"Hani ;
Fırtınanın şiddeti ne olursa olsun, martı sevdiği denizden asla vazgeçmez!" derler ya;
Öyle işte. Benimde var vazgeçemediklerim...!
Kendimden de önce önem verdiğim önceliklerim...!
"Değer" dediklerim...!
Değmediğini kabul edemediklerim...!
Koşarken yorulmadıklarım ama beklerken göremediklerim...!
Önceliklerimin sonrası olduğunu hissetmek ne acı/dır ki öyle işte.
Canlarınız sağ olsun artık.
Biraz sitem belki evet biraz, hepsini diyemem ki,
Kıyamadıklarım var benim
Fark ettiğim tek şey kendime hiç acımamışım.
Kendime ayırmamışım hiç kendimden. Oysa insana sadece kendi lazımmış.
Duygular sahipsiz, Ben/siz."
Kalp hissizdi artık. Akmıyordu gözden yaşlar. Huzur kalmamıştı sol yanımda. Sevgi denilen acı duygu alıp götürmüştü kalbimi benden. Önümde açık duran deftere baktım. O almıştı bana. Ayağa kalktım yavaşça. Odaya göz gezdirdim ve ona ait parçaları toparladım. Hepsini toparlayınca beraber çekildiğimiz fotoğraflardan birini elime aldım. Sol elimdeki çakmağı çakıp ateşe verdim. Ona ait eşyalar kül olurken gözlerimden son defa onun için yaşlar akıyordu. Yoktu artık ağlamak onun için.
Ben kim miyim? Ben Anka. Küllerinden yeniden doğmaya çalışan biriydim sadece.
...........................
Huzur... Herkes farklı tanımlardı huzuru. Kimi bir kar tanesinin düşüşünü izlemeyi, kimi bir nehir kenarında oturuşunu, kimi bir gökdelenin tepesinden şehri izlemesini huzur olarak tanımlardı. Benim için huzur... Huzurum elimde tuttuğum uçak biletleriydi. Gidiyordum bu şehirden, bu ülkeden. Tuhaf... Senelerce yanımda olan insanlardan uzaklaşacağım için huzurlu hissediyordum.
"Annem gelebilir miyim?"
"Tabi."
Zor olmalı onun için. 20 yıl bakıp büyüttüğü kızı gidiyordu. Hüzünlü gözlerle bakıyordu bana. Ağır geliyordu yaşadıklarım ve toparlanamamıştım. Sol yanımı hissetmiyordum artık. Canım yanıyordu. Çıplak ayaklarımda kor ateşte yürüyor gibi hissediyordum.
"Hep inatçıydın." Gülümsedi. Duygudan yoksun bir gülümseme değildi bu acılarını gizlemeye çalışıyordu gülüşüyle. Tanıyordum onu. Gerçek gülümsemesi olsaydı sağ eliyle saçlarını tarardı. O da acı çekiyordu. "Üniversite sonuçları açıklanınca kayıt yaptırıp evde sessizlik yemini etmiştin sanki. Aslında hepimiz seni kendimize benzetmeye çalışmıştık ama sen hep kendin olmayı başardın." Gözleri dolmuştu. Ağlardı. Dışarıdan sert gözükse de çok duygusaldı o. Dayanamazdı. "Sana söylemesek bile, babanla hep gurur duyduk senin kendin olabilmeyi başarmanla" Sağ gözünden akan yaşı sildim yanına yaklaşıp.
"Seni çok seviyoruz."
"Bende..." deyip derin bir nefes aldım. "Bende sizi seviyorum."
Derin bir nefes alıp odadan çıkarken yüzüne gerçek bir tebessüm yerleştirdi.
"Ne olursa olsun sen bizim bir tanemizsin."
.............
Yeni aldığım siyah kapaklı defteri aldım elime ve karşımdaki boğaz manzarasına bakarak içimi dökmeye başladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/88515628-288-k52546.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAM KIRIKLARI
FantasyBazı anlar vardır. Kaderin farklı bir yola sokar, sizi şekillendirir. Olgunlaşırsınız, olgunlaşmak zorunda kalırsınız. Değişimi kabul etmeniz gerekir. Etmezseniz... Etmezseniz yok olursunuz zaman içinde. Yaşayan bir hayalete dönersiniz. Kalbi atan...