Valla yazım hatası bu sefer çoğunlukta kesin. Çünkü aceleyle yazdım. Beğenin lütfen. Yorum da yapın :( Çünkü düşücnelerinizi okumayı seviyorum. Sorularınız varsa da sorabilirsiniz. Ve artık bizi yepyeni ZeyKerli bölümler bekliyor!
Playlist: İncelikler Yüzünden - Sertab Erener
"Kerem sen ne dediğinin farkında mısın?" diyorum gözlerim dolu doluyken. Düşünecek, söz söyleyecek zaman yok çünkü! Gün intikam günüdür Zeynep!
"Bak Zeynep ben de bilmiyordum ve kahretsin ki seni korumak istedim!" diyor Kerem sesini yükselterek.
Kaşlarımı çatıyorum, "Tek amacının beni yatağa atmak olduğunu sanıyordum!"
Kerem gözlerini deviriyor, "Bir aydır tanışıyoruz sadece! Ve gerçekten sana hissettiklerim başka. Artık böyle bir düşüncem yok Zeynep."
"Nereden bilebilirim şu an bana burada tecavüz etmeyeceğini!" diyorum sinsice. Al bir de buradan yak Kerem Bey!
"Saçmalama," diyor Kerem bana kırılmış bir şekilde bakarken, "Beni gözünde böyle mi görüyorsun?"
"Bunu kendi ağzınla söyledin Kerem. Ayrıca o kadar zaman geçti ve sen bunların bir tanesinden bile bana bahsetmedin!" diyorum bağırarak. Ardından ayağa kalkıyorum, "Sen aşağılık bir pisliksin!"
"Senin iyiliğini istedim! Olayların nedenini bilmiyordum çünkü! Hala bilmiyorum."
"Özür dilerim." diyorum en sonunda pes ederek. Çünkü bu tatlılığa katlanılmaz ki. Bunu nasıl söylüyorum bilmiyorum ama, ne zaman Kerem'le kavga etsek onu o kadar önemsiyorum ki. Demek o da beni önemsiyor! Canım ya.
"Zeynep, bak nasıl söylerim bilmiyorum. Aslında hissettiklerime bir anlam koyamıyorum ama ben galiba senden hoşlanıyorum." diyor Kerem arada ellerine bakarak.
Duyduklarımla alnımdan vurulmuşa dönerken Kerem gözlerime bakıyor. İkimiz de ayaktayız. Kerem birkaç santimlik boşluğu da doldurup bana yaklaştığında refleks olarak gözlerimi kapatıyorum. Bence yeri ve zamanı geldi. Geldi değil mi?
Birkaç saniye sonra dudaklarımda hissettiğim sıcaklıkla birlikte kendimi Kerem'e bırakıp kollarımı boynuna doluyorum. Kerem ellerini belimde sabitlediğinde beni daha çok kendine bastırıyor.
Birkaç saniyenin sonunda ayrıldığımızda gözlerimi aralıyorum. Kerem de alnını benimkine sabitlendiğinde kollarımı boynunda çekmiyorum. Ardından yüzümü boynuna gömüyorum ve sıkıca birbirimize sarılıyoruz. Sanırım buna ihtiyacım vardı. Hem de fazlasıyla.
***
Can'dan...
"Barış?" diyorum kafamı Barış'a doğru çevirip.
Barış Melis'e gülümseyen gözlerle bakarken kolumla Yağmur'u dürtüyorum ve o da Barış ve Melis'e bakıyor. Kaptı güzel kızı çakal.
"Lan hadi gelin, gidiyoruz."
Barış ve Melis aşk dünyalarından ayrılıp bizimle aynı dünyaya döndüklerinde hızla yanımıza geliyorlar ve Melis arabaya biniyor. "Anahtarı verdiniz dimi adama?"
Yağmur başını sallıyor, "Evet, evet. Bu gece orada kalacaklar ve yarın sabah da adam kapıya açacak. Her şey planladığınız gibi gidiyor."
Yağmur da arabaya bindiğinde Barış'ın sırtına ima dolu bir yumruk çakıp arabanın sürücü koltuğuna yerleşiyorum. Birkaç saniye sonra Barış bana sinirli gözlerle bakarak arabaya biniyor ve beklemeden gaza basıyorum. İzmir bekle bizi. Bugün biz, yarın da ZeyKer geliyor!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöpçatan Kuzen
Roman pour AdolescentsFeminist bir genç kız, kendinden emin bir erkek. Peki ikisinin yolu bir kuzen tarafından kesişince ne olacak? Çöpçatan kuzenimiz görevinde başarılı olabilecek mi acaba?