Bugün tatildi. Bir yere geç kalma gibi bir sorunum yoktu ama nedense uyuyamıyordum. Elimle masaya doğru uzandım ve telefonu elime aldım. Saat daha sekizdi.
"Başka zaman olsa uyku diye ölürsün Lisa.."
Homurdanarak yorganı ittim ve yatakta gerindim. Yataktan kalkarak mutfağa girdim.
Ne yesem diye düşünürken aklıma ramen gelmişti! Dün yiyemediğim rameni şimdi yiyebilirdim sanırım. Annem çalıştığı için ev boştu ve tek başıma bir şeyler yemeyi sevmiyordum.
Paramı alarak montumu giyindim. Saçlarımı sıkıca bağlayarak ayakkabılarımı giydim. Kaşkolumu alarak kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Sabahın erken saatleri olduğundan olsa gerek etrafta kimse yoktu.
Rüzgârdan korunmak için şapkamı kafama çektim ve ellerimi ceplerime koydum. İlerlediğim yolda marketi görmemle sevinerek kollarımı havaya kaldırdım.
Her sevindiğimde bu hareketi yapmam belki garip gösteriyordu beni ama umrumda değildi. İçeri neşeyle girerek ramen aldım ve ön tarafa geçtim. Tabağımı hazırlayarak masaya koymak için arkamı döndüm.
Bu çocuk şaka gibiydi. Arkamı dönerek başka yere geçecekken bana seslendi.
"Lisa?"
Mutsuzdum.. Bu ikinciydi..
"Neden burdasın?"
"Ne? Ahh şeyy.. Gidiyordum bende tam."
Elimdeki ramene baktı. İnanmamış görünüyordu.
"Benden kaçıyor gibisin daha çok."
Bunu fark etmen güzel şimdi beni ramenimle baş başa bırakır mısın demek bu kadar zor olmasaydı keşke..
"Hayır! Hah senden neden kaçayım ki.." Rameni masaya koyarak yanındaki sandalyeye oturdum. Çubukla karıştırarak yemeye başladım. Hızlı yiyordum ve ağzımın yandığını hissediyordum.
"Sakin ol. Ramenin kaçmıyor."
Bitirdiğimde ayağa kalktım ve ramen tabağımı çöpe atarak çıkışa doğru ilerledim. Su alarak kasadan parasını ödedim ve hızla marketten çıktım.
Dışarı adımımı atar atmaz ellerimle ağzıma yelpaze yapıyordum. Hızlı yiyeceğim diye ağzımı yakmıştım. Suyu açarak tepeme diktim. Biraz olsun acısının azalmasıyla rahatlarken karşıdan gülerek beni izleyen Jungkook'u gördüm.
O anın şokuyla su boğazıma durmuştu ve suyu dışarı püskürtmüştüm. Öksürürken kendime gelmeye çalışıyordum. Sırtımda hissettiğim el ile sıçradım.
Jungkook sırtımı sıvazlıyordu. Ne çabuk gelmişti yanıma..
"Kim dedi sana bu kadar hızlı yiyerek ağzını yak diye.. "
Biraz olsun geçmişti. Doğrularak Jungkook'a doğru baktım. Ne diyeceğimi bilmiyordum.
"İyi misin biraz daha?"
"Ah şey evet iyiyim. Ve ağzımı yakmadım sadece çok susamıştım."
Gülerek önüme geçti ve montumun şapkasını kafama doğru çekti. Kaşkolumu çözerek tekrar bağladı. Ardından yüzüme doğru eğildi.
"Hava soğuk. Sıkı giyin."
Geri çekildi ve ellerini ceplerine soktu.
"Yarın okulda görüşürüz Lisa." Tekrar gülümseyerek arkasını döndü ve uzaklaştı.
Bense şaşkın bir ifadeyle uzaklayışını inceledim.
şey benim klavye biraz özürlü o yüzden yanlış yazdığım yerleri söyleyin jshfkdiff
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLATONİK :LisKook:
FanfictionPlatonik olmak değil seninle olmak istiyorum. Aslında bakarsan ben seni istiyorum.. ⇀16.12.2017 23.01.2018↼