KALP VURGUNU ( TAMAMLANDI)

20. BÖLÜM " HAYALLER VE HAYATLAR!"

Öfkeli ve alkollü olan Salih, hızla kullandığı arabanın kazazedesi oldu. Sarhoş haliyle ve asabi bir hızla kullandığı arabayı , yol kenarındaki elektrik direğine çarptı. Ardından takla atarak durabildi . Araba pert olurken Salih o gece çok ağır yaralı bir şekilde enkazdan çıkarıldı .

Çocukları ve yakın arkadaşları büyük şok geçirdiler. Mucizevi kurtuluşun sonrasında ağır yaralı olarak kurtulan Salih'in kırılmadık tek bir kemiği kalmamıştı . Bu durum sevenlerini çok üzdü. Herkesin gözünde masum, mazlum ve bedbaht olarak anılıyordu. Hele ki son zamanlarda başına gelen talihsiz olaylar zincirinin sonrasında bu kaza da tuzu biberi oldu .
Bu bir musibetti !
Belli ki bir mazlumun ahını almıştı! Yoksa bu kadar bela, hiçbir iyi kulun yaşayacağı şeyler değildi.

Aylarca hastanede yatılı kalmak durumunda kaldı. Çocuklara arada sırada Sezen yengesi gelip temizlik yapıyordu, yemeklerini hazırlıyordu ve ilgileniyordu.

Bu durum aylar sürdü.

Salih taburcu olduğunda doktor ona istirahat etmesi gerektiğini, ayrıca bir süre rehabilite olması için Psikolojik destek almasını şiddetli önerdi. Çünkü asabiyet, kızgınlık ve sinir onu ruhsal anlamda bozguna uğratmıştı .Șu anda görülen anksiyete tedavi edilmediğinde ileri dereceye varması kaçınılmazdı . Sonu ise intihara sürükleyebilirdi !
Hüseyin, köylüsüne ve gurbet yoldaşına hep yardım etti. Eşinin desteği de yadsınamaz bir şekilde takdir görmüştü ,eşten dosttan ve Türkiye'deki akrabalardan.

Cavidan kız kardeşinin aniden ortadan yok oluşuna akıl erdiremezken bu olayın arkasında 'acabalar....' da oluşmaya başlamıştı.
İşte herkes 'acaba?.. Salih mi ?...'diye spekülasyon yarattı .

Cevher' in kaybolmasıyla ilgili Salih' in parmağı olabilir mi!? yargısı hızla çevrede yayıldı.
'Bu kadını O mu yok etti acaba? 'gibisinden. Yada 'öldürmüş olabilir mi acaba ?' ....

Salih'in geçirdiği kazaya da' Allah'ın sopası yokki ! İşte cezasını buldu!' deniyordu.
Herkes Salih'in hükmünü vermişti. Ona yargısız infaz yapmışlardı. Kimse acımıyordu kendisine.
Hatta kazaya sevinip ' Oh beter olaydı keşke!' diyenler vardı memlekette .
Çocuklar demeyelim artık ,gençler bu süreçte sevgililerini eve getiriyorlardı . Keyifli günler ,sınırsız eğlence yaşamışlardı babalarının yokluğunda .Oğlanlar iyice raydan çıkmışlardı .
Meral'e çok kötü örnek oluyorlardı . Hastaneden çıkıp eve dönüş yapan Salih ,evdeki tuhaflığın farkına vardı .
Gençler çok sevinmemişlerdi babalarının iyileşip eve döndüğüne . Aksine işlerini balta gibi kesti diye ayaklanıyorlardı .

Evet ;
Salih için 1982 yılı da öylece kabus gibi gelip geçmişti .
'Her şer ' de bir hayır vardır 'diyen atalarımız umarım yanılmamışlardır. Çünkü Salih' in yaşadığı şer ' den ne gibi bir hayır çıkabilirdi ki!?

Boşanma ve ardındaki kaza, adamı içine çeken bir girdap gibiydi. Tamamen iyileşmedi . Kazanın izleri yüzünde ve vücudunun muhtemel yerlerinde mevcuttu. Ayağı sakat kalınca baston kullanmak zorunda kaldı . Destek alarak adımlarını atıyordu öylece . Bu kalıcı bir hasardı.

Salih çalışamıyordu ve vücudunun genelinde platin takılıydı . Ağır iş yasaktı, stres yasaktı , kötü çalışma alanı kesinlikle yasaktı ! Soğuk hava iklimi zayıf bünyesini daha da zayıflatacağından doktor bir öneride bulundu ;
"Salih Bey, sizin sağlığınız için en iyi yerleşim ve yaşam koşulları Türkiye'de .Orası hem sıcak bir iklime sahip hem de dostlarınız size öfke kontrolünde yardımcı olacaktır " desede....
"Doktor bey ! Yapmayın bunu bana. Yapamam, gidemem bir yere! Henüz çok gencim... çocuklarım var. Onları geçindirmek için çalışıp kazanmam lazım!" dedi masumca.
"Anlıyorum sizi Bay Tok ama burası sizin için 'yolun sonu' olur. Fazla kalmaz ciğerleriniz soğuk hava ikliminden etkilenip iflas edecek . Psikolojiniz dağınık! Toparlanmanız şart. Temelli gitmeseniz bile kış mevsiminde orada yaşayın. En azından kar yagıșı yok sizin yaşadığınız bölgede ,diye anlatmıştınız" dedi doktor ve devam etti...
"Başınıza gelen bu korkunç olaylardan sonra bu durum çerçevesinde çalışamazsınız ölürsünüz !"dedi .