● Bölüm 30 ● Uzun olan ilk bölüm •••

12 0 0
                                    

Sssselam..

Başlıkta gördüğünüz gibi özel bölüm... çünkü Upuzun bir bölüm olacakk. Hikayemize göre tabii ki jxndn. Yanii, bölümlerin kısalığına göree...ee.

Neyse bölüme gidin.

×××

"Tamam. Birbirinizi çok seviyorsunuz onu anladık. Bir ayrılın gençler. Acım var." Dedi arkadan bir ses. Bu laflar üzerine Güney dudaklarını alnımdan ayırdı ve son kez bana baktı. Ama benden tamamen ayrılmadı. Tek kolunu omzuma attı ve Faruk'a döndü.

Bakışlarının soğuk olduğuna kalıbımı basardım.

"Gençler. Birbirinize çok yakışıyorsunuz. Sakın birbirinizi kaybetmeyin. Sonra sonunuz benim gibi, bizim gibi olur." Dedi ve bize son bir bakış attı.

Son derken?

Tam sorumu dışımdan yineleyecektim ki bir silah patladı. Ne olduğunu bilmeden, çığlık atarak Güney'e daha çok sarıldım. O ise hemen yere çöktü. Doğal olarak bende.

"Şişt! Sakin ol güzelim. Yok bir şey. Geçti. Geçti. Şişt." Derken tıpkı bir bebeği sakinleştirirmiş gibiydi. Ne olursa olsun dağ tepe dinlemeyen gözyaşlarım yeniden akmaya başlamıştı.

Her geçen dakika Güney'e daha çok sarılıyordum.

Güney, kafasını benim başımdan ayırdı ve arkaya doğru baktı. Başım Güney'in kalbinin tam üstünde olduğu için kalp atışlarını duyabiliyordum. Ve bu beni sakinleştiriyordu.

Onu affetmiştim. Ama bunu unutamayacağımı biliyordum. Üstünde durmaya gerek bile duymuyordum.

Kalp atışları yavaş yavaş hızlanmaya başladı. Neler olduğunu bilmiyordum. Güney başını öne doğru çevirdi ve benimle birlikte ayağa kalktı, bir nevi beni kaldırdı, ve ben ona sarılırken ne kadar hızlı olursa o kadar hızlı yürümeye başladı.

"Ne o-oldu Güney?" Dedim ve kafamı göğsünden kaldırarak elimi göğsüne koyup onu durdurmaya çalıştım. Diğer türlü durmazdı. Ama durdu. Göğsünden ayırdığım kafamı tekrar göğsüne yapıştırdı.

"Ne oldu Güney? Faruk'un da sesi çıkmıyor bir şey mi oldu?" Dedim. Hiç bir şey söylemedi. Başımı elinden kurtarıp parmak uçlarımda yükseldim ve omzunun üstünden arkaya baktığımda bir kez daha şok oldum. Gözlerimi kırpıştırarak parmaklarımın uçlarından indim ve Güney'in gözlerine baktım. Güney içler acısı bakışmamızın içine ederek kollarını bana sardı.

Şimdi ne olacaktı?

Ya bizim başımıza kalırsa?

Çocuk aşkından intihar etti. İnanamıyordum. Resmen umutsuzdu. Ama asla intihar bir çözüm yolu olmamalıydı.

"Daha fazla burada durmamalıyız." Dedi ve benden ayrıldı. Elimden tutarak kapıya ilerledi. Açtığında yerdeki adamlar ve şişe kırıkları birbirlerine karışmıştı.

Şaşkınca Güney'e baktım. Şişe kırıklarından nasibini o da almış olabilirdi.

"Sen iyi misin be manyak! Şişe kırıkları sana gelebilirdi mal dana! Önemseme sen zaten kendini. Kahramanlıktan kahramanlığa koş!" Dedim ve kafamı diğer tarafa çevirdim. Kocaman ellerinin arasında küçücük kalmış ellerimi, kocaman ellerinden çektim ve hızla ilerlemeye başladım. Ve kesinlikle;

TRİP MODE: On

"Anne, sen misin?" Dedi ve arkamdan geldi. Elimi tekrar eline aldı ve başka bir tarafa sürüklemeye başladı. Geldiğimiz yer, beni kaçırdıkları depo gibi yerin önüydü ve ben burayı hatırlıyordum.

Kuğunun Son ŞarkısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin