● Bölüm 33 ●

11 0 0
                                    


Selamm! Ben kamdım. Ehueheuhe. Neyse giriş yapmıycam. Ozvskdkd.

Multi: Güney😍

Iyi okumalar...

×××

•● Idil'in ağzından 💀

"Aç gözlerini ölüme. Bundan kaçamazsın." Dedi yankılanan ses.

Göz kapaklarımı zorlayarak gözlerimi açmaya çalıştım. Ama açılmıyordu. Biraz daha zorladım ve kirpiklerimdeki yük bir anda kalktı. Gözlerimi açar açmaz etrafı incelemeye başladım. Ama hiç bir şey yoktu. Bomboştu. Simsiyahtı. Ve hafif bir rüzgar yüzümü ezip geçiyordu.

"Beni mi arıyorsun? Bulamayacaksın." Diyerek yankılanan sesin sahibini aramaya başladım. Bu çok zordu. Çünkü ses yankılanıyordu.

Gözlerimi önüme çevirdim. Bir anda karşımda bir ayna beliriverdi. Aynada ki yansımama baktım.

Yüzüm bembeyazdı. Sanki beni korkutmuşlar gibi. Üzerimde uçuk mavi bir elbise vardı. Tüllüydü. Ve kolları yırtık pırtıktı. Saçlarım ise bozulmuş bir topuzdu. Saçlarım gözlerimin önüne geliyordu. Ayaklarımda ise ayakkabı yoktu ve ayaklarımın tabanları soyulmuştu. Tabure gibi bir şeyin üzerinde oturuyordum.

Ellerimi kaldırarak yüzüme gelen saçları çekmek istedim. Ellerimi kaldırdım ama o zamanda bileklerimdeki izler dikkatimi çekti. Yukarıdan aşağıya doğru pençe izleri vardı.

Allah aşkına neler yaşamışım ben?

Yüzümde ki saçları çektim ve tekrar aynaya baktım. Bu sefer aynadaki yansımada bir tek ben yoktum. Arkamda yüzünde bir gülümseme taşıyan Güney vardı. Ama bu gülümseme en az yüzündeki ifade kadar ruhsuzdu.

Onu görür görmez ayağa kalktım. O ise ruhsuz bir biçimde beni izliyordu.

Ben ayağa kalktığım an taburemsi şey yok olmuştu. Ama ayna hala oradaydı.

"Güney?" Diye mırıldandım ona doğru ilerlerken. O ise hala beni izliyordu. Hiç olmadığı kadar ruhsuzdu. Gözlerinin feri yoktu.

"Idil." Dedi ben hala ona yaklaşmaya devam ederken. Ne kadar yürürsem yürüyeyim bir metrelik mesafe kapanmıyordu. Koşmaya başladım. Ama sanki gittikçe uzaklaşıyordu.

"Idil!" Diye bağırdı. "Bana gelemezsin. Ben senin en son seçeneğinim."

Umutsuzlukla durdum. Benden habersiz akmaya başlayan gözyaşlarım görüşümü bulanıklaştırıyordu.

"Başka seçenek yok ki aptal!" Diyerek yeniden koşmaya başladım. Bir anda yok oldu.

Etrafıma baktım Güney'i görmek ister gibi. Arkama baktığımda birden dibimde beliriverdi. Korkuyla bir adım geriledim.

Durgun bir ses tonuyla "Sen sıkılmışsındır buradan. Bak seni nereye götüreceğim." Diyerek elini uzattı. O an hafif esen rüzgar daha hızlı esmeye başladı.

Gözlerimi bana uzattığı elinden yüzüne çevirdim. Korkarakta olsa elimi uzatıp avcunun içine koydum.

Anında o kocaman siyah yer yok oldu. Ve o siyah yerin yok olmasıyla etrafımızda bir halı saha belirdi.

Etrafa bakarken aynaya takıldı gözüm. Üstümde orijinal formam ve siyah kotum vardı. Saçımda ise dağınık ev topuzu vardı. Bu kıyafetler... Güney ile tanıştığımız gün giydiğim giysilerdi.

Kuğunun Son ŞarkısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin