10

706 60 14
                                    

Okul çıkışına kadar düşünmüştüm. Onun mutlu olması, benim mutluluğumdan daha önemliydi.

Okul çıkışı geldiğinde Oğuz'a, onu arka bahçede beklediğim bir mesaj attım. 5 dakika sonra gelmişti. Kalbimdeki bu büyük baskıya rağmen söyleyebildim.

"Oğuz. Tamam."

"Neye?"

"Ayrılalım."

"Oh be."

Tepkiye bak. Benden kurtulmak için yıllardır bekliyormuş gibi.

"Oh be öyle mi?"

"Yani. Kusura bakma. Bir an ne diyeceğimi bilemedim. Teşekkürler. Ben hafta sonu bir şeyler bulurum. Hadi."

Omzuma dostça vurup gitti. Ama altını çizeyim; dostça.

***

Hafta sonu olduğu için ailemden izin alıp eşyalarımı topladım ve yazlığımıza gittim. Şile'ye... Buna ihtiyacım vardı. Kimseye bir şey söylemedim. Ailem dışında. Kimseye söylememelerini de tembihledim.

Taksi durunca ücreti ödeyip indim.

"Hadi bakalım Bahar. Yeni işkencen hayırlı olsun."

Eve girdim...

***

"Bir de sen dene."

Bu sefer Esma arıyor.

"Açmıyor."

"Nerelerde bu kız ya? En son Oğuz ile konuşmuşlardı. Acaba bir şey mi oldu?"

" Bilmiyorum. Bu saatten sonra her şeyi beklerim ben."

Oflayıp elimi saçıma attım. Önleri arkaya attırdım.

"Esra teyze! Esra teyzeye gidelim."

"Yok ya. Babasından haz etmiyorum ben."

"Aman Eylül! İşimiz onlarla değil! Bahar ile!"

"Doğru. Kafa mı kaldı bende? Hadi gidelim nereye gidiyorsak."

Baharın ailesinin evine geliyoruz. Kapıyı çalıp bekliyoruz. Hizmetli kız açıyor. İçeri geçiyoruz. Esra teyze hemen kalkıyor.

"Kızlar? Hoşgeldiniz. Ne oldu?"

"Bahar'ın nerede olduğunu biliyor musunuz?"

"Evet. Ama söyleyemeyiz."

"Lütfen söyleyin. Bize ihtiyacı var şu an, biliyorum."

"Ama..."

"Lütfen."

"Peki. Şile'de ki yazlık evinde."

"Teşekkürler."

Yazlığı bildiğimiz için hemen çıktık.

***

Battaniye üzerimde, elimde peçete rulosu, televizyonda dram filmi, yanımda nutella, gözlerimde bitmeyen yaş...

"O kız bırakılır mı be?! Sünepe!!"

Kapı çaldı. Sipariş olmalı. Pizza istemiştim.

Kalktım ve açtım. Ama karşımda Eylül ve Esma duruyordu.

"Eylül? Esma?"

"Bahar? Ne bu halin?"

"Geçsenize."

İçeri geçiyorlar. Kapıyı kapatıp ben de girdim. Esma donmuş kalmıştı. Eylül ise elindeki peçete rulosunu inceliyordu.

Bana döndü ve ruloyu kaldırdı.

"Bu ne kızım? Depresyonlarda mısın? Aldatıldın mı ne oldu?"

"Üf dalga geçme."

Deyip göz devirdim ve kendimi koltuğa attım.

"Bahar, ben her şeyin farkındayım. Sen Oğuz'a aşık mı oldun?"

"Maalesef."

"Aşka inanmayan biri olarak söylüyorum ki 'boş ver'. "

"Her gün; her an onu, gülüşünü görmeye can atmak, muhtaç olmak ne demektir biliyor musun Eylül? Başkasıyla gördüğünde canının yanmasına rağmen yine de onun mutluluğu için susmak ne demektir biliyor musun? Kalbinin attığı her an onun burnunda tüttüğü her an olması ne demektir biliyor musun Eylül?!!!"

Ayağa fırladım.

"Evet AŞIĞIM! HASTAYIM! HASTALIĞIN ADI DA AŞK! VE BEN BUNA TUTULDUM! TEDAVİSİ YOK!! CANIM YANIYOR EYLÜL, CANIM YANIYOR!!"

Eylül kollarımdan tutup sakinleştirmeye çalıştı ama başaramadığında sarıldı. Kollarımı boynuna sardım ve içlice ağlamaya başladım. Canım yanıyordu. Hem de çok...

Merhabalar.

Bölümler nasıl gidiyor?

9-B | 1. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin