● Bölüm 28 ●

10 1 2
                                    

Selamunaleyküm sayın seyircileer.

Yine ben.

Bu bölümümüzde şok geçirebilirsiniz. Önlemlerimizi alalım ve naneli şekerlerinizi hazırlayın. İyi seyirler!

××××

•●Güney'in anlatımı●•

Kapıyı açıp içeri daldım.

İçeride ki manzara dudak uçuklatan cinstendi. Ve şuanki duygularımı hiçbir şekilde anlatamazdım. Çünkü şuan korkuyordum. Kaybetmekten...

Demek o takım elbiseli adamların burada beklemesinin sebebi yasa dışı işlermiş.

Ne gibi mi?

Kız kaçırmak.

Manzara mı? Manzara şuydu: yüzündeki bir kaç yarayla birlikte alnındaki yaranın acıdığını belirten korkmuş, çok korkmuş, bir ifadeyle boynunu sıkı sıkıya sarmış adamın boynunu sıkan kollarını morarmış bilekleriye tutan ve nefessiz kalmış Küçük Kuğu ve Kuğu'nun alnına silah dayamış ama tuhaf bir şekilde gözlerinde korku taşıyan ve korkmuyormuş gibi görünmeye çalışan bir adam vardı. Ve bana güçlükle bakıyordu. Etrafta gözümü gezdirdiğimde arkada bir televizyon vardı ve ekranında hafif toplu bir adam korkuyla karışık kızgınlık dolu gözleriyle ayağa kalkmış, silah tutan adama bakıyordu.

Neler olmuştu burada?

"Faruk, oğlum, bırak o kızı! Tuğçe değil o! Yanlış kızı kaçırmışız. Bak sevgilisi geldi. Bizi nasıl buldu bilmiyorum. Ama sevdiğini almaya geldi bıraksana! Seni sağ bırakmayacağım Faruk!" Dedi ve bir hışım ekrandan çıktı.

Gözlerimi hızla Faruk denen adama çevirdim. Dolu gözlerle bakıyordu.

"Senin Tuğçe olduğunu biliyorum. Beni kandıramazsın. Seni seviyorum Tuğçe'm. Bizi ayıramayacaklar. Ne bu kendini sevgilin sanan herif ne de babanlar bizi asla ayıramayacaklar. Babam beni öldürmeye geliyor. Buradan kaçacağız. Ama önce bu herifi öldüreceğim!" Dedi ve silahın namlusunu bana doğrulttu.

Namluyu bana doğrulttuğu gibi İdil bağırmaya başladı. Nefessiz bir şekilde konuştuğu için kekeliyordu.

"H-hayır. N-nolur b-bırak. Ben T-Tuğçe değilim. N-nolur. O-o benim s-sevgilim değil. B-bende T-Tuğçe değilim. N-nolur onu v-vurma. N-nolur. Vuracaksan b-beni vur. O-nu v-vurma." Dedi ve gözlerini sıkıca kapattı.

Tuğçe de kim?

Neyse önemli olan o değildi. O kız şimdi beni mi koruyordu?

Peki ama neden?

Lanet olsun karmaşık duygular içindeyim. Neler oluyor bana böyle?

"Hayır! Olamaz! O, o nerede o zaman?" Dedi ve İdil'i fırlattı bana doğru.

Ben ise, hemen yere düşmek üzere olan Aptal Kuğu'mu kaptım ve ona sımsıkı sarıldım. Yere düşmesine izin veremezdim. Asla olmazdı.

(Bkz.)

Elimi başının arkasına koydum ve başını omzuma resmen yapıştırdım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elimi başının arkasına koydum ve başını omzuma resmen yapıştırdım. Dudaklarımı saçlarına bastırdım ve kokusunu içime çektim. Omzum ıslanmıştı. Sanırım ağlıyordu. Ben de kendimi zor tutuyordum ve gözlerimin dolduğuna emindim. O ise ellerini belime sımsıkı sarmış hızlı nefesler alıp veriyordu. Hızlı kalp atışları kendi kalbimin üstünde hissettiğimi saymıyorum bile. Ve bu çok hoşuma gitmişti.

Bana gerçekten neler olduğunu bilmiyordum. Kalbim hızlanmıştı. Hiç bir zaman, hiçbir kızda bunu hissetmemiştim. Ne kadar dokunursam dokunayım hep aynıydı kalp atışım.

Bu kızda ne vardı da böyleydi kalp atışlarım?

Kendime bu kadar kısa sürede nasıl bu kızdan hoşlandığımla ilgili şaşıyordum.

Ve evet, sanırım bu kollarımda küçücük kalmış Aptal Kuğu'dan hoşlanıyordum. Çünkü bunların başka açıklaması olamazdı.

××××

Dırırırırım!

Bölğüğüğğmm sonu sayın seyirciler ne düşünüyorsunuz çok mu erken?

Bence tam yerinde.

Neyse bir dahaki bölümde görüşmek üzere babay!

Kuğunun Son ŞarkısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin