● BÖLÜM 19 ●

16 1 3
                                    

Selam! Geldim. Yeni bölümle.

Giriş yapmakta zorluk çekiyorum. Neeyyse.

Sınavlarım var ama ben yine de yazıyorum, çünkü yazmak heyecan verici.

Neyse muhtemelen siz zaten bunu günler sonra okuyacaksınız ve ben geçmişten seslenmiş olacağım sanırım eheueheu.

Hadi bölüme yallah!

Multi: David Guetta ft. Sia - Titanium

İyi okumalar :)

---

Beni kolumdan öylece sürükleyerek, dükkanın önüne kadar getirdi. Etrafına baktı, kolumu bırakıp içeri girdi. Ben de arkasından gözlerimi devirip girdim.

Arkasından ilerlerken aniden durmasıyla sırtına çarpıp bir kaç adım geriledim.

"Yuh dana! İnsan bir haber verir." Diye söylendim kızgınca.

Arkasını döndü ve işaret parmağını bana sallayarak; "İdil, okulda ki birinden bunu duyarsam ç-" demeye çalıştı.

Ama ben işaret parmağımı kaldırıp, bana salladığı işaret parmağını indirdim. "Merak etme Güney. İspitçi veletlerden değilim." Dedim.

Arkasını dönüp tezgahın arkasına geçerken bana bir bakış atıp kasanın kapağını tekrar açtı. "İyi. Buradan bakınca öyle görünmüyor."

Içimden onu taklit ederken gözlerimi kapatıp sakin kalmaya çalıştım. Sonra ekmek dolabına yönelip iki ekmek aldım.

İki ekmek aldım, eve gidiyorum. Biri büyük, biri küçük iki ekmek aldım.

"Tövbe tövbe." Diye mırıldandım. Sonra kasaya yöneldim. Güney garip garip bana bakıyordu.

"Ne diye öyle bakıyorsun dana?"

"Deli misin sen, küçük cimcime?" Dedi kasanın kapağını kapatarak önüne koyduğum iki lirayı aldı. Bense çoktan koşarak dükkandan çıkmıştım.

Zaten geç bile kalmıştım...

----

Sabah kendi isteğimle, alarm çalmadan kalkmıştım. Ve şuan kahvaltı masasında, tek başıma, önümdeki yumurtayı yiyordum.

İşim bittiğinde yavaşça kalktım, bulaşıkları yerleştirdim ve yukarı çantamı almaya çıktım. Komodinin üstünde duran telefonumu alıp cebime attım ve çantamı aldım çıktım.

Montum?

Lanet olsun. Buraların havası ne kadar da dengesizdi. Şuan popom donuyor. Dişlerimde titriyor. Of ya. Allah'tan okul gömleğimin üstüne bordo kazağımı giymiştim.

(Bkz: okul üniformaları kızların....)

Hasan amcanın bakkalının önünden yani, Hasan amcanın evinin önünden geçerken* Güney çıkageldi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hasan amcanın bakkalının önünden yani, Hasan amcanın evinin önünden geçerken* Güney çıkageldi. Ellerini montunun cebine sokmuş, boynuna da lacivert bir atkı dolamıştı.

Onu beklemeden ilerlemeye devam ederken bir anda kolumdan çekti.

"Beklesene aptal kuğu." Dedi gayet rahat bir şekilde.

Lan burada benim götüm donuyo gelmiş, beni lafa tutuyor. Sınıfa gidip sıramın yanındaki camın altındaki kaloriferi kapmalıyım.

Dur bir dakika...

"G-Güney, s-sen sın-nıfta y-yanıma o-oturma."

"Neden?" Dedi gayet net anlamlar çıkardığım sesiyle.

Bu demekti ki 'Nah.'

"İ-istemiyorum." Dedim ve ilerlemeye devam ettim. Ellerim eteklerimin uçlarını sımsıkı kavramış, ayak parmaklarım botlarımın içinde bile büzüşmüştü.

Güney, bana yetişip bir elimi eteğimden çekti ve kendi cebine koydu. Kendi elinide pantolonun cebine soktu.

Ben ona şaşkınca bakarken o bana sıcak bir bakış attı.

"Öyle bakma aptal kuğu. Üşümene göz yumacak kadar cani değilim. Ama bir dahakine böyle bir şeyi yapamam."

---

Bu arada yıldız olan yere gelirsek, Hasan amcanın evi dükkanının üstünde.

İyi akşamlar ;)

Kuğunun Son ŞarkısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin