Selam! Yepyeni bir bölümle karşınızdayım. Cuma ve bugünün sabahı Uludağ'a gittiğimden dolayı evde değidlim. Bu yüzden biraz kısa oldu fakat idare edin artık lütfeen! Bu arada Nisan ayında bölüm sık gelmeyecek. Uzun aralarla gelecek. Kusuruma bakmayın lütfen; çünkü sınavım var. Neysee!!! Bu arada YGS sınavına girecek olan herkese -en başta abime- başarılar! Umarım sınav dilediğiniz gibi geçer. Ve umarım beklediğiniz gibi bir bölümdür bu!
Bölüm şarkısı: Arctic Monkeys - R U Mine ( Şarkı için Melisa'ya teşekkürler! )
Bu bölümü kuzenciğim Nazlı'ya ( @nazlololo ) ithaf ediyorum. Umarım beğenirsin :)
Zeynep'ten...
Gözlerimi duyduğum seslerle aralıyorum. Ellerimi yumruk yapıp gözlerimi ovuştururken bir yandan da yatağımdan kalkıp odamdan dışarı çıkıyorum. Ne ara uyumuşum ben ya?
Dışarıdan gelen seslerle donup kalırken gözlerimi pörtletiyorum. "Zeyneeep!"
Hızla cama doğru yürüyorum ve içimden geçenleri doğru olmaması için bildiğim tüm duaları okuyorum. Lütfen Güney olmasın, lütfen Güney olmasın, lütfen... Güney!?
Pencereyi açıp aşağıda sokağın ortasında elinde bir bira şişesiyle bana bakıp bağıran Güney'e doğru bakışlarımı dikiyorum. Bunca sene sonra karşıma ne hakla çıkıyordu ki? Nereden çıkıyordu? Allah'ın belası! Çektrdikleri yetmiyor, şimdi geldi yine.
"Zeynep, dur, dur bi' kapatma yağğ konuşalıım." Diyor Güney zorlukla. Yüzümü ekşitiyorum ve camı hızla kapatıp salona doğru yürüyorum. Salondaki telefonumu elime alıp açıyorum ve direkt Can'ı arıyorum. Çalıyor, fakat açmıyor. Ardından Melis'i, Yağmur'u ve Sedat'ı arıyorum. Yok! Hiçbiri açmıyor! Allah kahretsin ki hepsi sanki sözleşmiş gibi telefonlarına bakmıyorlar!
Ardından aklıma Barış geliyor ve hızla onun numarasını çevirip arıyorum. Bir süre çalıyor fakat onun da telefonu açılmıyor.
Sinirle gözlerim dolmaya başlarken bir yandan da Güney'in hala bana bağırışlarını duyuyorum. Kalbim küt küt atmaya başlıyor. O Güney! O her şeyi yapar. Hay sikeyim ha! Bir de daha bu sabah regl olmuşken şimdi de bu çıktı ya başıma! Hayır, ben bunları hak edecek ne yaptım Allah'ım? Ha dur tamam hatırladım, sormadım say.
Ben içimden boş boş konuşup bir o yana bir bu yana yürürken birden aklıma hiç aramamam gereken kişi geliyor fakat korkumdan ne yaptığımı bilemeyerek onun numarasını çeviriyorum. Kerem.
Telefon çalmaya başladığında mutfaktan bir zil sesi geldiğinde duyuyorum. Mutfağa doğru yürürken masanın üzerinde duran Kerem'in telefonunu görüyorum. "Şaka dimi bu ya?!"
Telefonumu kapatıp masanın üzerine koyarken çaresiz bir şekilde zamanın geçmesi için koltuğun kenarına oturup sessiz sessiz ağlamaya başlıyorum. Çünkü bundan başka yapacağım başka bir şey yok! Evet gençler, ablanız çaresiz geçin dalganızı! Ama alırım ben bunun öcünü herkesten. Karşınızda mahalle karısı Zeyno duruyor! İstediğinde her şeyi yapabilir fakat istemediğinde de her boktan tırsar. Mesela şu anda tırstığı gibi.
***
Aradan sadece on dakika geçmişken fakat hala aşağıdan bağırışmalar gelirken ben koltuğun kenarında mal mal ağlıyorum. Şu an tam da bir süper kahramana ihtiyacım var!
Tam biraz daha hıçkıracakken kapının çalma sesiyle irkiliyorum ve yerimden kalkıyorum. Allah! Bismillah. Buraya da geldi öcü! Yarabbi sen yardım et bu çaresiz kuluna. Valla sigara içiyorum ama artık sadece özel günlerde içeceğim! Allah'ım sen koru bizi Güney pisliğinin gazabından!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöpçatan Kuzen
Ficção AdolescenteFeminist bir genç kız, kendinden emin bir erkek. Peki ikisinin yolu bir kuzen tarafından kesişince ne olacak? Çöpçatan kuzenimiz görevinde başarılı olabilecek mi acaba?