Bölüm 8

115 41 197
                                    

'Birini öptüğünde salıncakta sallanıyor gibi hissediyorsan aşıksın demektir.
Kürşat Başar'

Kalp içi boş her şeyi içine alan bir organdır. Bu yüzdendir beyinle kavgası. Beyin istemez herkesi düşünmeyi. Ama kalp öyle değildir. Arsızca sevmek ister... sevilmek ister... Sonra kırılır kalp. En değerlim dediği insanlar tarafından kırılır. Bende kırıldım en değerlim dediklerim tarafından. Beynim tarafından bile şaşkınlık verici oldu çoğu. Beynim bile kabullenmemişti çoğunu...

Herkesin uyuduğu saatlerde ormana doğru gidip koşu yolunda yürümeye başladım. Olanları düşünmemek için saçma sapan şeyler getiriyordum aklıma ama yine de geliyorlardı aklıma. Her şey... En sonunda dayanamayıp kulaklığımı takıp sesini sonuna kadar açtım. Bir anda gelen müzik sesiyle beynimdeki hastalıklı düşünceleri geri ittim.

Dün gece yaralı küçük bir kız bulunmuş
Etrafına sarı kurdeleler sarılmış
Son bir kez süslemek istemiş büyükler
Yine yasaklarıyla!
Yaklaşıp yakından bakınca gördüm Yatan benim küçüklüğüm ve ben...
Büyüdüm.

İnsan bazen büyümeseydim diyordu. Küçük kalsaydık keşke. Keşke... Keşkelerle ömür geçmez elbet ama büyümek zordu. Ağır yük altına girmekti. Ben o yüklerin altına girmek istemiyordum.

"Yine aynı yer ve yine ağlayan sen..."

"Ve yine siz..."

Adam dediğimi umursamadan kolumdan çekip oturttu beni banka. Benden ne istiyordu ki bu adam? Bir şekilde çevremdeydi.

"Anlat istersen dinlerim."

"Gerek yok! Sıradan(!) şeyler."

Güldü sadece. Anlamış gibi güldü.

"Tanışmamıştık galiba. Ben Hector."

Neyin nesiydi bilmiyordum. İstesem kalkıp gidebilirdim ama bu konuşmaları hiçbir şey olmamış tavrı bana normal hissettiriyordu.

"Anka bende."

"Zümrüd-ü Anka. Küllerinden yeniden doğan kuş."

"Ben olmadığım kesin."

"Sen özel bir kızsın Anka. Bilmediğin kadar güçlüsün."

Bir şey demedim sadece sustuk. Siz yanınızda birisi varken sustunuz mu? Susarken konuştunuz mu? Anlattınız mı derdinizi? Biz konuştuk. Birkaç saniyelik bakışlarla anladı sanki derdimi... Dertlerimi...

"Anlatmak zordur dertlerini. Hele tanıdığın insanlar seni yargılamışsa. Bu yüzdendir bir yabancıya anlatmak derdini. Ben yabancıyım sana. Adından başka bir şeyi bilmiyorum. Anlat istersen bana."

Baktım gözlerine sadece. Anlatmak rahatlatır mıydı acaba? Aslında biliyordum rahatlardım ama... Ama tanımadığım birine anlatmak?

"Ben..." durdum bir an sadece. Derin bir nefes aldım. Zordu benim için. Aslı dışında ilk defa birine anlatıyordum. "Evin büyük çocuğuyum. Erkek kardeşim var Yiğit. 1 yaş küçük benden. Babam... Her zaman onu daha fazla sevdi. Küçükken her şeyime kızardı. Sonra nedensizce Türkiye'ye geri gönderdi bizi. Hoşuma gitmişti. Ondan uzakta rahatça istediğim her şeyi yapabilecektim. Sonra sürekli aramaya başladı. Benimle zorlukla üç kelime konuşurken Yiğit'e tüm gününü anlattırıyordu. Üzülsem de rahattım sonuçta..."

Cebinden peçete çıkartarak gözlerimin altını sildi. Bir yorumda bulunmadı. Sadece baktı.

"Böyle bir adam için bu denizleri hüzünledirip incilerini açığa çıkartman çok acı."

CAM KIRIKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin