Bu bölümü içim acıya acıya yazdığım doğrudur. Oysa ki bölüme başladığımda bu olay yaşanmamıştı fakat bu heyecanla yazmaya başladığım bölüm de olaydan sonra benim için hissettiklerimin enkazına döndü. Ne denli saçma, ne denli berbat bir bölüm olduğunu siz okuyarak anlayın lütfen. Affola, bölümü anca bu şekilde yazabildim.
#SOMAUNUTULMAZ
Bölüm şarkısı yok, milli yas bitmiş olsa da halkın yası devam ediyor. İyi okumalar.
"Zeynep kapı çalıyor!"
Aynaya son bir kez bakıp rujumu dudaklarımda noktalar bırakarak hareket ettiriyorum ve ardından elbisemi düzeltip odadan çıkıyorum. Kapıya vardığımda Yağmur'un arkada gergin bir şekilde beni izlediği de gözümden kaçmıyor değil. Ee, ödeyecek bunların hesabını fare. Heheyt be!
Derin bir nefes alıp kapıyı açıyorum ve ardından Hamza Bey, Barış, Kerem ve yanındaki Aksel olduğunu düşündüğüm çocukla karşılaşıyorum. Aralarında ilgimi çeken tek adam olan Kerem'e çaktırmadan bir bakış gönderiyorum ve o da bunu fark etmiş olmalı ki sırıtıyor. Ağzını yediğim ya. Tosun Kerem!
"Hoş geldiniz!" diyorum büyük bir sevecenlikle.
Hepsi bir anda içeri hücum ederken kenara kayıyıorum, "Hoş bulduk." lafı hepsinin ağzından teker teker döküldükten sonra kapıyı kapatıp tuvaletin önüne doğru yürüyorum. Tabii peşimden de Yağmur ve Aksel'i götürüyorum.
"Akselcim ben Zeynep. Tanıştığıma memnun oldum. Gelin kızımız da Yağmur." diyorum Yağmur'u göstererek. Valla bu tam ailesinin zoruyla çocuk gelin olarak görücü usulüyle evlenen kızlara benzedi benden demesi. Allah sonumuzu hayır etsin dinimiz amin!
"Ben de memnun oldum. Tam oalrak ne gibi bir şey yapmamı bekliyorsun Zeynep?" diyor Aksel gülümseyerek. Yağmur ise hala gergin gergin bizi izliyor.
"Valla Akselcim Yağmur'la sahte sevgili olacaksınız. Görsün bakalım neymiş ne değilmiş."
Aksel güldükten sonra yine Yağmur'un benim üzerimdeki bakışlarıyla birlikte içeri giriyoruz. Hamza Bey ve Barış yan yana ikili koltukta oturuyor ve karşılarında da Melis, Can ve Kerem üçlüsü oturuyor. Yağmur ve Aksel de oturduktan sonra bana yer kalmayınca sevdiceğim Kerem öküzlüğünden beklenmeyen bir hareket yapıp bana yer veriyor. Minnettarım sana çakma öküz Kerem!
"Teşekkürler Keremcim." diyorum gülümseyerek. Kerem de bana gülümsüyor ve ardından telefonunu çıkarıp bir şeyler yazıyor. Ben yerime oturduğumda ise telefonuma mesaj geliyor ve bütün gözler bana çevriliyor.
Telefonumu hırkamın cebinden çıkarıp baktığımda mesajı gönderenin Kerem olduğunu görüyorum. Ay canım ya, görüyorsunuz halimizi. Yasak aşk yaşıyoruz şurada. Tadı çıksın dimi.
'' Elbisen çok güzel ve çok yakışmış. Ama bir dahaki görüşümde bunu ben hariç kimsenin görmesini istemiyorum. Hatta mümkünse gidip değiştir."
Ağzım açık kalırken tescilli Melahat Melis de durur mu? Atlıyor hemen, "Kimmiş Zeyno?"
"Annenmiş Meliscim." diyorum gözlerimi devirerek. Neyse ki sessizce söylüyorum ki Melis ve Kerem hariç kimse duymuyor. Kerem kıkırdayıp bana bakarken Melis de suratını asıyor. As Meliscim suratını, as! Senden de zaten olsa olsa askılık olur!
Melis'i unutup niv boyfirendime odaklandığımda içimdeki feminizm duygusu kabarıyor ve alev alıyor. O maçoysa ben de feministim kardeşim! Yürü be Zeynep, kim tutar seni!
"Böyle daha sessiz oturacak mıyız?" dedi Barış sonunda nefesini vererek.
"İsterseniz yemeğe geçebiliriz. Valla üç kız sizler için iyi de bi' yemek yaptım Hamza Bey!" diyorum gülerek. Ardından Hamza Bey de bana katılıyor ve koltuklarımızdan kalkıp masaya geçiyoruz. Herkes yerine oturduğunda hızla arkamı dönüyorum fakat arkamı dönmemle iri bir bedenle çarpışmam bir oluyor. Kafamı kaldırdığımdaysa bu bedenin sahibinin kas yığını Kerem olduğunu görüyorum. Maaşallah maaşallah iyi kas yapmışsın!
"Elbiseni değiştireceksin sanıyordum Zeynep?" diyor Kerem bana tek kaşı havada bir biçimde bakarken.
Kıkırdıyorum, "Bunu sanmana ne yol açtı bilmiyorum ama elbiselerime karışılmasından hoşlanmam."
Kerem gözlerini devirdikten sonra koluna vuruyorum ve mutfağa geçiyorum. Arkamdan Yağmur da bitiyor tabii. "Zeynep ya, şu saçma oyunun ne zaman bitecek?!"
Yağmur'un getirdiği kaselere çorbayı koyuyorum, "Sizin saçma oyununuz ne zaman biterse Yağmurcum."
"Of Zeyno of! Vallahi bunun acısını çıkartacağım senden."
"Çıkartırsın canım, çıkartırsın." diyorum dalga geçer bir tonda. Ardından Yağmur'un eline kaseleri tutuşturup onu gönderiyorum. Yağmur bu şekilde asık suratla gelip gidip kaseleri doldururken bir yandan da Kerem'i düşünüyorum. O içeride ve biz sevgiliyiz. Açılın bayanlar benim erkek arkadaşım Kerem Sayer! Ah ne havalı ama!
"Zeynep hadi masaya gel." diyor Yağmur beni kolumdan tutup çekeleyerek. Onu başımla onaylayıp peşindne masaya gidiyorum ve önceden ayarladığım yerime kurulup mis gibi yemeklerimi yemeye başlıyorum. Çoğunu Melis yapmış olsa bile benim de çorbada tuzum var canım! Evet yani, çorbaya tuzu ben attım.
"Akselcim nikah ne zaman?" diye takılıyor Hamza Bey Aksel'e. Evet Hamzoş. Aynen böyle, oyunuma katkıda bulunuyorsun!
Aksel, Can ve Yağmur bir anda geriliyor. Melis, Barış ve Sedat ise şaşkın şaşkın onlara bakıyor. Tabii Kerem ve ben de alttan alttan gülüyoruz. Daha çok üzüleceksiniz a dostlar!
"Valla önce bir teklifi edelim de Hamza Amca." diyor Aksel Yağmur'a bakarak. Valla tiyatro okumuş çocuk, hakkını vereyim! Kerem de bana çocukluk arkadaşım demişti. Böyle çocukluk arkadaşları varsa çocuk baştan şanslı!
"Yağmur Hanım kızım hiç bahsetmemiştin bizim deli oğlan Aksel'in manitası olduğundan. Hani Yağmur Hanım kızımı geçiyorum, ee Kerem, Barış? Siz de mi bilmiyordunuz çocuğum? Doğrusu pes yani!" diyor Hamza Bey kaşığını kasenin içine bırakarak.
Kerem bana bakıyor fakat hemen toparlıyor. Herhalde Barış'ın bir şey demesinden korkuyor, "Valla Aksel ve Yağmur'un işi yıldırım gibi gelişmiş Hamza Amca. Melis'in de haberi yokmuş zaten. Zeynep ve ben biliyorduk sadece."
Yağmur gülümsüyor, "Yaa yaa, hemen ortalığı telaşa vermek istemedik. Zaten Melis duysa hemen ciddiye binerdi iş!" diyerek topu Melis'e attı. Tabii Meliscağızımın bir şeyden haberi yok öyle izliyor.
Kıkırdıyorum, "Zaten onlar öyle çok fazla sabredemeyecekler."
Kerem de gülmeye başlarken Yağmur masanın altından ayağıma bir tane geçiriyor. Bense gülmeye devam ediyorum, "Nasıl yani?! Yoksa... Torun mu geliyor yahu?! Yağmur Hanım kızım bebek mi bekliyorsunuz?" dediği gibi kıyamet kopuyor ve Kerem ile beni kahkahalar alıyor. Can hala etrafa kızgın bakışlar yollarken masadan kalkıyorum ve Kerem'le birlikte mutfağa giriyorum. Yağmur ise içeride milleti hamile olmadığına inandırmakla meşgul.
"Güzelim ya, özledim seni." diyor Kerem anında. Yavşak kas yığını işte! Ne olacak?
"Ayy Kerem! Ben buraya açık vermeyelim diye geldim senin yaptına bak!" diyorum fısıldar bir sesle. Kerem beni dinlemiyorum ve omzuma bir öpücük konduruyor. Ben de en sonunda pes edip kollarımı Kerem'in boynuna doluyorum. Kerem öpücüklerini vermeye devam ederken ise kapıdan bir ses duyuluyor, "Zeynep, Kerem?"
Allaaah! Basıldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöpçatan Kuzen
Teen FictionFeminist bir genç kız, kendinden emin bir erkek. Peki ikisinin yolu bir kuzen tarafından kesişince ne olacak? Çöpçatan kuzenimiz görevinde başarılı olabilecek mi acaba?