12. Bölüm - Zeyker oyunları başlıyor!

10.6K 332 55
                                    

Selaam! Size erken bir bölüm vermek istedim fakat diğer haftalar için bu aynı şekilde geçerli olmayacak. Umarım bölümü beğenirsiniz. Burada kurgumuzu daha iyi tanıyacağınızı umuyorum. Yani bu bölümde. Multide Kerem var :))

Ha bu arada size mükemmel bir haberim var! Pazar günü sete gitmiştik bir arkadaşımla. Tüm GB oyuncularının/yardımcı oyuncularının/ekibinin size çok büyük selamı var!!! :))) Keyifli okumalar.

Bölüm şarkısı: Güneşi Beklerken - Rüyalar Kızı

Kapı açıldığında gördüğüm yüz ifadesi sinirlerimin tepeme zıplamasına yeterli oluyor. Bu sinirle artık ne yapacağımı bilemediğimden olsa gerek hızla önümde bana tuhaf bir şekilde Bakan mübareğin evladı Kerem Paşa'yı itip içeri giriyorum. Arkamdan da Barış geliyor tabii. Oyy kuşum!

"Zeynep neredeydin?" Diyor Kerem omzuma dokunarak. Tabii sinirlerim hala tepemde! Hayır, buna ne oluyor ki?! Kim bu ya? Ne zannediyor kendini? Dış kapının mandalı, salak.

"Sana ne ya?! Sana ne! Defol git evimden, istemiyorum seninle aynı ortamda bulunmak. Senin gibilerin suratına bakmak istemiyorum ben!" Diyorum sinirle ellerimi savurarak.

Kerem de durur mu tabii? Salak. Kaç günlük adam geliyor beni öpüyor, sonra hiçbir şey olmamış gibi özür diliyor, bir de üstüne bana hakaret ediyor. Oldu canım, başka derdin?

"Kime bu tribin kızım? 15 yaşında ergen misin sen?" Diyor Kerem ve o da benim gibi ellerini iki yana açarak bağırmaya başlıyor. Vallahi duvara yapıştırırım ben bu çocuğu! Yetti be! Tutmayın beni!

"Bana bak! Siktir git evimden, daha da gelme!" Dediğim gibi Kerem üzerindeki montuyla birlikte dışarı çıkıp kapıyı hızla kapatıyor. Öyle bir kapatış ki Melis ve ben yerimizden sıçrıyoruz. Sinirle gözlerimi deviriyorum ve umursamaz bir şekilde odama ilerleyip aynı onun gibi kapıyı çarpıp çantamı yatağa fırlatıyorum. Aman, ne bok yerse yesin! Allah'ından bulsun!

***

Kapının neredeyse yüzüncü kez tıklanışından sonra -maalesef- gidip bıkkınlıkla odamın kapısının kilidini açıyorum. Tabii ardından da kapı hızla açılıp içeriye Melis ile Yağmur giriyor. Kerem'in gidişinden yarım saat sonra duyduğum kapı sesi ise Barış'a ait oluyor. Evde ben, Melis ve Yağmur kalıyoruz. Tabii ben kapıyı açmıyorum. Bu havayla onları çekecek değilim. Biri aşka aşık, diğeri fingirdek! İkisi de erkeklere tapıyor neredeyse mübarekler! Bu erkeklieberlar ile de nereden takılıyorsam? Hey yarabbi!

"Zeynep, ne oldu öyle ya? Kerem bize anlattı ama, bir de senden duyalım dedik." Diyor Yağmur Melis'e bakıp ardından bana bakarak.

Her zaman yaptığımı yapıyorum. Bilirsiniz siz, bilirsiniz! Tabii gözlerimi deviriyorum gerzekler başka ne yapacağım?

"Yok bir şey! Kereminiz anlatmış size işte! Oldu olacak bir de Kerem bizim eve taşınsın, ben gideyim! Adını Zeynep olarak değiştirirsiniz artık, ha? Nası' fikir!?" Diye bağırıyorum hemen. 

Melis bir iki adım geri çekiliyor fakat pek ürkmüşe benzemiyorlar. Tabii ürkmezler! Onlar benim daha nelerimi biliyorlar! Ah, bir de eski sevgilim vardı benim, Güney! Üniversitedeyken ne çekmiştim ondan! Aşk bir yerde güzeldi. Tabii ona aşık olduğumdan emin değildim fakat o bana kör kütük aşıktı. Her gece beni yatağıma kadar yatırır öyle giderdi. Tabii, üniversitenin son senesinde birden bir değişim geldi ona! Sürekli beni kıskanırdı. Kim bana yaklaşsa döverdi. Tabii ben de ayrıldım hemen ondan. Neymiş efendim, ben kendimi koruyamazmışım, bana kimse bakamazmış, kız başıma bir şey yapamazmışım. Ya sen bunu Zeynep Yılmaz'a söylüyorsun bebeğim! Karşında bir feministin büyüttüğü bir kadın var! E, bundan ayrılınca bayağı bir peşimden koştuydu tabii de, sonra ne oldu bilmiyorum! Aman umurumda da değil zaten!

Çöpçatan KuzenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin