"Yaşarken ölen birini daha fazla öldüremezsiniz çünkü onlar zaten saati bile belli olmayan bir zamanda ölmüştürler sadece ihanetle ikinci darbeyi vurursunuz ve bu onları sahiden öldürür. "
Bölüm şarkısı: Aslı Güngör-Son Öpücük
Ordan çıktığımızda sinirlerim fena halde gerilmişti. Ecem'in kolundan tutup deniz kenarına kadar sürükledim onu.
Az bir yol kala koşmaya başladım o da bana ayak uydurmaya çalışıyordu. Saçlarım rüzgarda savrulurken hissettiğim tek şey kötü anlardı ve bunları silemiyordum kafamdan, yanaklarımda soğuk bir şey hissettim yüzüme dokunduğumda soğuk olan şeyin sadece yaşların olduğunu fark ettim o anda. Bir bank bulunca ikimiz de nefes nefese durduk.
"Hadi oturalım çok yoruldum." diyerek oturduk ve hiçbir şey demeden sustuk.
Etrafı izlemeye başladım sessizce, mükemmeldi sanki her şey.
Banklarda yorgunluktan oturan insanlar güneşin verdiği etkiyle mayışmıştı, ağaçların gölgesinde top oynayan çocuklar ve oturan minikler mutluydu da büyükler pek değildi sanki, el ele tutuşan sevgililer sırf o güzel manzarayı canlandırmak istermiş gibi fotoğraf çekiyordu. Manzara öylesine güzeldi ki kız kulesinin üzerinde martı sesleri, güneş ve deniz. Kim istemez ki orda olmayı. Bazen o kız kulesi gibi olmayı isterdim gerçekten sonsuza kadar sevenleri bir arada tutmak için her şeyi ortaya koyabilirdim. Berk'le hiç gelemedik buraya hep bir işi çıkıyordu onun yerine de ben gelirdim zaman zaman yalnız başıma.Birinin beni dürtmesiyle hayal dünyamdan kopmuştum. Ecem endişeyle yüzüme bakıp dürterken anlamsız bakışlar atıyordu.
"Kendinde misin? ismini defalarca tekrarlamama rağmen bir şey demedin."
"Evet, evet kendimdeyim noldu?"
"Benim sana söylemem gereken bir şey var Loya ama önce sakin durman gerek. " dedi Ecem.
"Tamam sakinim ben, anlat dinliyorum." dedim öylece etrafa bakarak.
"Nasıl anlatabilirim bilmiyorum ama benden duy başkasından değil . Bu diyeceğim şeyler senin hayatını berbatlaştırabilir daha doğrusu her şeyi değiştirebilir kötü anlamda. " dedi korka korka.
"Ee ... Devam et dinliyorum seni." onu dinlerken etrafı izlemeye devam ediyordum.
"Ama öncelikle bana söz vermen gerek kendine zarar vermeyeceğin konusunda. "
"Söz veriyorum anlat hadi." iyice meraklanmaya başlamıştım.
"Loya, Berk seni hiç sevmedi daha doğrusu seni aldatıyor. Sen hastanedeyken konuşmalarını duydum gizlice. Konuştuğu kişiyi merak ederken bir anda Buse demesiyle o an anladım o olduğunu. Belki yanlış duymuşumdur diye bocaladım ama çoğu kişiye sordum. Senin hakkında o sadece eğlence olsun diye konuştuğum kız diyormuş. Maya her şeyi anlattı. Buse'yle nerdeyse bir senedir berabermiş. Buse seninle beraber olmasına ses çıkarmamış çünkü aklı sıra dalga geçeceklermiş seninle. Sevmemiş seni Loya hem de hiç. Seninle buluşurken Buse'yi de sırf bu yüzden getiriyormuş yanında sen giderken de arkandan ne salak bir kız bu ya diyerek kahkahalara boğuluyorlarmış. " bu dediklerini duyar duymaz başımdan kaynar sular akmaya başladı. Ellerim titremeye, kan basıncım da yükselmeye yüz tutmuştu, kulaklarımda bir zonklama hissetmeye başladım. Kalbim acımaya başlamıştı. Bileklerime baktım içimden sövmeye yeltendim. Bileklerim de zonkluyordu, kahretsin bunları duyacağıma ölseydim daha iyidi. Etrafa bakınmaya başladım. Herkes mutlulukla dolaşıyordu ama ben mutsuzdum.
"Tanrım , neden ben mutsuzken onlar nispet edermişçesine mutluydu ki neden Tanrım." diye seslendim içimden. Ama hala aynıydı niye bir dakika öncesine kadar mutluydum da şimdi ölmek istiyordum ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DİBİNDEKİLER
Novela Juvenil"Ben deliyim galiba şuan uçurumun kenarında gülerek koşuyorum. " demiştim ona. "Hayır, sadece herkesten farklısın ve benim şizofrenimsin. Onların hissetmediği her şeyi hissedebiliyorsun. Sen ölümün karanlıkta unuttuğu ruhunla beraber yaşıyorsun. Eğe...