"Sen yaşarken ölmüşsün zaten acılarını içinde biriktirme."
Annemleri görüyorum karşımda ama elimi uzattıkça ya da onlara yaklaştıkça benden uzaklaşıyorlardı.
"Anne, gitme bırakma beni lütfen." diyordum ama nafile etraf olabildiğince karanlık olduğundan gözlerim alışmakta zorluk çekiyor biraz.
Uzaklaşıyorlardı benden bir kelime dahi duymadan, iliklerimi donduran bir ürperti hissediyorum.
Sonra karşıma biri çıkıyor tam da yüzünü göreceğim sırada her yerimi ağrı tutuyor.
Gözlerimi açtığımda gerçekten de her yerim ağrıyordu. Göz kapaklarım ağır ağır yukarı çekilirken karşımda Ecem'i görüyorum. Saçları yüzünün etrafını kaplamış ve gözleri kızarık halde beni her zamanki gülümsemesiyle karşıladı.
O benim her şeyimdi, bunca zaman geçmesine rağmen kopmuyorduk birbirimizden, en yakınım olmasıyla beraber kuzenimdi de nerdeyse çocukluğumuz beraber geçmişti. Ecem Soyal'dı o babasının miniği, benim ruhum. Okul için yeni eve çıkarken bile amcam bizi yalnız bırakmamıştı.
"E...Ecem ben nasıl geldim buraya?" diye sorunca etrafa göz gezdirdim. Gene hastanedeydim ve babamın bir zamanlar doktor olduğu hastaneydi de burası.
Ecem tam konuşacakken odaya hemşire girdi.
"Doktor Bey ,hastamız kendine geldi ."
diye seslendi.
İçeri girenin kim olduğuna bakarken gelenin Ali Amca olduğu farkettim.
Babamın en yakın arkadaşıydı aynı zamanda da aile dostumuzdu. Babamın ölümünden sonra büyük bir hüsrana uğramış, kendini toparlaması da uzun zaman almıştı."Loya, kendini iyi hissediyor musun kızım?" diye sordu bana bakarak.
Nasıl iyi olabilirdim ki onca şeyden sonra."Her zamanki gibi işte, değişen pek bir şey yok." dedim ona bakarken.
Suratı asıldı ama belli etmemek için ne kadar uğraştıysa da beceremiyordu.
"Bak, Loya bunları yapmayı bırakmalısın. Kendini harap etmekten başka bir şey yapmıyorsun haydi kendini düşünmüyorsan bari Ecem ve amcanları düşün. Sen böyle yaptıkça onlar da seninle beraber tükeniyor. Bir düşün annen ve baban ya görseydi bu halini emin ol ki bir defa daha ölürlerdi, isyan etmeyi bırak ve kendine gel lütfen." her seferinde bunu tekrarlamakta ve ben de dinlememekte ısrar ediyordum.
Bu sözlerine gözlerimi devirdim sadece.
"Ve sen de biliyorsun ki amca,onlar artık yok hani bir mucize olsa ben de bunları yapmazdım ama ne yazık ki sadece ben kaldım. Kimsesiz çocuklar neden annelerini özlerler diye merak ederdim hep, o küçük aklımla.
Şimdiyse ne sığınacak bir dalım ne de melek diye tabir edebileceğim bir annem var. Bak her gün o kazanın olduğu yere gidiyorum, ıssız olmasına rağmen kendimi onlarla berabermiş gibi hissediyorum. Zaten en son hatırladığımda da ordaydım ağlıyordum birileri beni buraya getirmeden önce. Özledim onları hem de iliklerimi ürpertecek kadar özledim. Yapamıyorum anlıyor musunuz? Yapamıyorum olmuyor işte." bunları söylerken gözlerim dolmaya başlamıştı. Ecem'in yanaklarıma dokunup silmesiyle ağladığımı fark etmiştim.Geçmiyor hiçbir şey geçmeyecek. İyiye gitmiyor kötüye gitmekten başka, beni anlamıyorlardı. Yemin ederim ki elimde olsa şuan gidip gene aynı şeyleri tekrar yapardım.
"Ben ne dersem diyeyim dinlememekte ve kendi bildiğini okumakta ısrarcısın Loya. Mutlu olamıyorsan etrafına bak, anlarsın zaten mutluluğun her yerde olduğunu. Benim şimdi gitmem gerek hastaları kontrol etmeliyim." diyerek kapıyı arkasından kapatıp gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DİBİNDEKİLER
Teen Fiction"Ben deliyim galiba şuan uçurumun kenarında gülerek koşuyorum. " demiştim ona. "Hayır, sadece herkesten farklısın ve benim şizofrenimsin. Onların hissetmediği her şeyi hissedebiliyorsun. Sen ölümün karanlıkta unuttuğu ruhunla beraber yaşıyorsun. Eğe...