'Yoruldu kadın.
Güçlü olmaya çalışmaktan
Her gece unutmaya çalışmaktan.
Her sabah üzgün uyanmaktan
YORULDU!'Acıyla harmanlanmış bir vücut daha dirençlidir her şeye, hayata daha çok direnç gösterir her zaman. Kalbi atarken çevresindeki olaylara daha direnç göstermeyi bilir. Ben hep dirayetli oldum acıya karşı. Acı beni yıkamazdı kolayca. Tek bir defa yıkıldım. Hem de derince bir acı alarak. Her şeyi kabullenirdim ama... Ama her şeyin yalan olması katlanabileceğim bir durum değildi. Acı... Herkesin katlanabileceği bir durum değildi. Acı... Kalplerde katılaşmaya yol açan şeydi.
Dakikalardır yağmur altındaydım. Bilmiyordum, düşünmek istemiyordum. Bir dakika sonra her şey bitecek ama hayatımda bir kez mutlu olmak istiyordum. Lucas... Gözlerinden korktuğum adam... Buraya geldiğimden beri bir şekilde yanımda olan insan... İlginç bir şekilde yağmur altında dönüp dururken de yanımdaydı. Ama galiba benim yüzümden hasta olacaktı.
"Hadi saçağın altına dönelim."
Oraya dönmek bile bir işe yaramazdı aslında. Sabaha kadar burada yağmur altında ıslak kıyafetlerle duracaktık. Peki bundan pişman mıydım? Kesinlikle hayır. Ama o benim yüzümden hasta olursa üzülürdüm.
"Benim yüzümden..."
"Hasta olmam merak etme. Ama sen bu gidişle olursun."
Olup olmayacağım konusunda onun kadar emin değildim. Yine de bir şey demedim ona. Saçağın altına dönünce esen rüzgar ıslak kıyafetlerim yüzünden daha da üşümeme neden oldu. Titreyişimi fark eden Lucas güldü.
"Bilseydim bu kadar yağmur altında tutmazdım seni."
Yüzüme dokunuyordu yavaşça. Tüy gibi bir dokunuşu vardı. Görmesem dokunuyor demezdim asla. Arkasını döndü sonra. Çantasını açıp içini karıştırdı. Geri döndüğünde elinde siyah bir kazak vardı.
"Pantolon bulamam ama kazak vardı giy bunu."
"Peki sen ne yapacaksın?"
"Merak etme. Giy sen."
Kazağı elime alıp Lucas'a baktım. En azından arkasını dönerse daha rahat giyebilirdim. Pantolonum için bir şey yapamazdım lakin en azından kazak giyebilirdim. Ama arkasını dönmüyordu.
"E hadi giysene."
"Arkanı dönsen."
Gülerek arkasını döndü. Üzerime yapışan badimi zorlukla çıkarıp verdiği kazağı geçirdim üzerime. Üzerime uzun ve bol olmuştu ama yine de bu gece idare ederdi beni.
"Kazak için teşekkürler."
"Burada ne zaman yağmur yağacağı belli olmaz. Yanında yedek kıyafet taşımaya çalış."
Bir süre yan yana durduk. Konuşmadan, sadece oturduk. Kazak üstümü sıcak tutsa da pantolonumun ıslaklığı üşümeme sebep oluyordu.
"Benim yüzümden hasta olacaksın."
"Zorla yağmur altında tutmadın beni. Asıl sen benim yüzümden hasta olacaksın."
"Gel." Diyerek kolunun altına çekti beni. "Birbirimize sarılırsak vücut ısımızı koruruz."
Garip bir şekilde sıcaktı. Hatta sanki soğuk havada durmuyordu benimle beraber. İki koluyla sıkıca sarılıp üşüyen yüzümü karnına gömdü. Isınmam için sarılmış olsa da hissetmediğim bir huzur hissediyordum o kollarda. Bir babanın sarıldığı zaman evladının hissedeceği huzur kokuyordu bu kollar.
Korktum bir anda. Daha önce kimseden hissetmediğim huzuru onun kollarında hissetmem korkuttu beni. Hissetmemeliydim bu huzuru. Geri çekilmek istediğimde izin vermedi bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAM KIRIKLARI
FantastikBazı anlar vardır. Kaderin farklı bir yola sokar, sizi şekillendirir. Olgunlaşırsınız, olgunlaşmak zorunda kalırsınız. Değişimi kabul etmeniz gerekir. Etmezseniz... Etmezseniz yok olursunuz zaman içinde. Yaşayan bir hayalete dönersiniz. Kalbi atan...