●Bölüm 7●

42 7 29
                                    

S.a Genjlik!

Nasılız?

EN SEVDIGINIZ YEMEGI YAZMAYI UNUTMAYIN!

BÖLÜM SONU NOTUNDA GÖRÜŞÜRÜK!

MULTİ: İDİL HDHDHDH

《》《》《》

O son olaylardan -Güney'in garip halleri- sonra halı sahada daha fazla kalmamış, eşyalarımızı toplayıp evlerimizin yolunu tutmuştuk.

Aramızdan ilk ayrılan Ezel olurken, Meyra ve ben ona elimizi sallamakla kalmayıp, o giderken ikimizde aynı anda sırtına atlayıp utanınca adeta birer dometese dönen tombul yanaklarından öpmüştük.

Ezel gözlerini devirdiği sırada hala kahkahalar atıyordu. O içten kahkahalarını atarken, biz çoktan onun sırtından inip bu haline tebessüm etmeye başlamıştık bile...

Gülümserken, kahkaha atarken veya utançtan geberirken her zaman kafamı önüme eğerdim. Neden olduğunu ben de bilmiyordum. Sanırım bu insanlardan bir çeşit kaçma, saklanma eylemi gibi bir şeydi.

"Siz ne çeşit çatlaklardansınız ya? Sırtımı hissetmiyorum."

"Gülerken hiç canın acıyormuş gibi görünmüyordun Ezel." Dedi gülerken Meyra.

"Neyse ya. Yemekte tavuk sote var. Geç kalmamalıyım! Görüşürüz kızlar." Diyerek heyecanlı bir şekilde evine doğru koşmaya başladı Ezel.

"Bunu unutmam Ezel! Kin tutarım ben! Bizi niye çağırmıyorsun paçoz!" Diye bağırdım şakayla karışık. Tavuk sote sevmezdim. Makarnacıyım ben.

"Kudur kara çıyan!"

"Hoşt lan!"

"Hadi gidelim İdil. Yağmur yağacak. Baksana rüzgar nasıl esiyor. Hem sen sevmezsin ki sote." Dedi Meyra her zaman ki korumacı tavrıyla. Hiç birimizi birbirinden ayırmaz, hepimizi korurdu. Hem de hiç üşenmeden.

"Nasıl da düşünürmüş beni!" Deyip Ezel'e el sallamak üzere evlerinin önüne döndürdüm kafamı. Ama Ezel'in yerinde yeller esiyordu. Güldüm. Ezel ve yemek aşkı.

Meyra'nın koluna girip onu çekiştirmeye başladım.

Evlerimiz birbirine çok yakındı. Annelerimizin aynı şirkette çalışmaları sayesinde tanışmıştım bu çatlaklarla.

Az sonra Meyra'yı da evine bırakırken tombul ve ponçik yanağından öpüp, el salladım.

Daha fazla oyalanmadan eve gitmeliydim. Ssaatin kaç olduğunu bilmiyordum. Eslem evde yalnız olabilirdi. Adılarımı hızlandırdım. En fazla iki dakikaya eve varacaktım.

¤··¤··¤··¤

Eve girerken gördüğüm şeyi aklım bir türlü kabul etmiyordu.

Az önce evimizin altında ki bakkalda Güney'i görmüştüm değil mi?

Akıl alır gibi değildi. Güney'in yanın da bir de küçük bir kız çocuğu vardı. Muhtemelen bakkala o çocuk için gelmişti.

O an aklıma düşen ihtimalin aslı astarı olamazdı, olmamalıydı.

Evimizin yakınların da yaşıyor olmasınlar?

Ah, hadi ama! Bu çok saçma bir düşünceydi. Güney zengin bir adama benziyordu. Ve buralarda zengin insanlar yaşamazdı. Bilirdim buraları. Ama sevmezdim.

Aklımda ki saçma sapan düşünceleri kovalayıp kapımızı çaldım.

Büyük tavşanını kolu ve minik gövdesinin arasına almış, uykulu gözleri ve dağılmış saçlarıyla kapıyı açan Eslem, bana anlam veremediğim bir şekilde şaşkınca bakıyordu.

"Abla?"

"Efendim ablam?"

"Hiç. Hadi gel içeri dışarısı soğuk üşüyorum."

"Tamam ablam. Ne oldu sana? Yine televizyon başında uyuyakaldın?" Dedim soru sorar biçimde.

Kafasını sallayarak gözlerini ovuşturdu ve kapının önünden çekildi.

İçeri geçip ayakkabılarımı giydim ve terliklerimi üşümüş ayaklarıma geçirdim.

"Eslem, ben üzerimi değiştirip geliyorum."

Başıyla onaylayıp televizyonun karşısına geçti yine. Ben de hızla odama çıkıp dolabımın önüne geçtim. Kapağını açıp içinden toz pembe, fermuarlı cepleri olan mavi pijama takımımı çıkardım ve üzerime geçirdim. Telefonumu komodinin üstünden alıp saate baktım. Annem yarım saat önce gitmişti.

Odamın beyaz kapısını açıp dışarı çıktım. Salonun kapısından Eslem'e baktım.

Yine uyuyakalmıştı. Başımı yere eğip kahkaha attım. Öyle komik uyuyordu ki...

Mutfağa gidip Eslem'in sütünü ısıttım. Annem işe sabah gittiği zamanlarda akşam ev de olurdu. Eslem'e süt yapardı. Eslem de buna alıştığı için her zaman isterdi. Ben de o istemeden yapıyordum.

"ESLEM! GEL ABLAM!"

Kısa süre sonra koridorda ki homurdanma sesleri duyulur hale geldi.

"Ne var ki ya?"

"Sütünü iç. Bugün birlike uyuyalım. Olur mu?"

Sütüne odaklamış olduğu gözlericson cümlelerim ile şaşkınlık ve heyecanla bana döndü.

"Gerçekten mi?" Dedi heyecan yansımış ses tonuyla. Gülümserken başımı yere eğmemek için zorladım ve kafamı salladım.

Heyecanla masadan sandalye çekip oturdu. Ve sütünü yudumlamaya başladı. Bende masanın üstüne oturdum ve telefonumla ilgilenmeye başladım.

Eslem' e baktığımda kollarını masanın üzerinde bağlamış kafasını da kollarının üstüne koymuştu. Masanın üstündeki Niloya desenli süt bardağı ise boştu.

Bardağı alıp tezgaha bıraktım ve Eslem'i kucakladım. Eslem'i kendi odama götürdüm ve minik bedenini yatağa bıraktım. Sonra pikeyi altından sıyırdım, yanına yattım ve üstümüzü örttüm.

¤··¤··¤··¤

Uzun oldu be.

Neyyysee.

Ee nabersiniz.

Bu bölüm geçiş bölümü gibi bir şey uzun olunca asıl kısmı yazamadım muhtemelen diger bölüme.

BOLUM CABUK GELECEK INSALLAH.

BAY BAY ;*

Öpüldünüz :)

Kuğunun Son ŞarkısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin