● Bölüm 24 ●

9 1 0
                                    

Arkadaşlar selam xlldmdkd. Ekşınlar dönecek bu bölüm lcmxkd. Yazılılarım bitti. Daha sık yazabilirim diye düşünüyorum. Neyse bölüme geçin.

》》》

"Taş, kağıt, makas!" Dedi ve elini yumruk yapan Ezel'e karşın ben, elimi düz tutmuştum. Tıpkı ruh halim gibi.

"Ya böyle olmaz ama. Sen sürekli kazanıyorsun." Dedi Ezel mızmızlanarak. Ben ise somurtmaya devam ediyordum.

Neden bu mal dana keyfimin her daim içine etmek zorundaydı ki? Böyle yaparak kızların gecesini de mahvetmiş oluyordum.

Ezel benden pozitif bir enerji alamayınca, yanda dergilerdeki magazin haberlerini karıştıran Meyra'ya döndü. İkisi birlikte dergilere bakarken ben, ayağa kalkıp Ezel'in kitaplığına ilerleyip 'Sinekli Bakkal' adlı kitabını elime alıp inceledim.

"İdil!"

İsmimin bağırılmasıyla irkilerek sıçradım. Bu sırada elimdeki kitapta yeri boylamıştı.

"Hı?" Dedim ve yavaşça onlara döndüm. Onlar ise endişeli gözler ile bana bakıyorlardı. Ve bakışlarında ki endişe bana da bulaşmıştı.

Yavaşça onlara ilerledim. Bu sırada Ezel ve Meyra birbirlerine baktılar ve Meyra, ateşe değmişçesine dergiyi yere fırlattı.

Daha da hızlandım ve dergiyi yerden kaptım.

Dergi kapanmıştı. Ama ben neyin onları bu kadar endişelendirdiğini çok merak ediyordum. Kendime bile ürkünç gelebilecek bir şekilde konuştum. "Kaçıncı sayfa?"

"29." Dediler hep bir ağızdan.

Bir hışımla 29. Sayfayı açtım.

Keşke açmasaydım. Güney'in bir kızla, boy boy fotoğrafları vardı. Demek ki buraya gelmesi onu akıllandırmamıştı.

Fotoğraflara bakmayı kesip altındaki açıklamaları okudum.

'Bu hafta, tuzu kuru ünlülerimizden olan Güney Çakır, yanına aldığı esmer hanımla nereye gidiyordu? Maalesef bunu biz de bilmiyoruz. Çünkü ne sorduysak bir cevap alamadık. Esmer hanım ne kadar etkilediyse artık, o kadar hızlıydı ki... Bizden söylemesi, Güney Bey'in geleceği parlak arkadaşlar.'

Yazan şeyler dalga geçer gibiydi.

Bu ne ya?

Tarihine baktığımda cuma günü olduğunu gördüm.

Bana neydi ki? Kimle sürterse sürtsün. O da böyle biriydi demek ki.

Dergi yatağa fırlattım, kendimde yere oturdum. O sırada telefonum çalmaya başladı.

Aradım, ama yoktu. Hah! Çarşafın arasına gizlenmiş. Hemen alıp açtım.

"Efendim anne?" Diyerek konuşmayı açtım.

"Kızım, Eslem'i de al. Eve gelin, koşun!" Dedi ve kapattı.

Kızlar ne olduğunu sorarken ben çoktan montumu giymiştim. Kızlara ufak bir açıklama yaparken Eslem'i de gözlerim arıyordu.

"Abla! Göktüğ haksızlık yapıyor." Diyerek bana doğru koşan Eslem sonunda ortada görünmüştü.

"Ablacım boşver. Hadi gitmemiz gerekiyor." Dedim ve elinden tutarak sofaya götürdüm. Toz pembe, simli montunu giydirdim ve kapıyı açtım. O ayakkabılarını giyerken ben bizimkilere sarılıp, Göktuğ'un yanağını sıkmıştım.

Sonunda vedalaşıp evden çıktığımızda Eslem'in elinden tuttum. Hızlı hızlı eve giderken atkadan bir çatırtı sesi duyuldu. Ama kedidir diye önemsemedim.

Sonunda evin önü göründüğünde Eslem, elimi bırakarak eve koşmaya başladı. Anlaşılan çok üşümüştü. Gözlerimi devirerek ilerleyecektim. Eğer o pis kokan gazlı bez ağzımı burnumu kapatıp, beni ne kadar tepinsem de, beni geriye çeken güçlü kollar olmasaydı. Gerisini zaten hatırlamıyordum. Alabildiğine karanlık, alabildiğine uzundu...

---

Çohksel yerde bitirdim kudurun möcşcösökdn.

Kuğunun Son ŞarkısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin