Bir veda konuşması yapmaya gelmedim. Doğrusunu söylemek gerekirse veda konuşmalarında pek iyi değilim. Kitabı severek okuyor musunuz bilmem, ama ben şu ana kadar hep severek yazdım. Dileğim sizin de severek okuduğunuzdan yanadır. Bu bir veda değil, daha her şeyin başındayız. Bu bölümden sonra olacakları kendi kafanızda canlandırabilirsiniz. Benden bu kadar. Sağlık durumumdan dolayı yazacak gücüm kalmadı gerçekten. ZeyKer'den vazgeçmeyin, sizi seviyorum çöpçatan okuyucular. ZeyKer'in birleşmesi sürecinde Can yerine çöpçatanlık yapanlar sizlerdiniz. Hem ne demişler, her kitabın asıl kahramanı okuyucuların kalbinde gizlidir. Her şey gönlünüzce olsun! Benden hepinize selamlar, öpücükler. Hoşça kalın :)
Bu bölüm herkese ithafen olsun...
PLAYLIST: Yasemin Mori - N'olur
Not: Betül, Zeynep, Melis ve Yağmur'un kıyafetleri multimedyada.
Sabah uyandığımda kendimi daha çok dinç hissediyorum. Gece Kerem'le uyumamın belki yararı büyüktür, kabul ediyorum. Ee tabii bütün gece içimdeki şıllık susmadı ki. Zaten Keroş'un da baklavalar öyle çok ki sarıldıkça sarılası geliyor. Ay yine dellendim!
"Zeynep kahvaltıya gelecek misin?" diyor Kerem çatalına bir domates batırırken.
"Gelirim aşkım. sen istersin de gelmem mi!" diyorum dünkü halimden eser kalmamış gibi.
Kerem gülüyor, "Hayırdır Zeyyoş, dün bi' farklıydın bugün bi' farklısın." Gözlerimi deviriyorum, "Sen çok biliyorsun."
Kahkahalar eşliğinde geçen mutlu ve huzurlu bir kahvaltıdan sonra telefonum çalıyor ve ben de telefonuma bakmak üzere odama gidiyorum. Oha, Can arıyor. Ne ballıymışım kız.
"Alo?" diyorum çekingen bir tonda.
"Zeynep, bak Barış her şeyi anlattı. Özür dilerim." diyor Can ondan beklemediğim bir atakla. Ardından devam ediyor ve benim iyice meraklanmamı sağlıyor, "Bugün öğlen sahildeki Çınar Kafe'de buluşalım. Herkes gelecek. her şeyi anlatacağım."
Ağzım açık bir şekilde cevap veriyorum, "B-ben, tamam."
"Görüşürüz." diyor ve telefon bir anda kapanıyor. Kaşlarımı çatarak kapanan telefonu kulağımdan ayırıp bakıyorum. Ardından yatağa fırlatıp Kerem'in yanına gidiyorum. Ev hanımı Keroş bulaşık yıkamakla meşgul.
"Hayatım kimmiş?" diyor Kerem elindeki tabağı tezgaha bırakıp. Ardından havluylu ellerini kuruluyor ve yanıma geliyor.
"Kerem Can aradı. Bugün öğlen sahilde buluşacakmışız, herkes gelecekmiş. Her şeyi de anlatacaklarmış."
Kerem'in ağzından şaşkınlık nidasıyla 'wow' çıkıyor. Ardından da tezgaha geri dönüp bulaşıkları yıkamaya devam ediyor. "Bir şey demeyecek misin?" diyorum sandalyelerden birine oturarak.
"Ne diyebilirim? Öğrenmek için gideceğiz."
Başımı sallıyorum ve şakaklarıma ovup kafamı masaya koyup düşünmeye başlıyorum. Bugün öğreneceklerim belki de hayatımı değiştirecek. Neyin içindeyim ben?
***
Öğlen vakti geldiğinde Kerem'le birlikte Can'ın söylediği kafeye gidiyoruz. Kocaman bir masa ve herkes etrafında. Nazlı, Melis, Güney, Yağmur, Can, Barış, Sedat... Herkes orada. Neler oluyor yahu?
Kerem'le el ele bir şekilde masaya yaklaşıyoruz ve herkese soğuk bir selam verip oturuyoruz. Can konuşmaya başlıyor, "Bir şey içer misiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöpçatan Kuzen
Fiksi RemajaFeminist bir genç kız, kendinden emin bir erkek. Peki ikisinin yolu bir kuzen tarafından kesişince ne olacak? Çöpçatan kuzenimiz görevinde başarılı olabilecek mi acaba?