8. BÖLÜM " PARA' NIN SAYGINLIĞI "

290 203 90
                                    

Hafta sonu vardı arada ve çevreyi iyice gezip tanımaya fırsatları olmuştu. Kimseyle konuşmamaya gayret ediyorlardı .Çünkü ne sorabilirlerdi ki ? Almanca bilmiyorlardı henüz . Pazar günü Ömer'e rica ettiler; çarşıya nasıl gidilir? Nerde inilir? Hepsini öğretti . Akşamında ise yorgun düştüler. Erkenden uyuyup ilk iş gününe geç kalmak istemediler .
Alarmı kurmuştu Hüseyin. Sabahın beşinde kalkıp duşunu almış, üzerini giymiş ve ardından diğerlerini de uyandırmıştı. Sırayla hazırlandılar, ufak bir kahvaltı da yapıp aşağıya indiler. Fabrikanın servisi yoktu ,fakat şimdilik onları alan bir araç geliyordu.

Günler öyle geçti .....Fabrika; kaldıkları pansiyondan 15 kilometre kadar uzaktı. Kasabadan ve yerleşim alanınından uzakta kurulmuştu. Fazlasıyla rahatsız edici gazlar ,dumanlar tütüyordu bacalardan .Zaten işçiler çalışırken onlara tulum ve maske ,hatta çalışma bölümüne göre kask veriliyordu .İşçi sağlığı ve güvenliği onlar için çok önemliydi. Usta başı Rudolf "Artık kendiniz bir araç bulup gelmeniz gerekiyor" deyince bizimkiler afallamış .
-"Nerede ,ne bulacaklardı ? Oraya giden araç çoktu ki! Cevdet hemen atladı ve dedi ki " Nereden bulacağız ? Araç yok ki !!"

Araya giren bir Türk onlara yardımcı oldu . Herkes bir motosikletle ve bisikletli gidecekti.Araba almaları zordu. Zaten ehliyetleri de yoktu. Cevdet motosiklet aldı 2. El. Çünkü bisiklet onu yorardı ,yol inişli çıkışlıydı. Ayrıca tepelerden geçmek kolay değildi bu yaştaki hantal birine .
Hüseyin zayıftı ve gençti ,bisiklet aldı. İhsan'da bisiklet aldı .Salih üçe beşe bakmamış motosiklet almıştı .Çünkü fabrikada yeterince yoruluyorladı ,bir de sabah sabah 15 kilometre bisikletle gitmek her yiğidin harcı değildi. Üstelik Almanya' nın iklimi çok farklı.... birden soğuklar,yağmurlar bastırabilir ve kar yağışı olabilirdi. Bilemiyorlardı. Kasabanın yolları kayganlaşabilirdi. Tepelerden fabrikaya ulaşmak güçleşebilir diye düşündüler, haklıydılar. Zaman akıp gitti bir bir ay kadar sonra bir akşam Ömer geldi Salih' in odasına,elinde Türkiye'den mektup vardı.Sevgili Cevher'den ;
Salih
Nasılsın? Biz iyiyiz .Çocuklar ellerinden öper. Burada herkesin selamı var. Artık param bitmek üzere ,çocuklara yetmiyor. Bana verdiğin parayla ineklere yem de alıyorum. Bana para ulaştır en yakın zamanda .Ayrıca Haşim ağa ikidir geliyor yan yan bakıp 'Kocan para gönderdi mi?' diye soruyor. Onun için de para gönder.

Diyeceğim o ki; Şimdilik iyiyiz hamileliğim iyi ilerliyor merak etme bizi .Cahit ve Cihan da anne demeye başladılar ufak ufak yürü yorlar ve konuşuyorlar. Komşularla kavgam bitti ,eğer merak ediyorsan.. kimseye karışmıyorum ,onlar da bana tabii.
Bir de Salih ,seni özledim.
Cevher...

Bu mektubu okuduktan sonra Salih'in gözleri doldu ,ağlamaya başladı. Ama özlemden ,aşktan değildi. Gerçekleri görmeye başladığı için.
Karısı ona şimdiye kadar bir çift tatlı söz söylememişti. Acaba paranın gücü mü yoksa ayrılık mı iyi geldi Cevher' e.
Ama askerdeyken bile özledim gibi mektup yazmamıştır hatunu ona. Öyleyse her şey para idi .
Zalim para ,gaddar para ...her şeye gücü yeten para!
Para saygıyı getiriyor, paran kadar adamsın diyordu ...kendi içinden Salih. Ardından üç ay biriktirdiği gibi hemen bir mektubun içine yerleştirdiği parayı ve ufak bir not iliştirdi zarfın içine.Mektup yazmadı. Cevher 5 bin Mark var bu zarfta . 3 bin markı Ahmet enişteye ver Türk parasına çevirsin ve Haşim Ağa'ya versin borcumdan düşsün sakın unutmasın ki borç senetlerini de alsın. 2000 Mark da hepsini bozdurma ne kadar lazımsa eniştene ver .O sana Türk parası verir . Gerisini sakla zor günler için yanında kalsın .
Salih
Kısacık bir bilgilendirme mektubu niteliğinde notu eleştirip zarfı da Ömer'e verdi .Ömer de ertesi gün postaneden gönderdi. Gece boyunca uyku girmedi gözüne .Demek sevmek boşmuş paran yoksa. Sana değer katan ,adam yapan ...'para'.
Birden silkelendi ve sevgisi kalbinden soğudu.... çocuklarına acıyordu .Sevgisiz bir annenin, çıkarcı bir kadının karakteri ile büyüyeceklerdi.Kafayı yiyecekti düşünmekten ama beklemeliydi tez vakitte onları Almaya' ya getirtmeliydi .3 yıl sonra mümkünmüş ancak oturum izni verilirmiş.Yine teselli olmuştu arada zaten izne gidebilecekti.
Günler aylar birbirini kovalıyordu. Kış mevsimi gelmiş çatmıştı havalar çok soğuktu. Yerler buz tutuyordu . Motosikletle giderken kaç kere kaydı ,düşme tehlikesi atlatmıştı. Bir de kışın o saatte hava karanlık henüz aydınlanmamış oluyordu.Hüseyin halinden memnundu. Bisikletle gitmek onu yormuyordu, kask da almıştı soğuğa karşı ve eğer düşerse korumak amaçlıydı. Akıllılık etmişti.
Cevdet hastalanmıştı .Bu arada Zatürre olmuştu onu hemen hastaneye yatırdılar doktorlar bünyesinin bu soğuğu kaldıramayacağını söylediler.Hastalığı ilerliyordu onu hemen Türkiye'ye gönderdiler, çıkışını yaptılar ve bir daha dönmedi .
İhsan'a bırakmıştı motorunu... ne üzücü! Bir hevesle yurdundan çık, çalışmaya başla ,para toparla....ve hüzünlü bir son .Türkiye'de kış mevsimi daha iyiydi.Ama köyümüzde de yaşam koşulları onu daha da hasta etmişti .Buradaki gibi suyu ve elektriği evin içinde değildi. Cevdet bu sağlıksız ortamda vereme tutulmuştu. Haberini Cevher veriyordu .Cevher Hatun da sık sık mektup yazmaya başlamıştı, aşka gelmişti .Salih ise tam tersi oldu her mektubuna cevap vermiyordu ,3 ' e 1 gibi .İşini ve yorgunluğunu bahane ediyordu .
İyi para toplamıştı. Borcu uğruna kendisi hiç harcamıyordu.Tekrar 3000 ve tekrar 3000 mark gönderdi derken her iki ayda bir gönderiyordu .Cevher' in şikayeti bitmişti sonra bir telgraf geldi ;
"Karın .doğum .etti.kızınız .oldu. Gözün. aydın .
Ahmet .Ağa .
Salih çok mutluydu. Ama yapacak bir şey yoktu. O da telgraf gönderdi ;
"Tamam. enişte .haberim. oldu .karıma Çocuklara .iyi .bakın .adı .Meral .olsun .
Salih
Aylardan Şubat'tı. Yıllık iznini de kullanamazdı.Temmuz'da kullanma hakkı vardı .Fabrikada çalışan biri akıl verdi .Rapor almasını ve Türkiye gidip ailesini görebileceğini söyledi. Ama Salih hala yeterince Almanca diline sahip değildi. Doktora gidip derdini anlatmak ve bilet almaya gitmek... uçağa binmek için,hâlâ yabancıydı. İşçilerden birinin de acil bir işi çıkınca yurdunda... dönmeliydi. Hemen beraber dönmek için işlemleri yaptılar. Böylece yolu yordamı da öğrendi bizim Salih. 3 hafta sonra Mart'ın başı gibi Adana'ya geldi .
Onlara sürpriz yaptı .Karısı hafif hafif ayağa kalkabiliyordu .Evindeydi, ablası Cavidan ona ve çocuklara göz kulak oluyordu .Cavidan, kızı çok sevmişti. Salih içeri gelince herkes ayaklandı, önce inanamadılar .Herkes şaşkın şaşkın bakınca sevinçle koştular yanına.
Ahmet Ağa "Salih Bacanak ,niye haber vermiyorsun! Seni havaalanından alırdık. Gel gel otur ,üşümüşsündür .Hoş geldin" dedi
Salih" Yok yok hava iyi Almanya'dan sonra bu mevsim bana güllük gülistanlık" dedi Cahit bir Cihan'ı alıp doyasıya öptü , kokladı.
"Hoş buldum "dedi Salih .. kucağından da indirmedi çocuklarını .Kızını da aldı henüz kırkını bile geçmemişti.
" Canım yavrum Sen dünyaya Hoşgeldin" öpmeye kıyamadı, boynundan başından kokladı ve bağrına bastı .
"Adını Meral kattınız değil mi ?"sordu merakla .Cavidan " Enişte, ya onu ben değiştirdim. Kızını çok sevdim.. beni kırmazsan adını 'Tülin' koyacağım" deyince Salih yine mütevaziliğine bozmadı .
-" Baldız ,hatırın olmazsa kızardım. Ama seninle kocanın değeri de başka yanımda.O yüzden tamam Tülin olsun dedi .Kızını da Cavidan' ın kucağına verdi.
Ceketini çıkardı ve karısına yöneldi. -"Hatunum, sen nasılsın? İyi misin?
-"Salih"im Çok ağrım oldu bu doğumda. Evde doğum ettim, ebe öyle istedi. Sakıncası yokmuş ,deyince burada doğum ettim "dedi .
Salih'in nevri döndü -" Yahu siz ne kafasız insanlarsınız !Evde ne kadar sağlıklı olurmuş ki !? Ya aksilik olsaydı ?Ya kan kaybından kaybetseydik seni ?Nerede bu ebe ! Haddini bildireyim" dedi .
Ahmet Ağa araya girdi ,
-"Salih dur ! Bu köy kadınları hep evde doğururlar. Bu hatunlar sağlam. Bunları merak etme . Hem bak bir şey olmadı. Hadi hadi otur bir yorgunluğunu at . Aç mısın? Beraber yeriz . Cavidan, sofrayı kur bize....."dedi ve teskin etti. Salih öylece susmuştu çocukları ve karısı çok kıymetliydi kendisi için.
Ertesi gün Cevdet'i görmeye gitti, Cevdet hastaneye yatırılmıştı .Nerde eski Cevdet? Nerede şimdiki... bu bitap olmuş hali!

"Yarabbi sen herşeye kadirsin, merhamet et bize" dedi odasından içeri girerken ilk gördüğü manzara karşısında.
-" Cevdet ben geldim, arkadaşın Salih. "Nasılsın, ağrın var mı ?"diye sorsa da adam cevap veremiyordu.Ağzında oksijen maskesi vardı. Boş gözlerle tavana dikmiş bakıyordu.Karısı yanı başındaydı.
" Salih kardeş, Hoş geldin. Cevdet'ten umutları kesildi doktorların .Her an son nefesini verebilir ,dediler .Ciğerleri tahriş olmuş gazdan ve soğuktan "diye, açıklamada bulundu .Hakikaten Cevdet'in tombul al al yanakları erimiş, benzi atmış solgun ve sarı olmuştu . Çok zayıflamıştı. 'Ölüm onun için en iyisi olacaktı' diye içinden geçirdi.
-" Yenge ,üzülme ....kahretme kendini. Allah işini bilir. Allah huşu içinde rahmete nail etsin .Acı ve ızdırap çekmeden son nefesini vermek nasip olsun" dedi .
-"Sağol Salih kardeşim, Allah sizden razı olsun, çoluk çocuğunu sana bağışlasın "dedi. Bu dua ona mutlu etmişti.Çünkü Salih biliyordu ki, kendine ettiğin dua değil de.... başkasının duası daha çok kabul olurmuş.
-"Amin "dedi. Biraz daha da oturduktan sonra kalktı ve " Yenge paraya ihtiyacın varsa çekinmeden şöyle... yabancı değiliz " diye iyi niyet göstergesinde bulundu.
Kadın teşekkür ederek ,ağlamaya başladı. Salih yengeyi teselli etti ve sakinleştirdikten sonra evin yolunu tuttu .
Köye döndü .Tülin, kızı çok tatlıydı ...esmerdi. Babasına benziyordu. Salih gece boyunca onu kucağından indirmemişti.Cahit ve Cihan yaramazlar, babasının kucağına çıkmak için tepiniyorlardı.
Cevher hep tebessüm halinde kocasına bakıyordu . Yüzünde güller açmıştı. Çünkü kocası ona çarşıdan gelirken 2 çift Adana burma bilezik satın almış,sürpriz yapmıştı.Bu hediyeye acayip mutlu olmuş gözbebekleri büyümüştü.
-" Ahh Canım kocam. Seni çok seviyom.Bu ruh sana feda" dedi bilezikleri takarken. " Kaç gün daha buradasın? dedi. Salih" Bir haftalığına geldim ,zaten iki gün bitti ....4 gün sonra uçak var dönmeliyim. Rapor aldım ve geldim, benim burada olduğumu bilseler,çıkışımı verirler" dedi. Bunu duyan Cevher ani bir tepki verdi. -"Aman ha Salih! Niye geldin ki o zaman! kendini tehlikeye atmışsın "dedi .
-"Merak etme .Fark etmezler ,evde dinleniyorum sanıyorlar. Allah'tan bir aksilik çıkmazsa zaten döneceğim "dedi. Ertesi gün Haşim Ağa'yı ziyarete gitti. Tabii yanında biriktirdiği markalarla .
-"Hoş geldin Salih kardeş ! Nasılsın, ne zaman geldin buralara ?Haber verseydin biz gelirdik . Zahmet ettin.... Buyur Buyur gel içeriye" diye karşıladı Ağa.
Salih Ah para Ah lanet misin! Herkes sana tapıyor! Yukarıda Allah, aşağıda para hükümdar. Beni param için seviyorlar. Önceki karşılanışımı da biliyorum ..dedi iç sesiyle .
-"Hoşbuldum Haşim Ağa ! dedi .
-" Bana abi de lütfen "dedi .
-"Peki Haşim abi, sen nasılsın? Benim hanımın doğum haberini alır almaz, döndüm. Birkaç güne geri gideceğim. Borcumuz ne kadar kaldı?" diye sordu. -"Ahmet Ağa zaten büyük kısmını halletti senetleri de verdim .Bir bakayım "dedi ve kara defterini çıkarıp borç listesine baktı... "Kardeşim ..mark mı,Türk parası mı ödeme yapacaksın?
Gözleri faltaşı gibi açılmıştı .Cebinden çıkacak markalara bakıyordu.Salih " Markla ne kadar ?" diye sorunca....
-"Toplam 18000 var ".
-"Tamam,abi al sana 5000 vereyim ,senetleri ver .Gidince 1-2 ay sonra yine biraz göndererim "dedi.
-"Lafı olmaz Salih kardeşim .Ne zaman istersen ödersin.Acele etme . Haşim Ağa'nın bir kahvesini içip eve döndü .
Cevher "Ne kadar kaldı borcun "
-"13000 mark .
-"Salih ,elimde 3000 var. Vereyim mi?" dedi -"Cevher hayır onlarla geçinin. Allah korusun acil bir şey olur kimseden bir şey isteme ,paramız var. Çocuklara da iyi bak geri bırakma hiçbir şeyden "dedi Salih.

Salih değerliydi artık karısının gözünde.Yapmacık sevgisini görüyordu .
Gece huzurlu uyuyamamıştı ...... Salih'in gözleri , ufku açılmıştı ...
Bu Salih eski Salih değildi....Duyguları yozlaşmış,düşünceleri törpülenmişti ..

Devamını mutlaka okuyun..👓👓📕📖
Okuyup yorumlarsanız mutlu olurum💬💬
Oylarınızı da bekliyorum↙↙↙🔯🔯🔯
Teşekkür ediyorum 😄😄😄

KALP VURGUNU ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin