Ve yine günlerden bir gün okuldaydım. Öğle arasıydı ve kantinde çikolatalı süt içiyordum. O kadar lezzetliydi ki bazen kutusunu bile yiyesim geliyordu.
Gözlerimi kapatarak çikolatalı sütümün keyfine bakarken sandalye gıcırtısı duydum. Gözlerimi açtığımda karşımda gergin bir Jungkook vardı.
"Sen kimsin?"
Birden sorduğu bu soruyla kaşlarımı çattım.
"Ne?"
Çikolatalı sütümü elimden alarak masaya koydu.
"Beni çocukluğumdan itibaren tanıyor musun?"
Birden bu soruyu duymamla öksürerek ayağa kalktım. Tam gidecekken kolumdan tutarak kantinin çıkışına doğru ilerledi. Bazen gücünün farkında olmuyor ve canımı yakıyordu.
"Çikolatalı sütüm..?" Masanın üzerinde kalmıştı... Kızgındım. Ama Jungkook daha kızgın gibiydi.
Beni hiçbir şekilde duymuyordu. Dışarı çıkmıştık ve ben üşüyordum. Üzerimde montum yoktu sadece okul gömleğim vardı. Okulun arka taraflarına doğru ilerledik ve beni kenara çekerek kantinde yarım kalan sorularını sormaya devam etti.
"Annemi tanıyor musun? Uzun zamandır o mahallede yaşadıysak biliyor olmalısın."
Çenem soğuktan titrerken Jungkook'la göz göze gelmemeye çalışıyordum. Diğer hallerine göre oldukça sinirliydi.
"Cevap versene neden susuyorsun??"
"Jungkook.. neyden bahsettiğini bilmiyorum."
Gözleri dolmuştu. Yanlış bir şey mi söylemiştim?
"Yalan söylüyorsun. Burdan ayrıldığımda 8 yaşımdaydım. Ama annem hep buradaydı. Biliyor olmalısın..."
Bir süre ne cevap vereceğimi bilmeden yüzüne baktım. Sinirden çene hatları kasılmıştı.
"Boşversene.."
Hızla arkasını dönerek yanımdan uzaklaştı. Geriye soğuktan titreyen ben kalmıştım..
Jungkook bunca zaman o mahallede yaşadığımı nerden öğrenmişti bilmiyordum. Ama garip şeyler oluyordu.
Çaresiz bir şekilde arkamı döndüğümde beni izleyen AeRa'yı gördüm. Bu kızda şüpheli bulduğum şeyler vardı. Bakmayı keserek merdivenlere doğru ilerledi. Gidene kadar dik dik bakmıştım.
Okula girdiğimde garip hissediyordum. Kalbim kırılmış gibiydi. Bir şeyler acı veriyordu.
Sınıfa girdiğimde Jungkook sıraya yatmış bir şekilde duruyordu. Yanına giderek omuzuna dokundum.
"Jungkook.. iyi misin? Yalan söylememiştim. Gerçekten neyden bahsettiğini bilmiyorum.."
Beni duymuyor gibiydi. Sırama oturarak iç çektim. Çıkış zili çaldığında bile yüzüme bakmamıştı. Okulun son dakikalarına kadar yaptığı tek şey sırasında uyumaktı.
Sınıftaki herkes giderken bende çantamı alarak onlara katıldım. Jungkook'u görmek umuduyla etrafa bakındım ama göremedim.
Kafamı eğerek montumun şapkasını kafama çektim. Ellerim ceplerimde ilerliyordum. Duvar başında biriken karı görmemle elimi uzattım ve avuçlayarak sıktım. Mutsuzdum..
Marketin önünden geçerken cebimden paramı çıkardım. İçeri girerek çikolata bölümüne baktım. Bir tane aldım ve kasaya doğru ilerledim. Çikolatanın parasını öderken ön taraftaki kişi dikkatimi çekmişti. Deri ceketi Jungkook'u andırıyordu.
Ve bu tahminimde yanılmamıştım. Jungkook okuldan çıkar çıkmaz buraya gelmiş olmalıydı. Birden ayağa kalkarak bu tarafa doğru gelmesiyle önüme döndüm. Beni fark etmişti sanırım.
Çikolatamı alarak Jungkooktan hemen sonra dışarı çıkım. Bir süre aynı kaldırımda yürüdük. Arkasını dönmesiyle durdum ve yüzüne baktım. Bana hala kızgın olmalıydı..
"Beni mi takip ediyorsun?"
"Hayır. Sadece öylesine girmiştim. Senin orda olduğunu bilmiyordum gerçekten."
Bana doğru yaklaşarak elimdeki çikolatayı aldı. Paketini açarken bir yandan da bir şeyler söylüyordu.
"Bugün sana patlamış oldum.. özür dilerim."
Pişman görünüyordu. Paketi açarak elime tutuşturdu.
"Sorun değil.. Bir şeyler bilseydim anlatırdım zaten."
Omuzumdan tutarak gözlerime baktı.
"O zamanlar bazı şeyler yaşadım.. O yüzden bir şeyler aklına gelirse söyle."
Onaylayarak çikolatayı böldüm ve Jungkook'a uzattım.
"Ben çikolata sevmem."
İnanılır gibi değildi. Hiç tatmadığına adım kadar emindim. Çikolatayı nasıl olur da sevmezdi?
"Peki sen bilirsin."
Eve doğru ilerlerken arada aptalca şakalar yapıyordum. Gülmese bile yapıyordum. Evimin önüne geldiğimizde vedalaşarak eve girdim. Beni karşılayan annem olmuştu. Jungkookla vedalaşarak içeri girdim. Annemin bakışları değişmişti ve kolumdan tutarak beni durdurdu.
"Jungkook? Jungkook mu o?"
"Evet. Hiç değişmemiş değil mi anne. Tıpkı küçüklüğündeki gibi."
Annem nedensizce tedirginleşmişti.
"Tatlım sen eve tek başına da gelebilirsin öyle değil mi?"
Montumu asarak anneme döndüm.
"Neden böyle bir tepki verdin ki? Jungkook gerçekten çok iyi biri."
"Peki o zaman." Zor da olsa gülümsedi ve beraber mutfağa ilerledik.
Jungkook
Eve girdiğimde beni karşılayan AeRa olmuştu.
"Bu şekilde Lisa'yı tehlikeye soktuğunun farkında mısın?"
AeRa'nın söylediğini duymazdan gelerek ceketimi çıkardım.
"Uçak biletini aldım."
"Oppa.. Neden bana karşı soğuk davranıyorsun?"
AeRa kırmak istediğim son kişiydi.
"AeRa , ben seni sadece arkadaş olarak görüyorum. Daha fazlasını yapamam. Üzgünüm."
"Ne yani? Babama evlilik işini iptal etmesini söylememi mi istiyorsun? Sen ne yaptığının farkında mısın?"
AeRa'ya baktığımda gözleri dolmuş bi halde bana bakıyordu.
"Üzgünüm.."
Sevmediğim biriyle yapamazdım ve AeRa kardeşim gibiydi. Onu bu şekilde üzmek istemezdim.
Yukarı kata çıkarak bavulunu indirdi ve montunu giyerek kapıyı açtı.
"AeRa.."
Duymazlıktan gelerek dışarı çıktı.
"Kalacak yerin var mı?"
Arkasını dönerek yüzüme baktı.
"Otelde kalırım. Benim için endişelenmene gerek yok."
Gülümsedi ve kapıyı kapattı. Zorla gülümsemiş gibiydi. Uçak bileti de elimde kalmıştı.
Odama çıkarak bileti masaya attım. Daha sonra kendimi yatağa bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLATONİK :LisKook:
FanfictionPlatonik olmak değil seninle olmak istiyorum. Aslında bakarsan ben seni istiyorum.. ⇀16.12.2017 23.01.2018↼