"Alnından öpülür
Bir kadın ilk önce
Çünkü oraya toplanmıştır
Bütün çiçeklerin kokusu"Gözlerimi açtığımda kimse yoktu odada. Kimsenin olmaması çok daha iyiydi. Etrafıma bakmak istesem de göz kapaklarımdaki ağırlık buna izin vermiyordu. Bende direnmeyip kapanmalarına izin verdim.
"Prensesim."
Oydu. Melinda. Ağzımı açmadım ama ona da bakmadım. Karşımdaki ormana bakıyordum sadece.
"Prensesim lütfen."
Kimseyi duymak istemiyordum. Kimseyle konuşmak, onlara kendimi anlatmak... Oturduğum yerden kalkıp yürümeye başladım. Arkamdan seslendiğini hissediyordum ama umurumda değildi.
"Lütfen beni dinleyin prensesim."
Yürüyordum ama bastığım yeri hissetmiyordum sanki. Ne kadar geçti bilmiyorum. Ama o kapının önündeydim. Açıp dışarı çıkmak istedim. Rüya aleminde ölürsem ölmüş olacaktım gerçekte. Ve ben intihar edemeyecek kadar korkaktım. Burada öldürülmek en mantıklısıydı. Elimi uzattım kapı açılsın diye.
"Anka hayır."
Duyduğum ses kimi aitti bilmiyorum. Burada her zaman Melinda vardı. Ve o ses içimde bir şeylerin oynamasına sebep oldu. Derin bir nefes aldım. Yavaşça arkama döndüm. Güzeller güzeli bi kadın. Benim siyah elbisemin aksine bembeyaz bir elbise vardı üzerinde.
"Çıkma Anka."
Neden diye sormadım. Donuk duran gözlerimle baktım canlı mavilerine. Garip bir acı var gibiydi. Ama kendi canım o kadar yanıyordu ki onun acısıyla ilgilenmiyordum.
"Gitme Anka. Bırakma beni, bizi."
Sen kimsin demek isterdim sesimi bulsaydım. Umutsuzluk ve acı kalbimin en derinine kadar işlemişti. O kadar derindeydi ki sesim bile çıkmıyordu.
Yavaş ve emin adımlarla yanıma geldi kadın. Gözlerini perdeleyen acıyla bakıyordu bir şey demek istercesine. Elini uzattı korkarak. Yüzüme dokunmak isterken çekildim geri. Gözyaşlarıyla doldu gözleri.
"Hakkım yok dokunmaya biliyorum. Ama kaçma benden Anka."
Anlamlandıramadığım şekilde tanıdık hissediyordum onu.
"Anka."
"Konuşma yeter. Konuşmaaaa. Acı çekiyorum anla. Anla artık konuşma. Eğer acımı orası durduracaksa oraya giderim yeter. Ben daha 22 yaşındayım ama ölmek istiyorum. Ölüm bana en kolay yol gibi geliyor. Bunu anlayabilir misin? Anlayabilir misiniz bunu? Anlamıyorsunuz, anlamayacaksınız. Dışarıdan uzaktan konuşacaksınız sadece. Sadece akıl vereceksiniz. Yapma Anka, öyle söyleme Anka, Anka Anka Anka. Yeter artık yoruldum. Sadece huzur istedim. Bu kadar mı günahkarım? Annem babam bu kadar mı günahkar ki ben ödüyorum bedellerini? Dayanamıyorum artık. Dayanacak gücüm, sırtımı yaslayacak bir dağ kalmadı. Ben ölüyorum ama herkes gülüyor. Orası mı kurtaracak beni bu dertten giderim. Yeter gelmeyin artık."
Gözlerimden akan yaşlar yanağımdan süzülüp yere düşerken artık bacaklarımın beni taşıyamayacağını hissedip yere oturup ağlamaya devam ettim. Fazlaydı bunlar. Hepsi fazlaydı. O kadar çok bağırmıştım ki boğazım acıyordu artık. Ama önemsizdi benim için. Çünkü boğazımdan önce kalbim acıyordu.
....

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAM KIRIKLARI
FantasyBazı anlar vardır. Kaderin farklı bir yola sokar, sizi şekillendirir. Olgunlaşırsınız, olgunlaşmak zorunda kalırsınız. Değişimi kabul etmeniz gerekir. Etmezseniz... Etmezseniz yok olursunuz zaman içinde. Yaşayan bir hayalete dönersiniz. Kalbi atan...