Gergindim. Ellerimden kayıp düşmek üzere olan telefonumu tekrar kendime çevirdim. Ve tekrar aradım. Bir şey olmuş gibiydi.. Bu durum beni korkutuyordu. Telefonumu açmamazlık etmezdi hiç. Birden böyle olması beni tedirgin etmişti.
'Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamı..'
Telefonu tekrar kapattım ve defalarca attığım mesajlara bir mesaj daha ekledim.
Lisa
Anne beni endişelendiriyorsun.Aç artık şu telefonu lütfen.
Delirmek üzereyim aç artık!
Yine cevap yoktu. Ne aramalarıma ne de mesajlarıma cevap veriyordu..
Gözlerim yavaş yavaş kapanırken son kez pencereden dışarı baktım.
Belki de önemli bir işi çıkmıştı? Ya da işte uyuya kalmıştı?Sabah ışıkları odaya yayılırken gözlerimi yavaş yavaş açtım. Aklıma annemin gelmesiyle hızla ayağa kalktım ve seslenerek odasına girdim.
Evin her yerine bakmıştım. Hala gelmemişti.Montumu aldım ve ayakkabılarımı giydim. Kapıyı açtığımda karşıdaki duvara yaslanmış Jungkook'la karşılaştım. Kolundaki saate bakarak kaşlarını çattı.
"Fazlasıyla geç kaldığını düşünüyorum."
Yüzümdeki ifadeyi görene kadar her şey iyiye gidiyordu. Onun da yüzündeki ifade tamamen silinmişti. Çenemden tutarak yüzüme endişeyle baktı.
"Sorun ne? Neden böylesin??"
Gerçekten berbat haldeydim sanırım.
"Jungkook.. annem iyidir değil mi? Son zamanlar eve hiç gelmiyor. İşte uyuya kalmıştır değil mi?"
Bir süre konuşmayınca aklıma ilk gelen şey onu tekrar aramaktı. Belki bu sefer telefonuma cevap verirdi. Numarasına basarak kulağıma tuttum. Yine cevap vermiyordu. Tekrar deneyecekken Jungkook elimden tutarak durdurdu.
"Önce sakin ol Lisa."
Kapıyı kapatarak şapkamı başıma taktım.
"Olamam. Polise gideceğim." Hızla ilerlememle Jungkook arkamdan bana yetişmeye çalıştı.
"Beni de bekle!"
Tam otobüse binecekken telefonumun çalmasıyla durdum. Annem arıyordu. Otobüs uzaklaşırken umursamayarak hızla telefonu açtım.
"Anne!? Nerdesin sen? Neden aramalarıma ve mesajlarıma cevap vermiyorsun??"
Bir süre ses gelmeyince konuşmaya devam ettim.
"Anne!
Neden konuşmuyorsun? Lütfen bir şeyler söyle ...""Kızı olduğunu bilmiyordum."
Annemin sesi değildi.. Kalın ve ürkütücü bir sesi vardı.
"Kim.. Kimsiniz?"
Telefonun elimden alınmasıyla başımı kaldırdım. Jungkook'un da benimle beraber olduğunu unutmuştum.
Bir şeyler söyleyecekken susmayı tercih etmişti. Ne yaptığını anlamamıştım. Ama yüzündeki şaşkınlık ifadesini anlamak zor değildi. Ellerini yumruk yaparak gözlerini kapattı. Sinirli görünüyordu.
Telefonu kapatarak elime bıraktı.
"Lisa.. polise gitmiyoruz."
"Ne? Jungkook ciddi olamazsın! Annemin telefonunu kim olduğu belirsiz biri açıyor ve polise gitmiyoruz.
Sence bu mantıklı mı?""Gitmiyoruz dedim. Sen okula git. Benim yapmam gereken şeyler var."
Neden böyle konuşuyordu? Anneme zarar gelirse bunun bedelini ödeyemeyeceğini bildiği halde nasıl bu kadar bencil olabilirdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLATONİK :LisKook:
FanfictionPlatonik olmak değil seninle olmak istiyorum. Aslında bakarsan ben seni istiyorum.. ⇀16.12.2017 23.01.2018↼