4. Bölüm: Cesur Kozcu.
❄️
"İnmek için hâlâ ne bekliyorsun?" Edim'in kulaklarıma ulaşan keskin sesiyle kafamı sol tarafıma çevirdiğimde kıstığı gözleriyle bana bakıyordu. Arabanın ne ara durduğu hakkında bir fikrim yoktu. Yorgunluktan dolayı oldukça derin düşünceler içine düşmüştüm.
Kapıyı aralayarak arabadan indiğimde gelen kilitlenme sesiyle birlikte kafamı kaldırdım. Edim sert suratına yakışan bir ifadeyle kaşlarını çatmış yanıma geldiği gibi ise bileğimi kavrayıp beni ilerletmeye başlamıştı. Elektrik çarpmış gibi irkildim.
"Yürümeyi unuttun galiba." Diye keskin bir sesle konuştuğunda o kadar yorgundum ki onu kale almadan beni çekiştirmesine izin verdim. Uraz'ın bir işi yüzünden eve dönmek zorunda kalmıştık. Apartmandan içeriye girdiğimiz gibi yanaklarımı kızarttığını düşündüğüm soğuktan ılık bir ortama geçiş yapmıştık. Rahat bir nefes alıp asansör kabinine girdiğimde bileğimi bir an olsun bırakmamıştı.
Kabinin kapıları açılır açılmaz daireye vararak kapıyı açtığında başıyla geçmem için işaret verdi. Merdivenlere yönelip yukarı çıkacağım sırada ne ara bıraktığını fark etmediğim bileğimi yeniden kavradı.
"Salona gel, konuşacağız." Bileğimi bırakarak salona girdiğinde hemen arkasından bende içeri girdim.
"Bugün yaşananlar yüzünden üstüne gelmek istemiyorum," Diyerek kendini koltuğa attığında giydiği koyu renk pantolonunun cebinden sigara paketini çıkarmıştı. "Ama bir daha tekrarlanırsa, sakin kalmam ona göre."
"Tamam, ben gidene kadar tamamım ama sende peşime taktığın o adamlardan nasıl kurtulurum ona bak." Diye sakince konuştuğumda kafasını hızla kaldırıp öfkeli gözlerini gözlerime dikti. "Kurtulmak? Farkında mısın bilmiyorum ama kendi kendini belaya bulaştırdın, tek yaptığımız seni korumak."
"Korunmak falan istemiyorum. Sadece gidene kadar başıma bela açılmasın yeterli." Dedim hemen. "Ayrıca hayatımda ilk kez gördüğüm bir adam ne diye tanımadığı bir kızın düşmanı olacakmış onu da anlamadım." Kaşları çatıldı.
"Bu kadar mı?" Beni kale almamasına sinirlensem de sakin kalıp kafa salladım. "Bu kadar." Gözleri kısılırken ciddi tavrıma parlayan gözlerle baktı.
"Tamam Altan'ı ben hallederim, sen uslu dur yeter." İçimin rahatlamasıyla gülümsedim. Sonunda anlaşabileceğimiz orta bir yol bulmuştuk. Bakışları yüzümde gezinirken arkasına daha rahat yaslanıp dudağını yaladı. "Şimdi söyle bakalım Meva, barmen kızı arayan kimdi?" Aslıyla olan konuşmamız aklıma düşerken ona doğru birkaç adım attım. Önünde duran bedenime kısık gözlerle baktı.
"Abimdi." Dedim. "Tüm bu olanlar bittikten sonra yanına gideceğim, beni buradan alacak. Ama yine de öncesinde iyi olduğumu haber verirsem..." dedim tepkisini ölçerek. Bir süre öylece durduktan sonra kafa salladı. "Ayarlayacağım."
"Güzel." Dedim istediğimi elde etmenin heyecanıyla. "O zaman ben biraz dinleneceğim."
"Uraz birazdan birkaç eşya daha getirecek." Dedi sakin bir sesle. "Sen çık odana ben bırakırım." Bana bakmaktansa etrafta ve saate odaklanan gözlerine bakıp kafa salladım. "Tamam." Arkamı dönerek yukarıya çıkmaya başladığımda yeni yeni üşüdüğümü fark ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız
Teen Fiction"Dilini, dudağından uzak tut." Diyerek gözlerini yumup yeniden araladığında yanağımı dişleyeyim derken dudağımı dişlemiştim. İstemsiz yaptığım bu harekete yutkunarak karşılık verdiğinde hipnoz olmuş gibiydim. "Yapma şu hareketi anasını satayım, yapm...