5. BÖLÜM "ALMANYA ' YA VİZE "

413 272 129
                                    

Haşim Ağa' dan senedi almıştı almasına ama geriye kalan 450 lirayı da ödeyene kadar tekrar faiz birikecekti . Bir türlü borcu bitmeyecekti. Bu böyle devam edemezdi.
Günler geceleri, geceler de gündüzleri kovalıyordu. Artık karar vermeli bir an önce başvuru yapmak üzere Ankara' da bulunan konsolosluğa başvuru işlemleri için gitmeliydi. Almanya' ya işçi alımları yoğunlaşmıştı. Kimi meraklı ve biraz gıybet inin de bulunanlar şunları söylüyorlardı ;

" Komşu, komşu... duydun mu hele?....Şu bizim amcanın oğlu Necdet varya Alamanya' ya getmiş . Adam çuvallarla para getirecekmiş deyiyorlar. Kız doğru mudur acep? Bizim herife de söylesek mi hı ? Bir gideydi iyiydi. Hem para getiriverir hem de gâvur toprağını da görmüş oluverirdi" deyip birbirlerini aşılıyorlardı.
Cevher hatun bunları duyuyordu ama marifetli kadın Salih efendiye birşey anlatmıyordu . Yani O da duyup da gitmesin diye!

Kadın evlendi evleneli hep ayrıydı kocasından.Tek başına çocuklarla mücadele etmek zorunda kalmıştı genç yaşında. Cevher bu söylentilere ve haberlere hiç kulak asmadı aksine hep tıkadı.
Aradan hemen hemen bir ay geçmişti ve Salih efendi artık gitmeliydi.

Bahar yüzünü göstermeye , havalar ısınmaya ve ağaçlarda erik çiçekleri açmaya başlamıştı. Etrafta mis kokan çiçekler açmıştı. Hem de çeşit çeşit....
Cahit ve Cihan bir yaşında oldular. Genç adam onların büyüdüklerini görünce çok mutlu oluyordu. Diğer yandan onları kısa bir süreliğine bırakıp gitmek içini burkuyordu. Ama mecburdu ,bunu kendinden çok, karısı ve çocukları için yapacaktı. Gurbete gitmek gavur toprağında çalışmak kolay mıydı sanki? Herşey onlar için. Daha iyi yaşamaları için ve Ağa' ya borcunu ödeyebilmek için gitmeliydi!
Karar vermişti; fabrika çıkışı eve geldiğinde bu" Fırsat Ülkesini" nin avantajlarını karısına açıklayacaktı.

Günlerden çarşambaydı ve aksam 8 olmak üzereydi. Eve yorgun hitap ve bitap bir şekilde döndü. Bahçe kapısından içeri girip seslendi hatununa" Cevher... Cev...her... nerdesin? " diye . Karısı içerden çıkıp ilk defa güleryüzlü karşıladı herifini
" Hoşgeldin Salih" demesi bile bir ayrıcalıktı onun için. Çünkü normalde Cevher suratı asık ve yüz vermeyen , fazla gülmeyi sevmeyen,o da bir yana tebessüm etmeyi bile bir kadında hoş görmeyen bir karakterdi.
Bu özellikte bir kadın ile dünya iyisi , en kötü gününde bile etrafına gülümsemeyi eksik etmeyen somurtmayı marifet değil , huysuzluk olarak nitelendiren bir karakter olan Salih ! Nasıl olacaktı da bir ömür beraber bir yastıkta yaşlanacaklardı???
Neyse bizimki içeri girdi. İkizler ayaklanarak tıpış tıpış kapıya doğru... düşe- kalka gelmeye çalışıyorlardı. Salih onları göz ucuyla süzdükten sonra kalbi acıdı ,sızladı. Üzülüyordu içten içe. Ama yapacak birşey yoktu.Mecburdu buna sadece mecburdu. Çıkmaz bir sokağın girdabında kaybolmuştu.
Karısı yemeği katmış ve afiyetle yemişlerdi . Cahit ve Cihan uyumaya hazırlanıyordu. Yer yatakları açıldı ve ikizler uyudular nihayet.
Genç adam bir türlü söze nasıl gireceğine karar veremiyordu. Bakışları sertleşmiş ama kızgınlıktan değil aksine kendine kızıyordu. Evlenmişti fakat bir türlü rahat ve istediği gibi olmamıştı. Ağanın yıllardır beklediği faizli borcunu ödemek nihayetinde boynunun borcuydu. Hani derler ya;" BORÇ YİGİDİN KAMPÇISIDIR " diye. Haklılardı . Salih tam bir yiğitti. Onun hakkını yiyen de gerçekten sorgusuz sualsiz kul hakkı ile Allah tarafından affedilemezdi. Çünkü yoktan var olup kendi emeğiyle ve çabasıyla bir yuva kurmaya çalıştı, çocuklarına babalık etmeye azim gösterdi ve o köy halkının içinde adamlığından taviz vermeden hayatına tutunan gariban ama kahraman bir 'Adam' dı.
Cevher nasıl oldu da kocasın bu gerginliği farketti ki merakla sordu ..
" Salih hadi uyumayacak mısın geç oldu?
Sabah işe gideceksin yoksa fabrikada bir şey mi oldu da benden gizliyorsun be herif!" dedi aynen okula gitmemek için direnen bir çocuğu azarlar gibi. Sanırsınız ki okul müdürü Cevher , Salih da oranın tedarikçisi, ayakçısı, hizmetçisiymiş gibi davranıyordu. Gerçek anlamda sevgiye dayalı bir evlilik olmamıştı. Zavallı Salih 'in hayalindeki mutluluk bu değildi. Belki acele etmişti evlenmeye ama kendi ailesinden bir an önce kopup üvey babanın elinde büyümemek içindi bu acele . Ama bu tek taraflı menfaat üzerine dayalı beraberlik ne kadar saglıklıydı ?!....tartışılır.
" Hatun seninle konuşmam gerek. Ben büyük bir borcun altındayım. Bunu fabrikada çalışarak ödeyemem. Çocuklar da büyüyor masraf katlandı" derken bile karısının suratına bakamıyordu. Yere bakıp utanç duyuyordu . Bir adam borcunu ve sıkıntısı hayat arkadaşına belli etmemeliydi . Bu Salih' in hayat felsefesiydi. Cevher hanım ayağa kalktı iki eli belinde asabi bir duruş sergiliyordu. Salih ne olduğunu anlamak için yere eğdiği başını kaldırıp karısına baktı.
" Cevher, ne oldu niye öfkelisin . Daha sana anlatacaklarım var. Biraz sabırla dinle beni" dedi yalvaran masumane bakışla.
" Eee hadi nedir derdin söyle de yorgunum uyuyacam" diye uykusuna mani olmaya çalışan birine sitemli sözleri diziverdi.
Zavallım, ayağa kalkmış Cevher' i iki eliyle omuzlarına dokunup kendine doğru çekmek istediyse de kadın , kocasının kollarını çekip iteledi . " Senin derdin başka. Yoksa beni kandırmaya mı çalışıyon ?"dedi. Salih de artık fazla uzatmak istemedi. Direk yüzüne bakıp kararını açıklamaya başladı.
" Cevher, Hatunum ben iznin olursa gurbete gideceğim.Cok borç var onu kapatıp bir ev yapabilecek kadar para kazanıp memlekete tekrar döneceğim. Sizi de en kısa Almanya' ya getireceğim. Meraklanma birkaç arkadaşım köyden beraber gideceğiz . Mektup göndereceğim sana sürekli. İçinde de para olacak.Tamam mı ?" diye , karısının önünde kıvranarak derdini anlattı. Umduğu gibi bir tepki görmedi.
" Yahu be herif burda çok kişi gidiyor... duyduydum. Konuşuyorlar burdaki karılar. Ben dedim Salih gitmez bizi bırakmaz ama çok borcun var diyon para gönderirim diyon madem... git o hal !" dedi umursamaz tavrıyla omuz silkeleyerek.
Gariban genç adam hem sevinmiş hemde şaşırmıştı. Ama olsun buna da razıydı. Yeter ki şu Almanya işini halletsin. Gece bayağı ilerlemişti. Huzur içinde başını yastığa koymuştu ve derin bir uykuya dalmıştı. Karısı ise normaldi farklılaşan birşey yoktu. Ha var ,ha yok. Ne fark edecekti ki onun gönlünde yoktu Salih . Bazen düşünüyorum da o kadının kalbi var miydi ki sevmek için. Duyguları çalışıyor muydu? Normal miydi acaba Cevher hanim?!
Günler geçti ki Salih efendi işlemler için Ankara' ya gitti beraberinde birkaç kişi de vardı. Henüz sökmüştü okuma yazmayı. Askerlikte öğretmişlerdi. Bunun için de şanslıydı. Çünkü okuma yazma bilmeyenler gidemeyecekti. Konsolosluğa gidip evrakları teslim edip harç parasını da ödeyip dönmüşlerdi. Artık en kısa zamanda vize gönderilecekti..Tekrar dönmüşlerdi Ankara' dan ve içini dolduran sevinci paylaşmak için evin bahçesine girdi ,Cevher' e seslendi . Yine yoktu. İçeri gidip baktı ikizler de yoktu. O yorgunlukla çocuklara ve karısına bakmak için Ahmet Ağa ' nın yanına gitti bakmak için.
Nihayet bulmuştu ama divanda yaslanmış isti gibi bile bozmadan " hıh geldim mi?" dedi. Baldızı buyur edip ikramda bulundu. Salih efendi bacanağı ile iyi anlaşıyordu . Karısının bu tutumunu anlamamıştı ve kendisi orda tepki vermek istemedi. Cavidan gelip kulağına birşey fısıldadı " Enişte, karın hamile, gözünaydın " dedi. Ahmet Ağa duymuştu ve gülümseyip
"Sen bakma Cevher' in bu tavırlarına. Normal. Dün gece hastaneye kaldırdık. Bayılmıştı. Merak etme çok iyi şimdi. Çocuklar da büyüyor maaşallah. Onlar da sağlıklı. Hadi bakalım bir evladım daha oluyor. Hayırlı olsun inşallah Salih" dedi teselli etmek istercesine.
Genç adam mutluydu hatta çok ama zamanı değildi. Şimdi yüreği daha fazla burda kalacak. Gurbette daha çok merak edecekti Cevher' i . Metanetli olmaya gayret ederek ve gidip karısının gönlünü almaya çalışarak " Hatun, sen beni çok mutlu ediyorsun.Bur kez daha babalığı tadacagim sayende" diye alnına bir buse kondurdu.
Karısını sarıp sarmalayıp eve götürdü ve yatağa yatırarak " Sen merak etme herşey güzel olacak. Allah izin verirse işler hızlıca yoluna girerse bu çocuk Almanya' da doğar. Sen tek başına olmayacaksın. Meraklanma Hatunum" dedi sevecen yaklaşımıyla.
Evet Cevher hamileydi ve birkaç hafta geçmişti. Cevher bu gebeliğinde hafifti .
Zorluk çekmedi hastalanmadı. Salih de posta bekliyordu her akşam eve gelince bir umutla " Hatun bugün postacı geldi mi ?" diye her akşam soruyordu. Günler geçti ve sonunda beklediği haber gelmişti.
" Ankara Konsolosluğu " yazıyordu zarfın üzerinde ve açtı.
" Almanya' ya işçisi başvurunuz kabul edilmiştir.Aşağıda belirtilen tarih aralığında Konsolosluğa , vizenizi almak için gerekli işlemleri yapmak için gelmelisiniz"
Onaylanmıştı basvuru formu ve Salih mutluluktan havaya zıplamıştı . İçinde kekebekler uçuşuyordu .

O an için, o birkaç saniye için, karısını çocuklarını hatta evli olduğunu unutmuştu. Bir çocuk edasıyla mutluydu. Çok mutluydu. Hayatı değişecekti . Gurbetçi olacaktı ve para kazanacaktı. İşte artık herşey yoluna girecekti .
Ankara' ya gidip VİZE için gerekli işlemleri tamamladı. Mutluydu ve Almanya' ya gideceği tarih aralığı belliydi:
< 3 Temmuz 1967 - 31 Temmuz 1967"
ALMANYA Yolcusu kalmasın......
Veda zamanıydı.....

Devamı gelecek... takipte kalın. Teşekkür ediyorum 😉
Okuduktan sonra lütfen yıldıza basalım Emeğe saygı.. 🤗😃
💥⏬

KALP VURGUNU ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin