●Bölüm 15●

23 4 6
                                    

Selam! Ben geldiim!

Bugün okulları var bizimkilerin?

Neler olacak acaba? ;)

Neyse geçin hadie bölüme :)

En sevdiğiniz film kategorisini yazmayı unutmayın!

Multi: The Chainsmokers ft. Halsey - Closer

İyi okumalar. ;)

-Arkadaşlar bu arada uzun süredir yoktum. Kusura bakmayın. Çalışıyorum. Bu yüzden fazla vaktim olmuyor. Ama vaktim oldukça izin alıp yazacağım inşAllah :D -

Neyse devam XD

'''''''''''''''

•● İdil'in anlatımından ●•

"Mitoz bölünmenin yaşandığı kafkas cephesinde ki fiilimsinin kare kökü kaza ve kadere bağlıdır arkadaşlar. Not edelim. Sonra mayozun yaşandığı balkanların üssünü nasıl alırız ona bakacağız." Dedi nece konuştuğunu anlayamadığım çok sevgili hocacım.

Derin bir iç çekip kafamı sıraya yasladım.

"İdil, kanka iyi misin?" Dedi arkasını dönen Ezel. Kafamı sallayıp hocaya döndüm.

"Hocam lavaboya gidebilir miyim?" Dedim.

"Tabii ki evladım."

Yavaşça ayağa kalktım ve dışarı çıktım. Adımın seslenilmesiyle başımı sesin geldiği yere çevirdim.

"Güney? Sen bu okulda mısın? Devlet okulunda yani?" Dediğimde sesimde ki şaşırmışlık onu güldürdü.

"Ne var yani? Olabilir." Dedi ve yanıma doğru gelmeye başladı. Yanıma gelince beraber yürümeye başladık.

Evet, gelelim fasulyenin gazlarına.

Öhm, yani şey, faydalarına.

"Güney, ben teşe-"

"Gerek yok." Dedi lafımı keserek.

"Pek mütevaziyiz."

"Öyleyimdir." Derken zil çaldı.

"Güney, bir de şey, ı-ım, senin bizim mahallede ki bakkalda Yaren ile ne iş-" derken gelen Çağatay yine lafımı kesmişti.

"Abi bir gelsene." Dedi ve hışımla okula girdi. Güney de arkasından hiç bir şey söylemeden kalktığında ofladım.

Bu nedir ya? Gelen geçen lafımı kesiyor.

Yanımda ki banka oturdum ve telefonumu elime aldım.

Bir pislikliklilik -kimse bunu sesli ve hızlı söyleyemez ehe. Bem hariç- yapmaktan zarar gelmezdi.

● Whatsapp grubu ●

'BAŞ' isimli grubu kurdunuz.

Ezel, Meyra kişilerini eklediniz.

İdil: Kızlar, sizi çok seviyorum bu yüzden sizi baştan çıkaracağım. Nihahahaha XD .

Ezel, Meyra kişilerini gruptan çıkardınız.

Bu gruptan ayrıldınız.

Kafamı kaldırıp etrafıma baktım. Öğle arasındayız sanırım.

Uzun süredir zil çalmıyor.

Troll olabilmek için bir saatim var.

Telefonuma dönüp rehberime girdim. Rehberimde olan ama tanımadığım insanları işlettim.

Yeni kurbanlar ararken rehberimde ki 'Güney' ismiyle durdum.

Gülümsedim. Gizli numarayı hazırda bulundurdum ve bir erkek öğrenciyi durdurdum.

"Merhaba. Senden bir şey isteyeceğim." Dedim.

"Üzgünüm, başım bağlı güz-" derken omzuna bir güzel yapıştırdım.

"Abaza mısın nesin ya! Seninle birini işleteceğiz. Hazırsan arıyorum." Dedim ve Güney'i arayıp telefonu çocuğun kulağına doğru tuttum.

"Alo?" Dedi. "Bir dakika." Deyip telefonu kulağından uzaklaştırdı. "Hoparlöre alsana. Salak mısın?"

"Ha. Doğru."dedim ve telefonu kulağından çekip hoparlöre aldım. Güney oradan hala bağırıyordu.

"Alo! Ruh hastası mısın kardeşim! Senin bir dakikan bu mu senin?!"

"Hayır efendim buradayım."

"Sadede gel aslanım. İşim var."

"Aslında bir konu yok efendim. Canım sıkıldı da."

"Koçum, ben senin canını öyle bir sıkarım ki, yönün şaşar. Kapat lan telefonu!" Dedi ve telefonu kendi kapattı.

Harbi harbi mal bu çocuk he!

"Neyse saol. Hadi yengeye selam." Dedim ve bankıma geri döndüm.

Of ne kadar monoton bir hayatım var benim ya!

Zilin şu monoton sesini duymak zorunda mıyım mesela?

Her gün şu moronları görmek zorunda mıyım?

Oflayarak kalkıp içeri girdim.

Ders: Fizik.

Lanet olsun ya! Sınıf değişimleri de var of!

Sınıftan içeri girdiğimde Ezel ve Meyra yoktu.

Yalnızım dostlarım, yalnızım yalnız.

Omzumdan dürtüyorlar. Sinirleniyorum. Sinirlendim.

"Heyvan gibi şiiler yapmayın ya. Dürtmeyin, dürtmeyin ya! Facebook'tan dürtenleri bile engelleyen insanım ben!" Dedim ve arkamı döndüm.

O çocuktu bu. Bahçede ki.

"İnsan olmadığına eminim bacım." Dedi ve adeta hayvancasına böğürmeye başladı.

"İnsin ilmidiğini iminim bicim." Diyerek taklit ettim onu.

Slk şy .ss

"Her neyse. Yanına oturmam lazım. Başka yer yok."

"Bana ne? Oturamazsın işte. Ayakta dur. Moruk kızmaz zaten." Dedim ve sırama ilerledim. Arkamdan geliyordu salak.

Oturur oturmaz moruk içeri girdi. Ardından da Güney.

Güney?

Şaşkınlıkla ona bakarken o, bize doğru ilerliyordu.

Gelir gelmez "Bora, kalk koçum." Dedi sinirle.

"Nedenmiş o Güney? Oo, kıskandı. Tabii kıskanır. Kim kıskanmaz ki." Dedi sonlara doğru bana bakarak. Şaşkınlıkla olanları izliyordum. Güney'e baktığımda  sinirden gözü seğirecekti sanki.

Etrafa bakınca moruk içerde değildi.

Kavga olasıydı.

Bir kavga yaklaşıyor kaptan Logar.

Güney aniden Bora'nın yakasından tutup kaldırdı ve itti. Yanıma oturdu. Ve "Selam!" Dedi.

Hala şaşkınca ona bakıyordum.

"Selam?"

"Artık bizimkilerle sizin sınıfınızdayız. Daha çok şaşıracaksın İdil. Şimdi bakma öyle dön önüne. Yaptığımın yanlış olduğunu düşünüyorum böyle baktıkça."

Hı?

~●~●~●~●~●~●~●~●~

Evet bölüm sonuu

Yazmayı mı unutmuşum ne? :s

Neyse düzeltiriz başqan.ss

Ne düşünüyorsunuz?

Neyse yarın okul var. Yuhum geldi. Gidiram ben.

Yarın gelebiliram.

Öptüm ;) ;*




Kuğunun Son ŞarkısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin