16.

37 5 0
                                    

Bölüm şarkısı: Kate Linn-Your Love

(Bir önceki bölümde Samet'in ağzından anlattım. Bu bölümden itibaren Loya anlatacak.)

Samet'in bana davranışından ötürü kendimi kötü hissediyordum. Melis'i tanıdığını nerden bilebilirdim ki...

Memo'nun beni yatıştırması da pek bir şeyi değiştirmedi. Dünden beri hep düşünüp duruyorum ama bir çıkış yolu bulamıyorum. Her şeyi öğrenmemle olaya karşı bakış açım da değişmişti. Büyük olasılıkla gizledikleri bir şeyin Melis'in tekrardan ortadan kaybolmasıyla alakası vardı, bunu bir an önce öğrenmek istiyordum çünkü İstanbul'a dönmeme az bir süre kaldı.

Kendimi düşüncelerden kurtararak odamdan çıktım. Kahvaltı her zamanki gibi hazırdı ama benim de iştahım pek yoktu. Onlara görünmeden sandaletlerimi raftan alıp kapıdan sessizce çıktım.

Yürürken tekrar düşüncelere boğuldum. Keşke her şeyi öğrenebilseydim. Ne pahasına olursa olsun öğrenecektim.

Sağımda olan parka girdiğimde salıncaklara doğru ilerledim. Gözüme kestirdiğim bir salıncağa binip yavaş yavaş sallandım. Ayağımla yeri eşeliyordum ve önümde geçip giden insanlara baktım.

Hepsi nereye gideceğini biliyordu oysa ben nerde olduğumu bilmeme rağmen hâlâ nereye gideceğimi bilmiyordum. Gözlerim çoktandır unuttuğum bileğimdeki izlere takıldı. Geçmişin verdiği ızdırap sessiz bir çığlık gibi sayıklıyordu. O sayıklamaların arasında kendimi kaybolmuş ve biçare buluyordum. Sadece geçiyor derlerdi ama geçse de izleri kalıyordu tıpkı şu an aklıma geldiği gibi...

"Geçmiş tüm çıplaklığıyla ortaya çıkar." diyordu adını bile bilmediğim biri.

Her seferinde hatayı bütünüyle kendimde buluyordum. Beni uyaran, bana yanlış düşünüyorsun diyen biri olmadı hiç. Çevremde sadece ve sadece yaptığım onca şeyi göz önüne alarak konuşan insanlar vardı. Beni ben olarak kabul eden bir tek Ecem vardı tabi Melis de ama o şuan yok. Ah Çağrı da vardı. Çağrı ne yapıyordu acaba?

Oturduğum salıncak hareketlenince kendimi biraz yukarda bulduğumda düşmemek için refleksle gözlerimi kapattım. (Bir işe yaramaz ama refleks işte.)

Arkamda duran kişiye bakmaya cesaret ettiğimde Arda'yı gördüğüme çok şaşırdım. Yani hem sevindim hem de şaşırdım.

"Aaa-Arda sen burda yani sen beni nerden buldun? Yani nasıl? Ay anlatamıyorum."

"Çok kolay buldum canım, ben de bazen gelirim." dediğinde gözlerime inanamadım.

"O kadar mı şaşırdın ya. Tamam tamam neyse Ecem Mehmet'e mesaj atmış, senin onun yanında olup olmadığını merak etmiş haliyle Mehmet senin burda olacağını düşünmüş. Beni de yarım saat önce aradı, işi çıktığı için benim gitmemi istedi. Yani taa daa burdayım."

"Ya şey senin de bazen buraya geldiğini sanıyordum." dediğimde gülümsedi. Bu çocuk tatlı olabilirdi.

"Evet, o konuda yalan söylemedim ama bayadır gelmiyordum."

Bu ihtimal aklıma gelmemişti.

"Neden öyle habersizce evden çıktın?" diye sorduğunda şaşırmıştım. Beni merak etmiyordu, merak eden Ecem'di.

"Canım sıkkın."

Pek inanmışa benzemiyordu, en iyisi doğruyu söyleyip her şeyi öğrenmekti.

"Şey aslında canım sıkkın evet ama Samet'in bana karşı olan dünkü tavrından dolayı kendimi suçlu hissediyorum. Ama gerçekten de Melis'in nerde olduğunu sizin kadar ben de merak ediyorum."

KARANLIĞIN DİBİNDEKİLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin