıştım. "Gitmem lazım.." diyerek Mert'i bileğinden kavrayıp peşimden sürükledim. Bir bana, bir de yanından geçen liseli kızlara bakıyordu. Sorup sormamakta gidip gelerek sormaya karar verdiğinde yürümeyi bıraktı ve kolumdan tuttu. "Olanların hepsini bilmek istiyorum Derin. En küçük detayına kadar." Dudağımı büzdüm. "Kötü olan da bu, hatırlamıyorum." dedikten sonra kolundan çekiştirererk her zamanki parkımızdaki banka oturttum ve karşısına geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
| DERİN |
Teen Fiction"Kaybetmeye sıfırdan başladın ufaklık, eksilere düşüyorsun." *** Acı çekiyordum, anlam veremiyordum ve derin bir boşluktaydım. Ama ne boşluk... Yine bir anda, boşluktan düştüğüm bir an da, sanki beni bir kara delikten kurtarır gibi aralamıştı kapıyı...