A | 27. Bölüm: Saklanan Her Şey.

22K 883 1.2K
                                    

27. Bölüm: Saklanan Her Şey.

❄️

Duyduğum adım sesleriyle kafama kadar çektiğim yorganı itip bakışlarımı odada gezdirdiğimde elinde çikolatayla bana yaklaşan Duru'yu gördüm. "Halacığım, gel bebeğim." Yavaş adımlarla yatağıma yaklaşıp ellerini uzattığında koltuk altlarından kavradım.

Kucağımdaki yerini alırken hayranı olduğum uzun kirpiklerini kırpıştırıp elindeki paketi uzattı. "Aç." Kıkırdayıp paketi açtım. "Al bakalım." Minik ellerine aldığı çikolatayı küçük ağzına yaklaştırıp yemeye başladığında derin bir nefes aldım. Çok tatlıydı.

"Duru!" Abimin sesiyle aralık kapıma baktım. "Odamdayız!" Duru'yu kucağımdan indirip kapıya gelen abime yönlendirdiğimde bana kısa bir bakış atıp kızını kucağına aldı. "Kaçmış cimcime, hem de çikolatayla." Dediğinde gülümsedim. "Ee halasına çekmişse demek ki, çikolatasız yapamıyor."

Abim kafa sallayıp eğlenen ifadesiyle salona ilerlediğinde bende mutfağa girip kahve yaptım. Edim dün gece beni eve bıraktıktan sonra konuşmamıştık.

Elimdeki kupayla yeniden odama döndüm. Dün gece eve geldiğimde abim Ahu'nun ona her şeyi anlattığını söylemişti. Yüzünden anladığım kadarıyla ona kızgındı, kırgındı. Fakat yine anlıyordum ki o Ahu'dan vazgeçemeyecek kadar çok aşıktı. Yaptığı şey her ne kadar affedilemez olsa da ailesi için yapmıştı, abim bunu anlardı. Kesin hüküm vermezdi.

Derin bir nefes alıp hayatlarımızın yoluna girmesini diledim.

Umarım her şey çok güzel olur...

Dün gece çıkardığım kıyafetleri ve çarşafları makineye atıp çalıştırdıktan sonra kahvemi masaya bırakıp odamı topladım. O kadar yoğun birkaç ay geçirmiştim ki silkelenmem gerektiğini düşünüyordum.

Şarjdaki telefonuma gelen bildirimlerle düşüncelerimden sıyrıldım. Ard arda gelen bildirimler sinirlerimi bozarken telefonu açıp mesaj bölümüne girdim. Numara kayıtlı değildi.

Bilinmeyen Numara: Sana acıyorum.
Bilmediğin o kadar çok şey var ki.
Resmen kandırılıyorsun.

Yutkunup çattığım kaşlarımla ekrana bakmaya devam ettim. Kimdi bu? Yaklaşan adım sesleriyle telefonu kapatıp kapıya döndüm. "Güzelim, ne yapıyorsun burada?" Kıstığım gözlerimi abimin yüzünde dolandırdım.

"Edim ve abin senden bir şey saklıyor. Hem de çok büyük bir şey."

"Odayı topladım, geliyordum şimdi." Dediğimde kafa sallayıp yeniden salona döndü. Hızlanan nefesimi derince çekip dolabıma ilerledim. Çabucak çıkardığım pantolon ve kazağı üzerime geçirirken kazağın kısalığını umursamamıştım. Saçlarımı tepeden sıkıca toplayıp siyah kısa botlarımı giydikten sonra telefonumu alıp derin bir nefes verdim.

Adımlarımı salona yönlendirip oyuncaklarıyla oynayan Duru'yu baktım. "Minnoş, nereye kayboldu bakalım baban?"

"Mutfaktayım." Adımlarımı oraya yönlendirdim. "Ne yapıyorsun?" Elindeki meyveleri gösterdi. "Duru için hazırlıyordum, sen... çıkıyor musun?" Kafa salladım. "Evet, dışarıda birkaç işim var." Beni onaylayıp işine geri döndüğünde ona doğru yaklaşıp elimi omzuna koydum.

"Dün canın sıkkın gibiydi, bir sorun mu var?" Yemekteki mevzudan bahsettiğimi anlamış olacak ki lafa salladı. "Hayır, bir sorun yok meleğim. Sadece biraz değişikti, doğrusu o çocuk..." Dediğinde yüzünün ifadesine kaşlarımı çattım. "Uraz'ı mı diyorsun?" Onayladı.

AcımasızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin