7. BÖLÜM " ALMANYA, BAŞKA BİR DÜNYA "

335 218 189
                                    

Uçak havalanmıştı ve Salih heyecandan gözlerini yumamıyordu.Kalbinin ritmi gittikçe hızlanıyordu. Dualar etse de gerilemi düşüremiyordu .Havada oluşan boşluklar uçağın türbülansa girmesine neden oluyordu .Fakat Salih ömründe ilk defa uçak yolculuğunda böyle bir durumla karşılaştığı için ne olduğunu bilemiyordu. Uçağın her türbülansa girişinde ve çıkışında ölüm korkusu yaşıyordu. Hayatı film şeridi gibi gözünün önünden geçiyordu. Hüseyin de uyumuştu. Adam çok rahat görünüyordu .Salih iki eliyle koltuğun yanınki kolluklara tutunmuş dakikalarca dakikaları sayıyordu ,derken bilinçsizce uyuyakalmıştı. Yorgunluktan bitap düşmüştü .Uçak inişe geçeceği sırada,hostesin yaptığı anonsla birden gözlerini açan Salih nerede olduğunu hatırlamaya çalışmıştı. Etrafına bakındı ve Hüseyin'i görünce hatırlamıştı. Bir anlık bilinç kaybı yaşadı .
Neyse ki emniyet kemerini hiç çözmemişti. Artık iniş zamanıydı....Salih için en zor anlardandı.Dakikalar içerisinde uçak başarılı bir iniş yaptı .Bu kez fazla sarsılmamıştı uçak, rahat bir yolculuktu.
Ama ilk kez binenler için ,Salih için; heyecanı dorukta yaşayanlardandı .
Uçağın merdiveni açılmış ,tüm yolcular emniyetli bir şekilde alana indirilmişti. Grup yine aralarında toplanıp bavulu almaya koyuldular.Çevreye bakınca çok yabancılık çektiler. Zaten fazla bir şey görünmüyordu çevrede,hava karanlıktı... akşam olmuştu . Saatlerce havadaydılar .Hüseyin Cevdet ve İhsan da birbirlerinden kopmamak için hiç ayrılmıyorlardı.
Peki şimdi ne olacaktı? Bavulları almışlardı ve yolcu çıkış bölümünden çıkmak üzereydiler, orada bir adam elinde pankartla bekliyordu .
"Türkiye -Adana
Salih- Cevdet
İhsan -Hüseyin" isimleri yazılıydı .
Cevdet çok uyanıktı,hemen tabelayı okudu ve adama doğru yöneldi .Eliyle işaret dilini kullanarak,kimsin? sorar gibi adamdan bilgi almaya çalıştı .
Adam fabrikadan gönderilmişti ve görevliydi .Gelen kişi onları siyah transit bir arabaya bindirip kalacakları pansiyona götürdü.Genellikle yabancı uyruklu yada göçmen sıfatıyla devlet tarafından barındırılan kişilerin kaldığı bir binaydı. Çoğu işçiydi.Çok kalabalıktı,Salih ve diğerleri şaşkınlıkla etraflarına bakarken biraz ürkmüşlerdi. Bu kadar Türk ne ara gelip yerleşmişti,inanamadılar. Salih ve Hüseyin bir odaya, Cevdet ve İhsan' a ayrı bir oda temin edilmişti. Bunları şimdilik fabrika üstlenmişti .Orada bulunan bir genç onlara doğru yaklaştı ve yardımcı oldu . Farkındaydı henüz yeniydiler ve dil bilmiyorlardı.Alman yetkilinin söylediklerini tercüme etti .
" Yarın sabah 8'de kapıda hazır olun fabrikaya götürüleceksiniz ,girişiniz yapılacak" dedi .Salih "Tamam ,zaten onun için geldik. Yarın hazır oluruz kardeş .Sağ ol yardımın için" dedi.
Bu gencin adı' Ömer ' di. Orada okula gidiyormuş ,yeni başlamıştı. Ama hayli bir şey öğrenmişti. Türkiye'den yüksek lisans yapmak için Almanya 'da bulunuyordu. Ömer ile kısa bir tanışma faslından sonra gösterilen odalara girdiler .1 oda 1 salon ve mutfaktan ibaretti. Banyo her katta holün sonundaydı . Çünkü ortak kullanım alanıydı. Odada bir de ranza vardı , çok düzenliydi .Aralarında plan yapmışlardı;
Haftada bir oda temizliği yapılacaktı o da cumartesi günü . Binada çamaşırhane vardı para karşılığı çamaşırları verip yıkata biliyordu.
Bütün bunları Ömer'den öğrendiler. Pazar günlerini ise kendilerine ayırdılar .Gezmeye ,çevreyi tanımaya,dil öğrenmeye ,ihtiyaçlarını gidermeye ve alışveriş gibi işler için .
Saat hayli geç oldu, bavullarını açıp temiz çarşaf ve yorgan kılıfı ,yastık kılıfı çıkarıp değiştirdiler.

Yani bunu düzenlemek hayli vakitlerini almıştı . Salih ,Adana 'dan kıymetli karısının verdiği yolluğu açıp yediler . Cevher hanım yaprak sarması ve kuru patlıcan dolması ayrıca biberli ekmek de yapmıştı.Tabii Cevdet ve İhsan' ı çağırdılar ve beraber yediler.
Artık uyumaları gerekiyordu . Yorgunluklarını mutlulukla pekiştirdikleri için yorgunluklarını hissetmediler. Bir gün içinde neler yaşanmıştı. Kuş misali bir diyardan başka bir diyara gelmişlerdi.
-" Ey Yüce Allahım sen nelere kadirsin. Sen hakkımızda hayırlı eyle bu göçü. Kısmetimizi ver ,çoluk çocuğumuza sağ salim kavuşmayı nasip et " diye yatmadan önce duasını etti gariban,gurbetçi Salih.
Ertesi gün Cuma, sadece fabrikaya götürülüp,tanıtım yapılacaktı, girişleri olacaktı . Müdür ile tanışacaklardı.
İyi bir uyku çektiler. Salih ,sabah 6 da kalktığında bambaşka havası olan bir memlekette ,masum kara gözlerini açtığına inanamıyordu . Bir hayal mıydı acaba dün olanlar?... Bunu teyit etmek için yataktan kalktı ve çok heyecanlandı . Kendi katlarında bulunan koridorun sonundaki banyoya gitti boş ise hemen duşunu alıp hazırlanacaktı. Giyeceği kot pantolon ve uzun kollu gömleğini ,iç çamaşırını alıp banyoya gitti. Neyse ki kimse yoktu. Duşunu alıp giyinerken şunu saklından geçirdi :
- " Allahım, biz memlekette yıkanmak için çile çekerken, burda gavur dediğimiz insanlar huzur ve temizlik, rahatlık ve uygarlık içinde yaşıyorlar. Neden öncelikle bunu müslümanlara lâyık görmedin ? Neden bütün ıztırabı müslümanlar çekiyor, çeke çeke yaşıyor. Burası da savaştan çıkmış bir ülkeydi , ama harap değil. Su ve elektrik evin içinde. Rabbim sen bunları aileme de yaşatabilmek için bana kudret ver sabır ver , sen herşeye kadirsin" dedi ve çıktı odasına gitti. Hüseyin de uyanmıştı ve 4. Kattaki odanın penceresinden dışarıyı izliyordu. Salih yanına gitti ve ,
-" Kardeş ilk günden patronu kızdırmayak. Hadi git duşunu al, hazırlan" dedi.
-" Salih abi, bak şu doğanın güzelliğine.Heryer yeşil çimlerle dolu bir park alanı. Çocuklar için de oyun alanı yapılmış. Ya abi şu erik ve elma ağaçlarına ne demeli? Kimse dokunmuyor onlara deminden beri gözetliyorum. Bizim köyde olsa bi dane bırakmazlardı şimdiye dek" dedi hayranlığını gizlemeyerek.
-" Haklısın be Hüseyin, burası cennet cennet. Allaha şükür ki burayı görmeyi nasip eyledi...Eee vardır herseyde bir hikmet" dedi .

Tam saat 8 de 'hazır ol ' da bekliyorlardı . Hava sıcak değildi.Şaşırtıcı gelmişti kendisine, Temmuz ayı Türkiye'de en sıcak aydı. Temiz havayı ciğerlerine kadar çekti gurbetçimiz. " Oh be dünya varmış " dedi iç sesiyle. Diğer yandan İhsan yanaştı ve ortaya bir laf attı,
-" Gençler sizce biz buranın ekmeğini yer miyiz? Sonuna kadar çalışıp ailemize para gönderip, hayatımızı kurtarabilecek miyiz? Bu gavur memlekette bizi de kurda çakala yem etmezler mi ? dedi . Anlaşılan beynini kurtlar kemiriyordu.
"Zaman herşey göstercek arkadaşlar" dedi Cevdet.
Salih," Kardeş buradakiler de insan. Onlar da yiyor- içiyor uyuyor. Bizden farklı bir şey yapmıyorlar ki! Biz şimdiden başka bir şey düşünmeyelim kimseye karışmayalım,tamam mı? dedi.
Onlar öyle sohbet ederken siyah transit gelmişti.Türk işçilerden sorumlu Alman yönetici gelmişti. Adı 'Frank' tı . Bembeyaz teni, açık mavi gözleri ve sarı saçları vardı. Ses tonu bile iticiydi. Beden dilini kullanarak onlara arabaya binmelerini işaret etti .Onlar da bindiler . Fabrika İbbenbüren iline ait bir kasabadaydı. Adı ' SCHTALATON' tuğla fabrikası. Devasa bir yerdi. Bizimkiler birbirlerine bakıştılar, içlerindeki korku yüzlerine yansımıştı artık gizleyemiyor lardı. Burada nasıl çalışacaklardı? diye endişeleniyorlardı. Almanlarla sorun yaşarlar mıydı acaba? Bunu işveren, Türkiye'den işçi alımı yaparken gereğini düşünmesi gerekiyordu,diye hemfikir olmuşlardı.Cevdet ve İhsan,sanırsınız ki bu fabrikada 40 yıllık işçiler..... gülüyorlardı çok meraklı değillerdi. Hüseyin ve Salih ise her adımda bir sağa bir sola bakıyorlardı, burada ne gibi iş yapacaklardı bunları bilmiyorlardı .Patron ne derse yapmak zorundaydılar. Vasıfsızdılar.
Frank onları,tuğla yapımı yapılacak bölümden başlayıp tuğlanın yapılışı, hazırlanışı ve bitimini gösterdi.Görev dağılımı yapıldı.
Cevdet tuğlaların ateşlenmesinde yani fırın kısmında , İhsan ve Salih tuğlanın sayımında ve diziliminde , Hüseyin ise bitiminde kargo kısmındaydı. Cevdet için zor bir bölümdü ,yaşı da vardı .Neyse ki çalışmaya hevesliydi .Ayrıca ordaki usta başı ile de tanıştırıldı. Adı ' Rudolf' tu. Henüz Cuma günü olduğundan fabrika harıl harıl çalışıyordu. Rudolf onlarla her sıkıntıda ilgilenecekti .
Ardından müdür odasına gidildi. Tanıştılar:
Müdür 53 yaşında evli iki çocuk babasıydı. Adı Michael Schmidt '. Türkleri seviyor gibiydi ,kayıtlarını yaptı ve bir ihtiyaçları olursa hiç çekinmeden gelebileceklerini ifade etti. Tabii bunları tercüme eden biri vardı odada. Karadenizli ' Recep'. Türklere ücretsiz Almanca dersi veriyordu .Michael müdür istemiş ,hemde fabrikanın muhasebe bölümünde bir salon ayrılmıştı bu kurs için .Salih ile Hüseyin katılacajlarini. Eleyerek isimlerini yazdırdılar. Her Cumartesi sabah 10 da olacaktı bu almanca kursu . İhsan ile Cevdet takılmayı daha uygun bulmuştu . Ücretleri, izinleri konuşuldu . Rapor doktor tarafından olursa kabuldür en fazla 20 gün hakkı vardı . yıllık izin ise 10 gün ilk yıl için. Böylece ücretlere sıra geldi aylık 2500 Mark alacaklardı .Bunu duyunca sevinçten ayağa kalkan İhsan birden kendine gelince özür dileyip oturmuştu. Müdür Michael çok iyi bir insandı, parasız oldukları belliydi yeni gelmişlerdi bu yabancı diyara . Dolayısıyla paraya ihtiyaçları olduğunu düşünerek muhasebeye gönderdi ve her birine 500 mark avans verilmesi doğrultusunda bilgilendirdi.

Böylelikle ilk gün geçti ve eve tekrar getirildiler . İşe başlamak için 2 gün daha boşları vardı. Hemen mektup yazdı Salih ,karısı Cevhere;
-" Hatunum, nasılsın? Mektubuma başlamadan evvel hasretle gözlerinden öperim .Çocuklarım nasıl ?İyi misiniz ? Beni soracak olursan ,çok şükür Allah'a hamdolsun iyiyim. Bugün fabrikayı dolaştık görevlerimizi anlattılar .Benim işim kolay merak etme .Aylık da çok iyi Türk parası 6000 lira hatunum. Buraya az kira veriyorum gerisini sana gönderecem Biriktir yada altın al. Mektupla sana göndereceğim parayı. Hatunum Sen şimdilik idare et elindeki parayla.
Seni çok özledim daha geleli 2 gün oldu, askerlik gibi bir yer burası .Sana da doyamadım ,çocuklarıma babalık edemedim yeterince. Beni Affet hep yalnız kaldın ,evlendin evleneli .Ama bu eksikliği tamamlayacağım .Duydum ki burada oturma izni alınıyormuş konsolosluktan bir zaman sonra, işte o zaman seni ve çocukları buraya getireceğim Cevher'im.
Burada hayat çok güzel .Her yer yeşillik ve asla kimse kimseye karışmıyor .Ben Hüseyin ile bir odada kalıyorum .Bu bina hep yabancı işçilere ayrılmış o kadar kalabalık ama hiç ses yok hatunum. Şimdilik bu kadar seni gözlerinden ve alınan öperim. Çocukları öp yerime ....
Salih
14 Temmuz 1967 mektubu zarfa kattı ve Ömer'i çağırdı.Ömer adresi yazdı ve " Abi ben yarın postaneye gider yatırırım "dedi merak etme. Salih zarf ücretini pul parasını verip teşekkür etti.

Akşam 4 arkadaş birlikte dışarı çıktılar . Hemen ortama alıştılar ,ceplerinde para da vardı .Hem de gavur parası. Yakındaki bir birahaneye geçtiler ne olduğunu bilmiyorlardı .Salih hiç ağzına almadı alkol.Çünkü kötü birşey olduğunu biliyordu. Allah da yoksa kendisini artık sevmezdi. Cevdet ve İhsan içtiler biraz kafayı da bozdular .Hüseyin ve Salih oradan çıktılar . Çarşıya doğru yürüdüler ,mağazalar gezdiler ve bir kafeye geçtiler .Sade tavuk şinitzel ya da kızarmış tavuk pişiren bir yerdi. Emin olduktan sonra girdiler. Çünkü hep anlatılıyordu ... Domuz eti haram diye. Kendisi Kuran- ı Kerimi okumamıştı ama kulaktan dolma bilgilerle konuş yordu. Doğruyu biliyordu.
Tavuk şnitzeli afiyetle yediler ve saat iyice ilerlemişti . Eve geri döndüler,odalarına geçtiler. Salih Allah'a şükredip dua etti.İmanlıydı .
Hüseyin'in ise gözleri dolmuştu ama hasretten değil mutluluktan .
-"Abi ben böyle bir yerde yaşayacağımı rüyamda görsem inanmazdım. Hayal gibi bir şey .Cennetten bir yer burası. Abi su ve elektrik odanın içinde mevcut .Ailemiz köyde hâlâ mumlarla ya da gaz lambası ile yaşıyor böyle bir yaşam olduğuna dair habersizler .Tuvalet ve banyo da Binanın içinde. Şimdi oradakilere acıyorum.... "deyince,Salih;
-"Hüseyin kardeş, zaten ben hatunuma mektup yazdım ve dedim oturma iznini alayım sizi buraya getireceğim. Burada yaşanır kardeşim.Sen de evlenirsen buraya getirisin karını.
Havası, parası ....her şeyi güzel " dedi mutluluk saçan yüz ifadeleriyle .

-"Eyvallah abi haklısın ....Ben de öyle düşünüyordum " dedi ve gülümseyerek uykuya daldılar.

Devamı gelecek ✍✍✍💥💥
Lütfen okuyup oylayalım 🗯💬💥
Teşekkür ediyorum 😘😘

KALP VURGUNU ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin