1.2

4K 310 130
                                    

Yeni yıl hediyem olsun 🌼

~Jungkook~
Elimdeki kahveyi masaya bırakarak yatağa oturdum. Bugün olanları düşündükçe gülümsüyordum. Kalp atışları hoşuma gitmişti. Tekrar gülümsedim ve iç çektim. Son zamanlar sürekli gülümsüyordum. Bunun nedeni Lisaydı sanırım.

Sekiz yaşındayken babamla nedenini bilmediğim bir sebepten dolayı buradan gitmiştik. O zamanlar Lisa'yı tanımıyordum. Bir hafta önce AeRa'ya onu araştırması için rica ettiğimde uzun süre burada yaşadığını öğrenmiştim. Onunla hiç tanışmamış olmam garibime gidiyordu.

Titreyen telefonumla düşüncelerimden ayrıldım. Telefonu çıkararak kahvemi elime aldım ve duvara yaslandım.

Babam arıyordu. Yine Amerikaya dönmem için ısrar edecekti. Ya da AeRa evlilik meselesini ona anlatmıştı. Telefonu açarak dişlerimi sıktım ve telefonu kulağıma tuttum.

-Benim biricik oğlum~ Nasılsın?

Alaycı bir konuşması vardı ve bu sinirlerimi bozmuştu. Hangi evlat babasını itici bulurdu ki?

-Ne istiyorsun? Yine Amerika meselesi mi? Ben senin kuklan değilim. Farkında değilsin belki ama ben artık on sekiz yaşındayım baba.

-Neden kızıyorsun? Sadece sana küçük bir süprizim var. Bu yüzden aradım.

-Süpriz?

-Yakında öğreneceksin. Hem sesini duymak istedim. Neden? Yapamaz mıyım?

Göz devirerek gözlerimi kapadım. Ses tonu bile sinirlenmeme sebep oluyordu. Onun yüzünden annemi hala bulamamıştım. O zamandan beri ona karşı böyleydim. 

-İyi geceler baba.

Telefonu kapattım ve elimdeki kahveyi masaya bıraktım. Yatağa uzanarak tavanda gözlerimi gezdirdim. Aklıma sürekli gelen annem... Gözlerimin dolmasına izin vermeden gözlerimi kapattım ve bir an önce uyumayı diledim.

*.*.*.*

Dışarı çıkarak Lisa'nın evine doğru bakındım. Neden hala çıkmamıştı? Hasta mıydı? Duvara yaslanarak beklemeye karar verdim. Oldukça sabırsız biriydim. Çıkmayacağını anladığımda kapıya doğru yaklaştım ve zile bastım. Kapıyı geç de olsa annesi açmıştı.

"Lisa bugün okula-"

"Lisa çoktan çıktı."

Hafif gülümseyerek teşekkür ettim. Arkamı döndüğümde bana seslenmişti. Ona doğru dönerek söyleyeceklerini bitirmesini bekledim.

"Jungkook... Lisadan mı hoşlanıyorsun?"

İçimde garip bir his oluşmuştu. Utanç? Korku? ... Annesinin yüzünde ciddi bir ifade vardı. Bu gergin ortamı bozmam gerektiğini düşünerek abartılı bir şekilde güldüm ve kafamı olumsuz yönde salladım.

"Hayır! Hayır! O benim sadece arkadaşım yani biz sadece arkadaşız!"

Annesinin yüzündeki ifadesi hala aynıydı. Gülmem işe yaramamıştı anlaşılan. Hiçbir tepki vermeden içeri girip kapıyı kapattı. Garip biri de olsa Lisa'nın annesiydi. 

*.*.*.*

Okula yaklaşırken onu görme umuduyla bahçede göz gezdirdim. Belki hava soğuk olduğu için dışarı çıkmamıştı. Okula girerek merdivenlerden çıktım. 

Sınıfa girdiğimde sırasında uyuyan Lisaya baktım. Gerçekten uyuyor gibiydi. Ona doğru ilerleyerek elimi cebimden çıkardım. Saçlarına dokunmak istiyordum. Tam dokunacakken durdum. Aklıma Lisa'nın annesine söylediğim şeyler gelmişti. 

~O benim arkadaşm yani biz sadecd arkadaşız!~

Arkadaşlar birbirine dokunamazlar mıydı? Hem arkadaş arasında olurdu böyle şeyler değil mi? 

Gülümseyerek tam saçlarını dokunacakken sınıf başkanının bağırmasıyla irkildim. Kötü bir şey olmuş gibiydi. Lisa da birden kafasını kaldırmıştı. Uykulu gözlerle elime ve bana bakıyordu. Gülerek elimi çekerek kendi saçlarımı karıştırdım ve başkanın söyleyeceklerini dinlemek üzere ona döndüm.

"Müdür bugün atılmış! Sanırım yeni biri gelecek."

Herkes söylenirken Lisa ayağa kalktı.

"İyi ama o çok iyi biriydi. Bu nasıl olur??"

"Bilmiyoruz.. Bekleyip göreceğiz."

Sınıftakiler birbirleriyle konuşuyor ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Okulun her yerine yayılan anons sesiyle başımı kaldırarak kaşlarımı çattım.

----Bütün öğrenciler bahçeye çıksın!---- Tekrar ediyorum bütün öğrenciler bahçeye çıksın!----

Sınıftakiler birer birer çıkarken içimde garip bir gerginlik oluşmuştu. Lisa'nın sesiyle ona döndüm.

"Jungkook.. Duymadın mı anonsu?"

"Duydum.."

"Aklın bir karış havada! Gidelim hadi."

Montunu giyerek kolumdan çekiştirdi. Aşağı indiğimizde herkes tedirgin bir şekilde birbirleriyle konuşuyordu. Tek yaptığım Lisa'nın çekiştirdiği yöne doğru ilerlemekti. Sıranın ortalarına doğru geçtiğimizde ellerini birbirine sürterek ısıtmaya çalışan Lisa'ya baktım.

Çok masum görünüyordu. Isıtmasına yardımcı olmak için ellerini ellerimin arasına aldım. Şaşkın bir ifadeyle yüzüme baktı. 

"Oh! Ellerin sıcacıkmış. Nasıl bu kadar sıcak olabilir?"

Ellerimi yüzüne sürterek yanaklarını ısıtmaya çalışıyordu. İster istemez bu hareketi gülmeme sebep olmuştu. Karşıdan gelen sesle Lisa da dahil herkes benim gibi karşıya bakmıştı.

Bir süre kendime gelememiştim.

"B.. Baba?"

Kendini tanıtıyordu.. Neler oluyordu?? 

"Okulumuzun huzuru ve devamlılığı için çalışacağım. Öncelikle bu okulun müdürü olmadığımı belirtmek istiyorum. Okulun tapusu valiliğe devredilmişti. Bende gönüllü olarak almaya karar verdim."

Kimse konuşmuyordu. Bu adam ne yapıyordu böyle??? Delirmek üzereyken bana baktığını fark ettim. Alaycı bir gülümsemesi vardı.  Daha sonra kürsüden inerek içeri girdi.

"Gönüllü? Silah zoruyla almış gibi duruyor."

"İyi ama neden böyle bir okulun tapusunu almak istedi ki?"

"Bu yüzden mi dışarı çıktık? Çok saçma."

"Seni serseri bu konuşmayı okul çıkışı da yapabilirdin."

"Aghh üşüyorum hadi gidelim."

"Oğlu bu okuldaymış. O yüzden tapusunu aldığını söylüyorlar."

Etraftakilerin konuşmalarını dinlerken Lisa'nın bana seslenmesini duymamıştım. 

"Jungkook! Duymazdan mı geliyorsun gerçekten duymuyor musun?"

"Ahh özür dilerim Lisa."

Uzun süre yüzüme bakarak iç çekti.

"İyi misin? Şey... Gergin görünüyorsun."

"Ne? Ah Sorun yok! Hadi gidelim."

Kolundan tutarak okulun kapısına doğru ilerledim. Gergin değildim denemezdi ama bunu neden yapmıştı? Sürekli karşıma çıkmasından bıkmıştım...

PLATONİK :LisKook:Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin