10. Bölüm - Bella Swan vs. Zeynep Yılmaz

10.9K 327 18
                                    

#BerkinElvanÖlümsüzdür Arkadaşlar sabrınız için öncelikle çok ama çok teşekkür ederim. Başarı dilekleriniz beni çok mutlu etti. Burayı kısa tutup size upuzun bir bölüm veriyorum! Keyifli okumalar canlarım :))

Bölüm şarkısı: Başıma Gelenler - Nilüfer & Gece

 Bir saattir tırnaklarımı kemirirken Melis en sonunda dayanamayıp elime bir tane geçiriyor. Sinirle ona dönerken Kerem de televizyondan gözlerini ayırıp bize odaklanıyor.

"Ne yapıyorsun Zeynep ya?! Yedin bitirdin ellerini resmen! İstersen tuz ile ketçap da getirelim tadı tuzu eksik olmasın?" Diyor Melis bana kaşlarını çatarak bakarken. Gözlerimi suçluıymuş gibi yere doğru çeviriyorum ve bu sefer de Kerem'in azarlarını dinliyorum.

"Melis haklı Zeynep. Valla giderim buradan intikamın yüzünü zor görürsün söyleyeyim!"

Kerem'in laflarından sonra gözlerimi deviriyorum ve Kerem'e doğru başımı kaldırıyorum. "Ya sen bir sussana! adın geçti mi hem senin?! Neden ota boka atlıyorsun? Ayrıca şu oyun bitsin ilk ben seni terk edeceğim tamam mı?!"

Kerem sinirle gülüyor. Tam ağzını açmış bir şey diyecekken kapı çalıyor ve ben ayağa fırlıyorum. "Geldi!" Diyorum heyecanla ve kapıya doğru yürüyorum. Melis yerinde otururken planladığımız gibi Kerem peşimden geliyor ve ellerini belime dolayarak bana biraz daha yanaşıyor. Bu yakınlıktan ne kadar rahatsızlık duysam da (!) bu intikam olayında ciddiydim ve bunu gerçekleştirecektim. Pes etmek yok yok! Diren Zeyno!

Kapıyı yavaşça açarken içimden üçe kadar sayıyorum ve yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştiriyorum. E biraz da inandırıcı olmak gerekir. Tabi bunları yaparken erem ile burnumuz uzamasın da...

Kapı tamamen açıldığında Nazlı'nın yapmacık bir şekilde gülümseyen yüzü ve yanındaki Sedatcık ile karşılaşıyorum. içimden gözlerimi devirirken kapının önünden çekilip Kerem'in dibine doğru geçiyorum. Kerem ile olan bu can sıkıcı durumumuza rağmen Nazlı'nın yüz ifadesi görülmeye değer ama! Ay bir suratı düşüyor bir düşüyor! Kahkahalarla gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Şunu bir yere not edeyim, Nazlı gittikten sonra arkasından Kerem'in facebook profil fotoğrafında gördüğüm baklavalarını keseceğim ve hepimize birer birer paylaştıracağım. Unutturmayın ha!

"Nazlıcım, Sedatcım hoş geldiniz!" Diyorum ikisine de sarılırken. Tabi Nazlı'ya sıra geldiğinde iğrene iğrene yapıyorum bu işi ayrı. Belki de tuvaletten çıkınca ellerini yıkamamış vw hala çişlidir o elleri! Aman Allah korusun tövbe et Zeynep!

"Hoş bulduk canım. Kerem nasılsın?" Diyor Nazlı Kerem'e dönüp hayran hayran bakarken.

Sinirle kaşlarımı çatıyorum. Eh be! Benden de iyi oyuncu olurmuş ha! Üniversitedeyken dediydiler de ben dinlemediydim. Böyle tiyatro, konservatuvar, dizi-film teklifleri derken ver elini Hollywood! Görürdünüz artık Brad Pitt ile aynı filmlerde rol aldığımı. Var bende o yetenek, yapabilirim ama istemiyorum işte ne yapalım...

"Keremcim ya sen git bir kurabiyelere bak istersen?" Diyorum yapmacık bir şekilde. O ise kaşlarını çatıyor. Nazlı'nın da içinden bana sövdüğüne eminim.

"Neden ki ya? Git sen bak."

Kaşlarımı daha çok çatarken kaş göz işaretiyle Nazlı'yı gösteriyorum ve o da anlamış gibi kaşlarını yukarı kaldırıyor. Ardından, "Hııı, ben şu kurabiyelere bakayım Zeyno." Diyor ve hızlı hızlı mutfağa gidiyor.

Ben derin bir nefes verirken Nazlı sinirle ayaklarını yere vura vura salona geçiyor. Tabii ben ve Sedat da arkasından gidiyoruz.

Ben kerem'le oturduğumuz yere oturuyorum ve biraz yayılarak buraya Kerem gelecek kardeş mesajı vermeye çalışıyorum Nazlı'ya. Allah'ım bugün fazla temas ettim şu Kerem ile! Şu işten bir kurtulayım bir koluma Yağmur'u, bir koluma da Melis'i alıp hamamlarda kurtlarım dökeceğim. E iyi de bir aklanır paklanırım. Ohh, daha iyisi mi var?

Çöpçatan KuzenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin