● BÖLÜM 27 ●

8 0 2
                                    

Ssssselammmmm

-aslm.ss

Evet arkadaşlar yutup kanalıma hşgldnz. Bugün yeni bir bölüm ile garşınızdayım. İyi seyirler.

×××××

•●İdil'in anlatımından●•

Sanırım yanlış anlaşılmayı çözdüm.

Öhm öhm, şimdi bu mallar bana çok çok benzeyen -bence ben daha güzelim hıh- bir kızçeyi kaçırmak istemişler. Bu mallar ise karanlıkta üstüne bir de bana çok çok (!) Benzeyen bir kızı, yaşamaktan nasibini hiç bir zaman alamamış, ölmüş, olmayan beyin nöronları ile karıştırıp beni kaçırmışlardı. Ne harika (!)

Ayıkla şimdi pirincin taşını.

Ama adamlar kendi aralarında bir şeyler konuşmaya başlamışlardı. Ohooo. İşimiz var.

Hemen harekete geçmeliyim.

Ağzımda bir bez vardı. Korkuyordum atarlı giderli davranmamalıyım.

Derin bir nefes aldım ve korkarak yerimde hızlıca debelenmeye başladım. Hala konuşmaya devam ediyorlardı. Ekrandaki adamın gözleri bana kaydı ve gözleriyle adama beni işaret etti. Adam bana bakınca gözlerimle ağzımdaki bezi gösterdim. Adam patronundan onay almak istercesine ekrana baktı. Patron başını sallayınca adam yavaşça geldi ve bez parçasını ağzımdan aldı.

Bir iki kez öksürdüm. Ardından yavaşça ekrana baktım. Ve konuşmaya başladım.

"A-abi, öncelikle m-merhaba. B-bak ben s-seni hiç t-tanımıyorum. B-beni biriyle k-karıştırdın s-sen. B-benim adım T-Tuğçe falan d-değil. V-valla bak. Isterseniz t-test edin?"

Adam önce bir şaşırarak baktı. Bağırmamı bekliyor gibiydi. Sonra bana daha dikkatli baktı, ve baştan aşağı tekrar süzdü.

"Pekala. Deneyelim. Pek inanamadım ama. Denemekten zarar çıkmaz. Faruk, çık dışarı evladım.

"B-başlayalım mı a-abi?" Diye sordum. Kafasını salladı.

"Pekala Tuğçe hanım. Senin soyadın neydi?" Dedi ve beklentiyle bakmaya başladı.

İnandırmak için güzel sallamam lazım. Hm...

"Ayçiçek?"dedim ve sindim biraz daha yerime. Artık bileklerimin kanadığını sanmaya bile başladım artık.

Ben ona beklentiyle bakarken, o yeni sorusunu sordu.

"Neden kaçırmış olabiliriz seni?"

''Muhtemelen zenginler. Fidye amaçlı olabilir." Dedim ve sustum.

"Son sorum hazır mısın Tuğçe?"

Ay hadi inşAllah!

Yavaşça kafamı salladım ve geleceğimi belirleyecek soruyu bekledim.

"Baban ne iş yapıyor olabilir?" Dedi ve arkasına yaslandı.

Düşündüm. Ne olabilir? Mantıklı sallamak lazım?

"Piyango vurmuş emekli öğretmen?"

Gözlerini belertti ve kafasını ellerinin arasına alıp dizlerine yasladı.

"Of Faruk of!" Dedi ve resmen gürledi. "FARUK!''

Çekinerek araya girdim ve "Abi sakıncası yoksa kaç gündür burada olduğumu soyleyebilir misin?" Dedim ve beklentiyle bakmaya başladım.

Bakışlarını az da olsa yumuşatarak bana baktı. Sonra telefonunu çıkarıp tarihlere baktı.

"Bilemiyorum. Saat.. 15.27.  Ve... I-ım... sanırım 4 gün oldu." Dedi tam o sırada telaşlı adımlarla içeri dalan Faruk, "Ne oldu efendim?" Dedi ve çekingence ekrana baktı. Ben ise büyük bir sükunet ile olanları izliyordum.

Kuğunun Son ŞarkısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin