● Bölüm 23 ●

14 0 1
                                    

Selam yine beğğeğeğn. Yeni bölüm is geliing.

Neyse fazlasıyla çuvalladım. Gidiyom beğn. Hıh.

---

Hayat ne kadar garipti. Karşı caddeden geçse dönüp bir kere bakacağım, sonra bir defa daha görmeyeceğim bir dana, neredeyse hiç tanımadığı beni ağlatabiliyor. Tuhaf bir adaletsizlik var.

"Ee, Sen ne yaptın kardeşim?" Dedi bana destek olmak istercesine elini omzuma koyarak Ezel. Daha dakikalar önce, olanları anlatırken durulan gözyaşlarım, bir kez daha yanaklarımı yakarak aşağı süzülüyordu.

Ezel, toz pembe eşofmanının cebinden mendil çıkarttı ve gözyaşlarımı sildi.

"Ağlama kız. O, seni tanımıyor. Hem sen kendi isteğinle demedin ki Bora'ya 'gel dibimde bit.' diye. Gerçeği bilmiyor. Velet." Dedi ve o da eşofmanının cebinden mendil çıkartarak, biri ağlayınca duramayıp ağlayan Ezel'in gözyaşlarını sildi.

Bu durum normalde gülünesiydi. Ama biz mal olduğumuz için gülünecek halimize ağlıyorduk.

-Ezel-

-Meyra-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


-Meyra-

Gerçekten şimdi düşününce, bu olanlar saçma geliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gerçekten şimdi düşününce, bu olanlar saçma geliyordu. Pazartesi günü dananın kuyruğu kopacaktı. O zamanı bekliyordum.

Şimdilik kızlar için neşelenmem gerekiyordu. Onları da üzemezdim. Her zaman yanımdaydılar zaten.

Kapımız, çalınmadan, hayvancasına açılınca hepimiz oraya odaklandık. Eslem Göktuğ'un ardında -Ezel'in kardeşi- elinde bir hançer ile -tabii ki oyuncak- gülüşerek birbirlerini kovalıyorlardı. Bu halleriyle çok tatlıydılar.

Bir anda telefonum çalmaya başladı. Cebimden çıkartıp arayanın kim olduğuna baktım.

"Güney..." diye mırıldandım. Kim bilir ne tür ithamlarla aşağılayacaktı. Canı sıkılmıştı belli ki.

Kızlar aynı anda bağırırken telefon elimden kayıp düşecek gibi oldu ama tuttum sıkıntı yok. "Hoparlöre al!"

Ben daha telefonu açıp açmamakta kararsızdım ama elim benden bağımsız aramayı cevapladı. Ve hoparlöre aldı.

"Efendim?" Diyerek açılışı yaptım.

"Alo? " bir kerede danalık yapmasa olmazdı.

"Güney bak aşağılayacaksan kapat hiç havamda değilim."

"Ne o? Sevgilinden utanıyor musun?"

"Kapatıyorum." Dedim ve tam kapatırken Güney seslendi. "Dur tamam."

"Ne var diye sormuştum."

"Sevgilin beni şikayet edecekmiş. Müdür de seni tanık diye yanına alacakmış. Yetiştirdi mi sevgilin?" Dedi kinayeyi eksik etmediği sesiyle.

"Sevgilin demeyi kes! Neler olduğunu bilmiyorsun!"

"Dur ya? Sen mi söylediğin sevgiline? 'Güney bana zarar verdi şikayet et aşkım!' Mı dedin de ayarttın yine?"

"Güney. Pazartesi günü görü- yok ya. Ya da görüşmeyelim. Çünkü sen de benim umurumda değilsin. Seninle barışsak bile bunu asla unutmayacağım. Hem ben senin umurunda değildim. Ne diye arayıp soruyorsun?" Dedim hiddetle. Bunları söylerken bile ne çok acımıştı kırık kalbim.

Ve telefondan gelen 'dıt dıt dıt' sesiyle kapattığını anlamamız uzun sürmedi.

Kendime ititraf edemiyordum ama çok çok kısa bir sürede ona alışmışım sanırım. En çok yaralayan da bu herhalde.

••••




Kuğunun Son ŞarkısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin