Serçe kalbi taşıyan kadının kalbindeki kırıklığı anlamaz insan. Çünkü kalbi kırıldığında kalın duvarlar örerler kalplerine. Bundandır gülüşlerinin güzel gözlerinin donuk bakması... Bundandır dillerinde taşıdıkları zehir.
Bir yerleri toparlarken başka bir yerden açık vermekten, acı çekmekten yoruldum. Çocuk kalbimin acı çekmesinden yoruldum. Çocuk kalbim evet. Çünkü ben daha büyümedim ki. Büyümek istemedim. Korumak istedim çocuk yanımı. Çocukluğumu...
Hayalimdi her zaman. Beni koruyacak birinin yanında olması. Beni babamdan bile koruyacak olması. Ondandır belki de hatalar yapmam. Çünkü biliyordum daha fazlasını kaldıramayacağımı ama acı çekmekten de geri kalmazdım. Acı çekmek artık alışılmış bir durumdu benim için.
"Yorulmadın mı artık Anka?"
"Yoruldum Aslı. Çok yoruldum. Korkuyorum Aslı."
Yanıma oturup sıkıca sarıldı bana. Kız kardeşime sarılıyormuşum gibi hissediyordum her zaman. Konuştuğumuz günden beri bir şey saklamıyordu benden.
"Bugün ne oldu?"
"Bilmiyorum Aslı. Önce ormandan sesler geldi girmek istediğimde bir kız çıktı oradan ve her sese gitmemelisin dedi. Geri döndüğümde karşıma James çıktı. Teksin falan dedi. Saçma olan bu değil. Saçma olan yanımda iki tane pittbul rednose gelmesi. Aslı kafam allak bullak oldu. Pittbullar off."
Yüzüne baktım ama düşünüyordu. Diyeceği şey benim için çok önemli. Ya da belki akışına bırakmalıydım. Düşündükçe içinden çıkılmaz bir hal alıyordu.
"Kuzum sana açıklamak istesem de bazı şeyleri başkaları anlatmalı. Ben anlatamam. Üzgünüm kuzum."
"Dert değil Aslı. Zaten kafam çorba oluyor. Belki de bırakmak en iyisi."
"Belki de."
Kafamı dağıtmak en iyisiydi. Hayat ne kadar garip. Buraya ne için gelmiştim ama ne yapıyordum? Çok garip şeyler yaşıyordum. Yoruldum ve ağlamalarım bile yetmiyordu rahatlamama.
"Konuşmayacak mısın Aslı?"
"Korkuyorum Anka. Beni geçtim ona bir şey olmasından, Dilşah'ı kaybetmekten korkuyorum."
Diyecek bir cevabım yoktu. Öyle hassas bir konuydu ki. Öte yandan Dilşah ve Ulmar. Her ne kadar başta Dilşah sevmese de Ulmar'ı, şu an en iyi arkadaşım o diye dolaşıyor. Zorluyordu Aslı'yı bu mesele. Ama gözlerinde aşk da var. Görebiliyordum. Ulmar'ı gördüğünde gözleri parlıyordu ama kaçıyordu da.
"Diyemiyorum Aslı. Normal koşullarda olsanız git ve konuş derdim ama... Dilşah ona bağlanıyor Aslı. Farkında olmadan bağlanıyor. Ve yine farkında olmadan onu kafasındaki baba figürüyle birleştiriyor. Yiğit hep yanındaydı ama Ulmar farklı geliyor ona. Dikkat et Aslı. Ya bir şekilde uzak tut onları ya da anlat ve kurtul."
"Canım yanıyor Anka. Dilşah onu babası yerine koyuyor farkındayım ama anlatamam."
Gözlerinden akan bir acı vardı. Aslı'yı tanımayan biri şu halini göremezdi. Acı çekse de saklardı. Gözünden akan yaşın acı yüzünden mi mutluluktan mı olduğunu anlayabilecek kadar yakınım. Aslı duygularını içinde yaşasa da (kurt özelliği galiba) ben anlıyordum bir şekilde onu.
"Aslı korkuyorum. İçimde hep kötü bir his var. Sanki... sanki kötü şeyler olacak. Sanki..." gözlerimi gözlerine diktim kafamı kaldırarak. Sonbaharın simgesi olan dökülen yapraklar mavi denizlerime karıştı. Esen rüzgar yaprakları dağıtırken denizleri de dalgalandırıyordu. "Sanki büyük bir yıkım olacak."
![](https://img.wattpad.com/cover/88515628-288-k52546.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAM KIRIKLARI
FantasyBazı anlar vardır. Kaderin farklı bir yola sokar, sizi şekillendirir. Olgunlaşırsınız, olgunlaşmak zorunda kalırsınız. Değişimi kabul etmeniz gerekir. Etmezseniz... Etmezseniz yok olursunuz zaman içinde. Yaşayan bir hayalete dönersiniz. Kalbi atan...